Final Verdik

301 32 51
                                    

"Ve Jellal 1 aya kendini toparlamıştı, bununla da yetinmemiş bana süpriz yaparak 1 ay sonrasına düğün tarihi almıştı. Anlayacağınız her şey çok güzel olmaya başladı, fazla güzel."

"Erza, hadi! Herkes seni bekliyor!" Dedi Juvia gülümseyerek.

Ona dönmüştüm.
"Hikayenin sonuna gelmek güzel."

"Artık yeni bir hikaye başlıyor." Dedikten sonra gülümsemişti Juvia.

"Sizin içinde öyle sanırım ha?"

"Ah hayır... bizi mi konuşacağız şimdi Erza? Bugün sizin gününüz, hadi!" Diyerek kapıyı açtı Juvia.

Gülümseyerek odadan çıktım, gelinliğimin eteğini sürüye sürüye yürüyordum.

Zavallı Jubi, Gray'in hislerinden bir haberdi, bu bir finaldi ve bu finalde herkes mutlu olacaktı elbetteki! Nasıl Natsu, Lucy'i kaptıysa, Gray'de Juvia'yı sevdiğini kabul etmişti. En önemlisi ise ben evleniyordum!

Papazın yanında müstakbel eşimi görünce ağzım kulaklarıma varacak derecede gülümsemiştim, işte oradaydı. Belki de beyaz benden çok ona yakışmıştı, ağlayarak bana bakıyordu.

Bu kadar duygusal olması bazen çok hoşuma gidiyordu, sevdiği kadını gelinlikle gördüğü için ağlayan bir adam hayal edin? İşte o benim eşim olacak adamdı, o Jellal Fernandes'di.

Papazın yanına geldiğimde, Jellal titrek elleriyle elimi tutmuştu.
"Ç-çok güzel olmuşsun, çıldıracağım şimdi..." dedi gülümseyerek, yanaklarının ıslak olan kısımlarına öpücük kondurdum.

"Bari bugün ağlamayalım, ömrünün diğer yarısında benimle evlendiğin için ağlayacaksın zaten."

"Evet, beni hep mutluluktan ve hayattaki en doğru kararı verdiğim için ağlatacaksın, değil mi?"

"Hayır beyefendi, seni bu kararına pişman edeceğim." Dedim dil çıkararak.

"Söz mü? Ben de seni kesin bıktıracağım."

"Söz mü?" Diye sordum gülümseyerek.

"Söz." Dedi gülümseyerek.

"Ben de söz veriyorum o hâlde."

"Evett, sayın davetlilerimiz hepiniz Tanrı'nın evine hoş geldiniz." Dedi Papaz." Bugün hepimizin bu klisede toplanmasının asıl sebebi birbirlerini seven bu iki çiftin hayatını Tanrı huzurunda birleştirmek, sizlerde buna şahitlik edeceksiniz. Öncelikle gelin hanıma soruyorum, siz Erza Fernandes, ömrünüzün geri kalanını hastalıkta ve sağlıkta, ölene dek Jellal Fernandes'e adamayı kabul ediyor musunuz?"

"Ediyorum." Dedim, Jellal'in gözlerinin içine bakarak.

Resmen gözlerinin içi gülüyordu, beni kimse böyle güzel sevemezdi, sevmemişti. Sana söz veriyorum Tanrım, onun değerini çok iyi bileceğim.

"Peki ya siz Jellal Fernanes, ömrü-"

"Evet evet, cidden evet!" Dedi hevesle, salon ona gülerken ben de gülmeden edememiştim.

Papazda gülümseyerek "damat baya hevesli çıktı." Demişti. "O halde bende sizi Tanrı ve Tanrının önünde şahitlik eden kişiler huzurunda resmen evli ilan ediyorum, gelini öpebilirsiniz Damat Bey."

Jellal gülümseyerek titreyen ellerini yanaklarıma yerleştirmişti, en sonunda ise dudaklarımızı birleştirmişti. Gözlerimi kapayarak mutlulukla ona karşılık verdim, sevdiğim adamla evlenmiş, hayalini kurduğum bir birlikteliği gerçekleştirebilmiştim. Daha Tanrıdan ne isteyebilirdim ki?

Benden ayrılıp alnını alnıma dayadı.
"Seni seviyorum."

"Ben de öyle."

"Ölüm bizi ayırana dek."

"Sana söz veriyorum, ölüm bile bizi ayıramayacak."

*  *  *
İçeriden ağlama sesi gelince homurdanarak Jellal'e döndüm.
"Sıra sende..." diye mırıldandım.

"Bu gece 4.kez gidişim..." dedi uykulu ve mayışmış bir sesle.

"Ben 5 kez gittim."

"Peki peki..." diyerek yataktan kalktı ve esneyerek Rosemary'nin odasına ilerledi.

Evliliğimizin 3.yılındaydık ve geçen yıl tamamen bir aile olmaya karar vermiştik. Bu hayatta verdiğim en güzel karar olmalıydı, tıpkı Juvia'nın dediği gibiydi.

Jellal'e gerçek bir aile verebilmiştim, sonunda aile sıcaklığını tekrar hissetmesini sağlayabilmiştim.

Yataktan kalkıp Rosemary'nin odasına sessizce  ilerledim. Kendimi kapı kenarına yaslayarak Jellal'e baktım.

Kucağında bebeğimiz vardı ve onu sallıyordu.

"Baban senin artık uyumanı ve mümkünse bu gece bir daha uyanmamanı istiyor çünkü babacık yarın işe gidecek, yazık değil mi bu babacığa? Eve ekmek getirmek için çok çabalıyor, ne olur biraz acısan? Hadi kızım, dandini dastana, kızım artık uyusa, rahat etse babası ya, babası da uyuysa, uyuysa uyusa babası, ay pardon yani, kızı uyusa..."

Gülümsemiştim onun bu haline, tek derdimiz uyku sıkıntısıydı, onun dışında gayet mutlu bir yuvamız vardı. O sözünü tutmamıştı, beni bıktırmamıştı ve ben de öyle, sözümü tutmamış onu evlendiğimiz için pişman etmemiştim.

Aksine, ikimizi de dünyanın en mutlu insanı yapmış, bu birbirlerine aşık dünyanın en mutlu insanlarının bir meyvesini dünyaya getirmiştim.

Rosemary dış görünüş açısından bana benzese de, karakter olarak Jellal'e benzeyeceği çok açıktı. Daha 8 aylık olmasına rağmen bize kendi çapında şakalar yapıyordu, Jellal'de ona eşlik ediyordu.

En sevdiğim şeylerden biri de buydu, sadece baba olmuyor, aynı zamanda ona arkadaşta oluyordu.

Yanlarına yaklaştım.

"Uyudu..."diye fısıldadı bana.

Başımı salladım, Jellal onu beşiğine geri koyduğunda eğilerek Rosemary'nin başına bir öpücük kondurmuştum, sessizce odasından çıkıp kapıyı kapatmıştık.

Kendi odamıza geçtik.

"Yordu beni, çok yordu..." dedi hayıflanarak Jellal, sonrada kendini yatağa attı." Ağlicam."

"Daha çok ninniyi kendine söylüyordun, duymadım zannetme." Dedim gülümseyerek.

"Çalışmaya o gitmiyor tâbi!" Dedi, sonra da kendi kendine güldü.
"Ay ne saçma söylendim he!"

Onun bu haline gülmüştüm.

Yaklaşarak onunda saçları arasına bir öpücük bırakmıştım.
"İyi geceler sevgilim."

O da aynı şekilde beni öpmüş, bana sarılmıştı.
"Sana da iyi uykular, karıcığım."

Coffe.|| Jerza.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin