Sunucunuz Erza Scarlet konuşuyor, herkese merhabalar. Geçen ki bölümden kaldığımız yerden devam ediyoruz!
Adama gözlerimi kırpıştırarak bakmaya devam ettim.
"Senin ismin Jellal yani, öyle mi?"
Arkama yaslandım ve şüpheyle süzdüm."Evet...?" Dedi, bu soruyu beklemiyormuşcasına. "Neden bu kadar garipsedin, anlamadım?" Soğuk ecel terleri akıttığını görebiliyordum fakat o ifadesinden ödün vermiyordu bile!
"Hiç, sadece masama oturan bir yabancının falıma bakıp içinde J harfi olduğunu söyleyip, sonrasında ise isminin Jellal olduğunu öğrenmek bilirsin, biraz tuhaf bir durum sanki?"
Boynunu kaşıdı.
"Sana asılmak için mi falına baktığımı düşünüyorsun?"Arkama yaslandım ve sırıttım.
"Bilemiyorum, siz erkekler biraz fazla flörtözsünüz, neden olmasın?""Bence sen bana asılıyorsun." Dediğinde ağzım şaşkınlıkla aralanmıştı.
"Pardon? Anlamadım?" Diye sordum.
"Falında J harfi olduğunu duyunca , eh benim de baş harfimin J olduğunu öğrenince, bir de yakışıklılığıma bakınca beni kaçırmak istemedin tabi, normal."
"Hiçte bile, falıma bakmak isteyen sendin ayrıca! Nereden bilebilirim yalan söylemediğini?"
"Sana J harfini gösterdim." Omuz silkti ve milkshakeinden yudumladı.
"Göremediğimi söyledim." Dedim bir gözümü kısarak.
"Kalp gözün kapalı senin kızım, ondan dolayı göremedin. Yoksa o kocaman J harfini nasıl göremeyesin?"
Sinirden kızarmaya başlamıştım bile.
Yalancı herif!"Bence sen bana cidden asılıyorsun bunu bir düşün istersen."
Gözlerini devirerek ayağa kalktı ve ceketinin göğüs cebinden bir kartvizit çıkartıp bana uzattı.
"Sana yavşamıyorum, sana yavşasaydım numaranı alırdım, numaramı vermezdim. Sana yavşamadığımdan emin olunca beni ara." Yavaş yavaş uzaklaşmaya başladı.Alayla güldüm.
"Adama bak, yavşamadığını söylerken bile yavşıyor, sanki ararım da!" Homurdanarak önümde ki havuçlu kekimi yemeye devam ettim." Gerizekalı""Jellal da taktik maktik yok bam bam yalnız he." Diyen Juvia'ya sırıttım.
"Kesinlikle, neredeyse inanabilirdim!"
"Ah ah, Juvia'nın Gray-sama'sı da öyle olsaydı keşke!"
Kıkırdayarak "Kıskanma, çalış seninde olur."
Kekimi bitirip hesabı ödedim, ancak tam cafeden çıkarken garsonun seslenmesiyle yine garsona döndüm.
"Hanım efendi eksik verdiniz."
"Anlamadım? 30 yen etmesi gerekmiyor mu?" Şaşırmamak elde değildi, enayi zannetmişlerdi herhalde.
"Hayır, beyefendinin milkshake'i de var."
"Ney?!" Sinirle güldüm." Bakın, kendisini tanımıyorum yani benim onun hesabını ödemem komik olmaz mı sizce de?"
"Üzgünüm efendim müessese gereği ödemek zorundasınız."
"Müşteri her zaman haklıdır ilkenize ne oldu?!" Üstüne atlayıp saçını başını yolmamak için kendimi zor tutuyordum.
"Evet ama bu tarz gibi durumlarda hırsızlık vakasına girebiliyor, lütfen zorlamayın. Aksi takdirde polisi aramam gerekecek."