Aşırı Doz Trip

349 43 137
                                    

Kapım sertçe yumruklanınca homurdanarak kapıya doğru yürüdüm.

Zaten sinirliydim, yumruklarcasına vuran bu kişiye de bir yumruk ben atacaktım.

Kapıyı açtığımda çiçek buketi ile bir Jellal görmek beni tuhaf hissettirmişti. Önce sevinip gülümsesemde sonradan ellerimi belime koymuş, kaşlarımı çatmıştım.
"Beyefendi, bir arayıp haber verseydiniz keşke zahmet oldu size de buraya uğramak?"

"Yemin ediyorum gelecektim ama çiçekçi teyze 'gel evladım bir kahve ısmarlayayım' diyince beleşci ruhuma yenildim affet."

Gülmemek için dudaklarımı ısırdım.
"Yaa, öyle mi? Bu saate kadar kahve içtin yani?"

"He yok, önce karakoldaydım, senin arkadaşların ile konuştum. Gray ve Natsu, iyi çocuklar, sevdim. Sonrasında buraya gelirken dedim ki 'ulan Jellal, her türlü dayak yiyeceksin, dövecekse bari çiçek alayım hem sevinir hem de çiçekle döver zaten yumuşak' diye düşündüm. Tam gittim alıyorum eyvallah abla falan diyicem arkamı bir döndüm, kadın bana demesin mi 'abe gel falına bakam gı' "

"Gı mı?" Sırıtmıştım.

"He, gı dedi. Kendi kendime ulan gı ne diye düşünürken noldu dersin? Kendimi kahveyi içerken buldum. Falı kapattım ettim iki dedikodu yaptık teyzeyle, kahve soğuyunca aldı ve dedi ki 'evladım çok kabarmış' "

Gözlerim irileşirken fesat anladığımı anladığında ellerini iki yana salladı.

"Heh! İşte bende öyle baktım, dedim teyze ayıp ediyorsun ben her daim iniğim falan dedi ki oğlum içinden bahsediyorum, kalbinden yani."

Kapının kenarına yaslanarak onu dinledim.

"Ee, ne görmüş?"

"Bak yalan söylüyorsam seninle evlenemeyeyim ki bana dedi ki E harfli bir kadın var, sen bunu çok seviyorsun, bu kadın biraz kaba ve dobra ama sen bunu yontucaksın."

"Sen beni mi yontucakmışsın? Hah! Güleyim bari."

Yüzünde sinsi bir sırıtış belirdi ve kaşlarını yukarı aşağı indirmeye başladı.
"Hemen üstüne alındın bakıyorum? Seninde bende gönlün var dimi zilli?"

Kendimi tutamamış kahkahayı patlatmıştım.

İç çekti. Sonra başını iki yana sallayıp anlatmaya devam etti.
"İşte güzel günler yakındaymış amaa..."

"Ama?" Dedim.

"Ama önce kötü günler gelip benim amıma koyacakmış." (Kusura bakmayinwkdemkdsk)

"Ha?"

"Ne bileyim öyle dedi. Yani o daha çok fırtınalı günler yaşayacaksın dedi ama yaz ayında ne fırtınası amnıskym dedim, basbaya gelip koyacak bana, neyse. Atlatacakmışım ama birinin parmağı dokunacakmış. Önce sana yordum, ancak bana dedi ki geçmişimden biri çıkıp gelecekmiş, beni en çok şaşırtan neydi biliyor musun?"

Kaşlarımı kaldırıp ona baktım.

"Bana bu kişinin ailemden olduğunu söyledi. Yani inanabiliyor musun? Gerçek ailemden birisi!"

Burukça gülümsedim.
"Jellal... bu harika bir şey ama yine de..."

"Evet evet biliyorum, fala inanmamam lazım. Yine de insan umut etmeden ve de sevinmeden edemiyor, o yüzden çok mutlu oldum."

"İçeri geçsene." Diyerek kenara çekildim.

"Allah razı olsun, sormak yeni mi aklına geldi?" İçeri girdiğinde kıs kıs gülüyordum.

Kendini koltuğa attı ve çilekli yastığıma sarıldı.
"Bu arada dedim ya hani Gray ve Natsu diye, sana selamları vardı. Nereden tanışıyorsunuz?"

"Çocukluk arkadaşlarım aslında. Natsu'nun bir sevgilisi var merak etme."

"Evet evet söyledi, o yüzden Gray ne ayak demeyi düşünüyordum da aslında?"

"He, Gray'in ilişkilerle pek arası yok aslında. Yani o bir pilav boy."

"He, tek geceliklerin kralı diyorsun."

"Evet." Dedim." Ancak onu da yola sokmayı çok isterdim, böyle giderse hayatı boyunca yalnız kalacak."

"İstersen halledebilirim." Dedim.

"Yapabilir misin?" Diye sordum heyecanla.

"Evet, erkeği en iyi bir erkek anlar. Üstelik o yollardan geçmiş ve o yolu bitirmiş birisinin öğütleri onu daha çok etkiler."

"Demek sende pilav boydun, aptal." Diye homurdandım.

"Ya kıskanmasana şapşik, tek sen varsın benim için."

"He inandım say."

"Aferin benim domates salçama."

Cıklayarak gülmüştüm bu kez, nereden bulmuştum bu herifi!

"Ama bak ona birini ayarlama." Dedim, aklıma hemen Juvia gelmişti." Arkadaşım onu deli gibi seviyor."

"Hıım..." diyerek başını kaşıdı." O zaman ondan etkilenmesini sağlarız biz de."

"Nasıl yapacağız o işi?" Diye sordum.

"Sen o işi bana ve arkadaşım Mirajane'e bırak." Diyerek arkaya yaslandı." Endişe etme, çocukluk arkadaşımdır, birlikte büyüdük ve sevgilisi var."

"Endişelendiğimi kim söyledi be salak!?" Dedim sahte bir kızgınlıkla.

Gülmek ile yetinmişti.

Tamam Gruvia'yı da aradan çıkardığıma göre Jellal ve bana geri dönebilirdik.
"Jellal..." diye mırıldandık.

"Efendim salça?"

Gözlerimi devirdim, ancak bu konu üstünde pek durmadım.

"Bu... hırsızlık olaylarını falan... bırakacaksın dimi?"

Omuz silkti.
"Hobiydi zaten, evet."

"Lan niye bu kadar rahat konuşuyorsun hayvan herif!? Hırsızlıktan bahsediyoruz burada, kalp çalmıyorsun, maddi şeyler çalıyorsun."

"Ay tamam tamam." Dedi üfleyerek." Bırakıcam dedim ya, rahat ol."

"İyi." Dedim düz bir sesle.

"Sen benim için mi endişelendin?" Dedi gülerek ve sarıldı. "Yerim kız seni." Yanağıma bir öpücük bırakmıştı.

Koluna gelişi güzel vurmuştum.
"Ne yapıyorsun be salak!?"

"Ne ya? Öptüm alt tarafı yanağından, hamile kalınmıyor oradan rahat ol."

"Ya git ya." Diyerek sırtımı ona döndüm.

"Bunca yıllık Narkotik şube müdürüyüm böyle aşırı dozda trip görmedim."

Kaşlarımı çatarak ona baktım.
"Sen mimarsın gerizekalı."

"Aman, mimarız diye narkotik şube müdürü de mi olamıyorum? Ne bu ırkçılık, ezmek falan, hayırdır kızım sana?"

"Jellal..." dedim uyarır bir ton da.

"Tm ya şka yptm."

Bu hikayede ne eksik ne eksik diye düşünürken neyin eksik olduğunu buldum Jellal ile Juvia'yı kardeş yapmayı unutmuşum Kelxkelxlslzlslxld

Coffe.|| Jerza.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin