DH 0.3

1.9K 235 125
                                    

♫Günün şarkısı; Yalın-Küçücüğüm, her şeyim.

§BÖLÜM. 3

"Yavuz'um, canım!" Kadın zarif, ince ellerini Yavuz'un yanağına koyup yanaklarını öpmeye başladı. Genç adamsa şefkatle kadının bileklerini tuttu zar zor. Sonrasında geri çekip, avuçlarını öptü.

"Anne, sakin ol. Ben iyiyim.." dedi sevecen bir tonlamayla. 

"Dokuz canlıdır o. Bir şey olmaz ona!" dedi Hamit öfke ile. Oğluna bir şey olma fikri bile onu o kadar sarsmıştı ki, Yavuz'a 'o motoru kullanma' dediği halde inat edip kullanması yüzünden aşırı kızgındı.

"Baba, azıcık benim için endişelenir misin?" diyerek Yavuz gözlerini devirdi. Hamit kollarını göğsünde çaprazladı. 

"Ne endişelenmesi lan? Aklım çıktı benim. Oğlumsun sen benim! Sana bir şey olursa, ben yaşayamam, geri zekalı!"

Yavuz kocaman bir tebessümle babasına baktı. Şu an babasına sarılmak isterdi ancak bu mümkün değildi. Yavuz'un başına buyruk tavırları yüzünden Hamit ona çok kızıyordu. Bu yüzden hep azarlıyordu ama içten içe en çok onu seviyordu.

"Seni seviyorum, baba.." dedi Yavuz küçük bir erkek çocuğu gibi gözlerini pörtleterek. Babasının ona böyle samimi yaklaşımları Yavuz'u her zaman neşelendiriyordu. Ancak babası ile kavga etmek onun için dünyalara bedeldi. O yüzden bunu pek dert etmezdi. Babasının onu sevdiğini bilirdi.

Oğlunun bu anlık itirafı ile Hamit nemli gözlerini duvardan ayırıp oğluna çevirdi. İfadesi yumuşadı bir anda ve o da gülümsedi. "Ben de seni seviyorum, evlat!" diyerek göz kırptı.

"Kusacağım sanırım.. Kendinize gelin! Siz Hamit ve Yavuz'sunuz! Sizin kavga etmeniz gerekli.." dedi koltukta oturup elindeki telefonla uğraşan Ateş. Su da onun oturduğu koltuğun koluna oturmuş ağabeyi ile babasını izliyordu şaşkınlıkla.

"Sus sen, ateş parçası! Bırak, böyle iyiler. Karıştırma kafalarını!" diye Gülümser hanım ortanca oğluna göz kaş yaptığında Su da olumlu anlamda kafasını salladı.

"Gene kabak benim başıma patladı e mi! Konuşmayacağım ben bundan sonra." Ateş konuştuktan hemen sonra kapı aralandı. Kantine inen Fethi elinde tepsi ile, Mücahit ise abur cuburla girdi içeriğe.

"Kahveler geldi!" dedi Fethi tebessüm ederek. Herkes'e teker teker kahvesini taktim etti. Mücahit'se Ateş'in oturduğu koltuğun diğer koluna yerleşti o sırada.

"Aga, şimdi senin bu ayak nasıl iyileşecek?" dedi Mücahit ağzı dolu-dolu.

"Bilmem, bir şey demedi, doktor hanım.." diyerek mırıldandı Yavuz. Odadaki herkes gözlerini kısıp ona kısa bir bakış attı.

"Bahar mı?" dediler hepsi bir ağızdan. Yavuz kobalt mavisi gözlerini devirdi. Yavuz  'doktor hanım' diyince akla ilk Bahar geliyordu onların gözünde.

"Evet, o! Doktorum oymuş.." dedi Yavuz tekrar göz devirerek. "Oydu yani.. Gitti.." diye ilave etti. İçindeki duyguları ailesinin farketmesini istemiyordu. Gülümser ve Hamit gevrek gevrek güldüler. Su ve Ateş ise birbirine anında sinsi bakışlar fırlattı.

"Ben onun yerinde olsaydım serum torbana zehir enjekte ederdim valla. Kız iyi dayanıyor yine." dedi Fethi dudaklarını büzüp.

"Siz kardeş falan mısınız? Beni tehdit yöntemi aynen senin dediğin şekildeydi. Zehirlemek.." dedi Yavuz düşünceli bir şekilde. Bahar'ın aşırı sempatik duygu değişimlerini hatırlayınca sırıtarak kafasını yastığa bastırdı.

"Aga, e kız doktor. Doğal olarak öyle düşünecek.. Hem sen neye sırıtıyorsun pişmiş kelle gibi?" dedi Mücahit kaşlarını kaldırıp.

Yavuz boğazını temizleyip yüzünü düşürdü. Şimdi Bahar'ı düşünüp sırıttığını onlara söylese, kesin dalga konusu olacaktı. O yüzden sustu.

Doktor hanım | Askıya AlınmıştırHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin