İstanbul'a geleli 1 hafta oldu. Okul zamanı gelmişti. Hayatımın en zor yılı, en önemli yılı bu yıldı. Her yönden hem de. Melih'in yeterince kafamı karıştırması yetmezmiş gibi üniverste sınavları vardı bu sene. Her şeye en baştan çalışmam lazımdı. Melih'le arada telefonla konuşuyorduk. Ama vıcık aşıklar gibi sürekli mesajlaşma huyumuz yoktu. Ama sözleri o günden beri ekolu ekolu beynimdeydi.
"Kayla ona iyi bak. Yakında almaya geleceğim."
Okulun ilk günü gitmedim. Kafamı toplamaya ihtiyacım vardı. Hem ilk gün ders de işlenmez mantığıyla son kez öğleye kadar uyudum. Telefonumun sesine yataktan sıçradım bir an. Tek gözümü açamamış, uykulu bir halde:
"Aloo" dedim.
"Nasılsın?"
"Yeni uyandım sen?"
"Ona iyi bakıyor musun?"
"Güvende merak etme."
"Seni seviyorum.
"Ben de seni Melih"
Bu neydi şimdi. Bir anda kolyeyi sormuştu. Bu konuşmadan sonra uyuyamadım tabi. Annemle babam işe gideli çok olmuştu. Mutfağa gidip atıştırmamı yaptıktan sonra üzerimi giyindim. Biraz daha evde kalırsam kafayı sıyırabilirdim. Kulaklıklarımı da takıp son sesi açtım ve kendimi dışarı attım. Biraz sahilde hava almaya ihtiyacım vardı. Banklardan birine oturduğum an çiçekçi teyzenin açık olan radarları beni buldu ve son hız yanıma geldi.
"Abe canım gül yüzlüm neyin var. Kim üzdü seni bu kadar?"
"Yok teyze bişey yok"
"Gel falına bakayım. Uzat elcağızını. Söz benden. Para istemez."
Şimdi ben fala inanmam git desem daha çok yapışacak. Uzattım çaresiz elimi.
"Hiiiih kızım sen kör kütük aşık olmuşsun. Bak şuna pek de yakışıklı. Ama çok karanlık be kızım. Kısmetini bulmuşsun ama korkarsın. Korkma onu bırakma. Belli ki ihtiyacı var sana. Eller görürüm. Sımsıkı tut bırakma bu çocukcağızın elini. Adi bana müsaade." dedi ve kayboldu.
Bende olduğum yere çivilenmiş gibi kaldım. Nefes almayı bile unuttuğumu sandım. Yanımda olsa elini bırakmazdım ama yüzünü dahi göremiyordum ki.
Melih'ten:
Huzursuz olduğunu biliyorum. Ama ilk defa birine karşı bunları hissediyorum. İlk defa geçmişimden sıyrılıp yeni bir sayfa açmak istiyorum. İlk defa biriyle konuşurken heyecandan tek kelimelik konuşuyorum. Kim olduğumu bilmesini istemiyorum çünkü benden uzaklaşmasımdan korkuyorum. Annesinin ve babasının beni ondan koparmasından korkuyorum. O günden beri ilk defa bir şeyi kaybetmekten korkuyorum.
Evini okulunu biliyordum. En azından bunları öğrenebilmiştim. Onunla konuştuktan sonra kendini dışarı atacağını tahmin ettiğimden evinin yakınlarında bekledim. Çıktığı zaman gölge gibi peşine takıldım. En sonunda sahilde bir yer buldu kendine. Oradan geçen bir çiçekçiye on faldan kazanacağı kadar para verdim ve söyleyeceklerini söyledim. O da gidip aynen Kayla'ya söyledi. Bunları duyduğunda boynundaki küçük şeyi eline aldı bir şeyler mırıldandı ve öylece denize baktı. Kolyemi hala boynunda taşıdığını fark ettim o an. İlk defa biri bana bu kadar değer veriyordu. Hayatımda bir anda bu kadar ilk yaşamak bana fazla ağır gelmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Korku Dinlemez
RomanceBu aşka korkum engel olabilir mi ? Neden tehlikeli olduğunu bildiğim halde ona daha fazla bağlanıyorum? Bu hikayenin sonunda biz hala biz olabilecek miyiz?