3. Bölüm.

412 42 45
                                    

Gözlerini aralamaya çalıştı. Yorgun göz kapakları birbirine yapışmış gibiydi. Birkaç denemeden sonra gözlerini açabildiğinde gördüğü ilk şey kendisine bakan bir çift kahve göz olmuştu. İrkilip geriye çekildi. Ona sarıldığını fark edince kollarını kendine doğru çekti.

"Saat on bir, hava parçalı bulutlu ve yirmi derece."

Uyku mahmurluğuyla Leon'un yüzüne baktı, doğruldu.

"Sana da günaydın."

"Siz uyurken söylediğiniz cinayetler hakkında araştırma yaptım. Beş yüzden fazla vaka olmuş."

Hilal elini kaldırıp parkeyi gösterince başını salladı. Emrine uyup yataktan kalktı. Hilal ayaklarını yataktan sarkıttı, yüzünü ellerinin arasına aldı. Her sabah böyle uyanacak ve kalbinin atışı gözlerine baktığı her an değişecekse işi çok zor olacaktı.

"En sonuncu vaka geçen hafta yaşanmış. Robot sahibini altı el ateşle öldürmüş. Programındaki bir hatadan dolayı mı yoksa virüs yüzünden mi bilmiyorlar."

Yataktan kalkarken "Belki de sahibinin gösterdiği tavır yüzündendir" dedi. Dolabın karşısında geçip kıyafet seçmeye başladı.

"Yanılıyorsunuz, robotlar hissedemez. Hükümet arasında kontrolden çıkan robotlara bir virüs bulaştırıldığı söyleniyor."

Bulduğu elbiseyi yatağın üzerine koydu.

"Esas sen yanılıyorsun. Hissetmenin nasıl bir şey olduğunu bilemezsin. Neden robotlara virüs bulaştırsınlar ki? Bunu kim yapabilir?"

Leon'un hiçbir şey söylemeden yüzüne baktığını görünce gözlerini kıstı.

"Bizim yaptığımızı mı düşünüyorlar yoksa?"

"Cumhurbaşkanı Filipos bununla ilgili bir açıklama yaptı. Sizden şüpheleniyorlar ama ellerinde bir kanıt olmadığı için harekete geçemiyorlar."

Sinirle güldü.

"İnanamıyorum gerçekten! O adamı kim seçtiyse aklını kaybetmiş olmalı. Eğer seçim benim zamanımda yapılsaydı kesinlikle başka bir adayı desteklerdim. Dua etsin ki yaşım tutmuyordu. Kendi yarattıkları robotlara duygular yüklerken kısmen insan haline geldiklerini bir türlü anlayamadılar!"

Hilal'in aniden sinirlenip söylenmesi karşısında şaşırmıştı. Analizinin sonucunda nefret duygusunun yüksek çıktığını gördü. Aslında söylememesi gereken bir şey söylemişti ama ona itaat ettiği için kendini durduramıyordu. Sorularına otomatik olarak cevap veriyordu. Hilal aynalı dolabın karşısına geçmiş, hızla saçlarını tarıyordu. Öfkesini onlardan çıkartmaya alışkındı. Leon'un hala odada olduğunu görünce ona döndü.

"Kapının önünde bekle."

Aldığı emirle hareket etti, odadan çıktı. Duvara yaslanıp Hilal'i beklerken binanın büyük penceresinden dışarıdaki insanları görebiliyordu. Dün ateş yaktıkları meydanı temizlemişler, bir sürü masalar ve sandalyeler getirmişler, kahvaltı sofrasını hazırlamaya başlamışlardı. Kampta sadece bu kadar insanın olmasına şaşırıyordu açıkçası. Şehirden ayrılan insan sayısı nüfusun yarısıydı fakat burada en fazla üç yüz kişi vardı. Odanın kapısı açıldığında Hilal'e döndü. Hilal, Leon'a yaklaşıp yattığı için bozulan saçlarını düzeltti, elinden tutup yürümeye başladı.

"Daha önce de dediğim gibi yanımdan asla ayrılmıyorsun. Her zaman beni takip ediyorsun duydun mu?"

"Duydum."

DoğaüstüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin