11

3.8K 368 314
                                    

2 hafta sonra*

"Evet. Sağ olun. Biraz dikkatli yürürseniz ve dinlenirseniz bir şeyiniz kalmaz. Evet. Geçmiş olsun."

Jesy yüzünde büyük bir gülümseme ile giden Jackson'ı izledi. Ne sakar herifti öyle.

Louis saçı başı toprak ve ağaç yaprakları içinde yorgunca revire girdi. "Dediğin otları bulana kadar canım çıktı, Jesy!" dedi ve ot dolu poşeti masanın üstüne koydu.

"Teşekkür ederim, Louis. Normalde bu işleri yapması için başkalarını gönderirdim ama bu seferlik böyle oldu."

Louis elini salladı. "Sorun değil."

Jesy poşetteki otları inceledi. Birkaç tutamını poşetten çıkarıp masanın üstüne koydu. "Louis zahmet olmazsa bunları Anne teyzeye götürür müsün?"

Louis yorgunca bir nefes aldı. "Götürürüm."

Jesy gülümsedi. Louis de sahte bir şekilde gülümsedi. Yorulmuştu ve dinlenmek istiyordu. "Birazdan gelirim."

Louis revirden çıktı ve sürü evine yürümeye başladı. Sürü evi büyük bir evdi. Diğer evlere nazaran büyük ve genişti. Sürü Alfasına ve ailesine aitti.

Louis kapıya birkaç kere vurdu. Tam elini çekecekti ki Harry'nin öfke dolu suratıyla karşılaştı. Louis'ye bakmadan direkt evden çıktı ve ormana yürümeye başladı.

Louis arkasından bakarken Anne kapıya gelmişti. Louis gözlerini ormandan çevirip üzgün duran Anne'e çevirdi. "Jesy bunları size gönderdi, Bayan Styles." dedi. Anne teşekkür edemeden ve içindeki dürtüye engel olamadan Harry'nin peşinden ormana girdi.

-

Burun. Evet, burun. Kokusunu alarak onu bulabilirdi, değil mi? Ama Louis, Harry'nin kokusunu bilmiyordu. Belki de biliyordu. Emin değildi.

Louis biraz daha yürüdükten sonra bir yere taş çarpma sesi gelmeye başlamıştı. Sanki biri taş atıyordu.

Sese doğru yaklaştığı zaman kokusundan Alfa olarak anladığı biri yere oturup sırtını ağaca yaslamıştı. Yerden taş alıp ağaca atıyordu.

Yavaşça yaklaştığı zaman bunun Harry olduğunu gördü. Yanına gidebilirdi, değil mi? Utanacak değildi.

Ama istemsizce utanmıştı. Neden utanıyordu?

İçinden 'siktir et' deyip Harry'nin yanına yürüdü. Belki onu yeni görmüş gibi yaparak yanına gidebilirdi.

Yüzüne normal bir tavır takınarak yanına yürüdü. "Aaa, Harry." dedi sahte bir şaşkınlıkla. Harry'nin kısa süreliğine hareketi durmuştu. Geri karşıdaki ağaca taş atmaya devam etmişti.

Batırmıştı.

Louis utanarak alt dudağını ısırırken Harry elinde bitmiş olan taşları yenilemek için yerden taş alırken sordu. "Burada ne işin var?"

Bu nasıl ses tonuydu öyle? Sanki Louis bir şey yapmış gibi davranıyordu. Louis boğazını temizleyip cevap verdi. "Buradaki tek sosyal aktivitem ormana çıkıp dolaşmak olduğu için ormanda olmam gayet normal."

Harry taş atmayı kesip yerden Louis'ye baktı. Toplam 3 saniye baktıktan sonra geri taş atmaya devam etti. Louis sinirlenmişti.

"Ormana çıkıp dolaşamaz mıyım yani? İnsan bir süre sonra birilerinin kollarını dikip sarmaktan yoruluyor."

"İşin bu." dedi düz bir sesle. Sesinde hiçbir duygu yoktu.

"Biz doktorların da biraz nefes almaya ihtiyacı var." dedi bastırarak. Ne sanıyordu kendisini? Ayaklı robot falan mı?

One And Only // Larry StylinsonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin