Kirazımsı

18 5 0
                                    

Yeni bir gün daha. Saat 2'de kalktıktan sonra yeni bir günden bahsetmek de saçma ya, neyse. Kahvaltı yapmak yerine bir sandviç hazırladı kendine. Tek elinde sandviçle salona geçip televizyonun başına oturdu. Normalde hiç televizyon izlemezdi. Sadece arada belgesellere bakmak için açardı o kadar. Yine belgesel kanalını açtı. İzlerken çoktan sandviçi bitirmişti. 

Bugün dersinin olup olmadığını hatırlayamadı. Bu duruma kaşlarını çattı. Nasıl hatırlayamazdı ki? Sonrasında derslerini kontrol ettiğinde bugün dersinin olmadığını gördü. O hâlde bir şeyler yapabilirdi. Tek olmayı sevdiğinden olsa gerek eğlenmek için dışarı çıkmazdı. Fakat bugün fazla asosyalliği kaldırabileceğini düşünmüyordu.

Cehennem, telefon rehberi bir hayli kabarık olduğundan sırayla isimleri okuyarak kafasında eliyordu. Bir partiye falan gitmişse kızların belli bir kesimi telefonuna kendi numaralarını kaydederdi. O yüzden liste uzadıkça uzuyordu. Bunu da dışarıdan gizemli ve asi çocuk olarak görünmesine bağlıyordu. Ama gerçek sadece birileriyle uğraşmak istemediğiydi. Numaraların fazla oması ise kişileri sevmesiyle alakalı bir durum değildi. Sadece silmeye üşeniyordu o kadar. Anlamadığı nokta ise rehberindeki onlarca kızın ismini görmelerine rağmen yüzsüzlüğe devam edip yine de numaralarını kaydetmeleriydi. Hem de vıcık vıcık isimlerle. Birçok ismin arasında tek bir isim öyle değildi.

'Selene..'

Bu isim bir yerden tanıdık geliyordu. Bir yerden ama nereden?  Peki neden durmuştu bu ismin üzerinde? Diğerlerinden farklı olduğu için mi, merak ettiğinden mi? Yoksa ismin verdiği huzurla birlikte anımsadığı bir şeyden mi?

Daha çok üzerinde durmadan Sarışın'ı aradı.

"Aaa merhaba bebeğim, nasılsın?"

'İyi Nil. Akşam dışarı çıkalım?'

"Olur da yine mi kısa konuşacaksın yani? Hiç mi sohbet edemeyeceğiz?"

'Sarışın!'

"Ah, tamam. Bizim yerde buluşuruz o zaman."

'Saat 10'da.'  deyip kapattı. 

Günlük yine zihnine doluşurken ne yapacağını planladı. Hemen odaya girip sırt çantasına uzandı. Günlüğü eline alıp yatağına geçti.

Siyah bir ajandaydı bu. Kendinden deseni vardı. Arkasını çevirdiğinde hiç fark etmediği desene odaklandı. Bir adam kulağında kulaklıklarıyla, başı eğik bir şekilde bir duvara yaslanmıştı. Ve sağ yukarısında;

'and he means everything to me..'  yazıyordu. 

Zaten günlüğün sayfaları siyahtı. Yazılar ise beyaz bir mürekkeple yazmıştı. Arka kapaktaki yazı da, bu yüzden olsa gerek, beyazdı. 

Kaldığı yeri bulurken hemen okumaya başladı.


  ➰  


23.11.15

Cehennemime,


Merhaba sevdiğim. Alışamadın değil mi sevdiğim dememe? Belki de inanamıyorsun benim seni sevdiğime. Sadece merakından okuyorsundur bunu?! Olsun öyle veya böyle inanacaksın seni sevdiğime. İnanacaksın tüm benliğinle.. Meraklı olduğunu nereden mi biliyorum? Dün bir çocukla konuşurken duydum seni. Çok meraklı biri olduğun için izlemişsin bir filmi, konuyu beğenmemene rağmen. Ondan yani sevdiğim. Konu sen olunca dikkat kesiliyorum. 

▪️Recumbentibus▪️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin