-Yoongi-
"Bunu da alalım noluuuurrr!"
"Paranı hep saçma şeylere harcıyorsun Jimin-ie." dedim elindeki 5 litre çikolatalı süte bakarak. Yüzü düştü ve yavaş adımlarla sütü aldığı yere gidip geri koydu. Dudağını büküp başka bir reyona geçerken şaşkınca hareketlerini izliyordum. Hafifçe oflayıp gidip sütü geri aldım ve market arabasına koydum. Ona geri baktığımda ramanlerle ilgilenirmiş gibi yapıp yandan yandan koyduğum süte baktığını gördüm. Çaktırmadan gülümsediğinde güldüm. Cidden başa çıkılmaz pisliğin tekiydi.
"Et alalım et." diyerek işaret parmağını bana doğru uzatıp salladı. Gözlerini, öğle yemeğini eve getirmiş çocuğa kızan anneninki gibi açmıştı kocaman. Sonra vücudumu gösterdi işaret parmağıyla. "Hiç yemiyorsun, incecik kaldın zaten." dedi hafif bir kızgınlıkla. Et reyonuna doğru giderken onu takip ediyordum.
"Bana diyene bak. Yanakları kayboldu haberi yok." diye mırıldandım ve gülmesiyle duyduğunu anladım.
"Şimdi senin izin günlerin ne zaman?" diye sordu dalgınca.
"Perşembe ve hafta sonu." diye mırıldandım.
"Harika." dedi yalandan bir sevinçle. "Benim de Çarşamba ve hafta sonu. Desene birlikte zaman geçirmek için çok az zamanımız var."
Ah evet, bir işe başlamıştı.
"Benimle zaman mı geçirmek istiyorsun?" dedim hafifçe gülerken. Aldığım tavuğu market arabasına bıraktım. Ona baktığımda ben hariç her yere bakmaya çalıştığını gördüm. Kızarmıştı. Sessizce gülerken mırıldandım. "Zaten bütün hafta birlikteyiz Jimin-ie. Okul var ve hafta sonumuz boş."
"Ah hiç ayrılmayacağız desene."
"Üniversitede ayrılacağız ama." dedim hafif üzgün bir sesle. Durakladı. Yavaş çekimde kaşlarının çatılmasını izledim. Ela gözlerini benimkilere çıkardı.
"Ayrılacağız değil mi?" Gözlerindeki tını öyle derinden sarsmıştı ki beni, bir an ne demem gerektiğini bilemedim.
"Belki aynı üniversiteye gideriz." diye mırıldandım. Bunu şu ana kadar hiç düşünmemiştim. Önümüzde 1,5 seneden daha az bir zaman kalmıştı. Ve ondan ayrılacaktım. Belki de sonsuza dek bir daha yüzünü bile göremeyecektim.
Aynı okula gitmemiz bile imkansıza yakındı. Benim derslerim kötü, onun ise iyiydi. Yani imkansızdı. İmkansızdık.
***
"Ya bi rahat dur."
"Acıyor ama."
"Ya dur."
"Ahh! Yavaş!"
"Ne bağırıyorsun? Herkes bize bakıyor."
"Canım acıyor."
Sinirli gözleriyle bana baktığında ben de ona baktım aynı inatla. Jimin'in zorla 'ya şu yüzüğü bi dene eline çok yakışır' diyerek takmaya zorladığı, benim ise 'ya mal mısın oğlum 955 lira bu' diyerek reddettiğim yüzük parmağımda sıkışmış kalmıştı.
"Ya dur çıkarıcam ben." diye mırıldandı yüzüme doğru. "Hayır bu incecik parmağa bu yüzük nasıl sıkışabilir?"
"Gel parmağımı keselim her şey hallolsun." dedim sinirle.
Alnıma vurdu elinin tersini. "Saçma saçma konuşma çakarım bir tane." Cidden sinirlenince bu çocuk böyle olmak zorunda mı? Dobra şey.
"Ya hadi Jimin! Parmağım acıyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAL ♡yoonmin
Fanfiction"Dilek fenerimizdeki dileğin, gerçek olması dileğiyle." 04.09.18~ ~18.11.18 ~03.04.20 (düzenlenme) BxB