İkinci Tokat

147 4 0
                                    

Beni özlemiş miydi? Cidden ama bunu okulda dudaklarıma yapışmadan da söyleyebilirdi. İllaki temas gerekiyorsa sımsıkı sarılamaz mıydı. Karşısında en çaresiz olduğum anları kolluyordu. Amacı neydi bilmiyorum. Aniden gelip öpmeleri devam edecek miydi onu da bilmiyorum. Ama bildiğim tek şey var. O da acemiydi. Bunu fark etmek için daha önceden bunları yaşamak gerekmezdi. Her halinden belli ediyordu. Anlamıyorum, onun gibi birinin daha önce bir kızla şu an ki durumumuzdan çok daha fazlasını yaşaması gerekirdi. Ona bir kez karşılık vermiştim. İkimizin de birbirimizin ilki oluğu fazlasıyla belli oluyordu. O gün  ormanda yaşadığım utançtan sonra bir daha böyle bir şey yapmamaya karar vermeme rağmen onun ani hareketleri ne olacağını kestiremeden sonuca bağlanıyordu. Sonuç da tek bir yerde bitiyordu. O saniyelerde bu düşüncelerin aklımda sinir patlaması oluşturmasıyla ani bir hareketle elimi kurtardım ve bir tokat indirdim. Kafası yavaşça sola doğru eğilirken bir an dudaklarımı dişledim. Anlık bir sinir yüzünden ne yapmıştım! Kafası eski yerine gelip gözlerime sabitlenirken gözlerinde değişik bir duygu vardı. Mutluluk? Yok yok başka bir şey ? Rahatlama ? İşte gözlerinden içi rahatlamış gibi bir ifade fışkırıyordu.

Vurduğum elimle yavaşça kızarma alarmı veren yanağına dokundum. Elim titriyordu ama birkaç saniye sabit kalabilmeyi başarmıştım. Dudaklarımın arasından fısıltıyla:

"Özür dilerim" diyebildim ve yanından koşar adım ayrılarak kendimi kızlar tuvaletine attım. Herkes derste olduğu için boş olan tuvalatelerden birine girdim. Klozetin kapağını kapatım üstüne çöktüm. Başımı ellerimin arasına alarak orda durdum. Ona attığım ikinci tokattı ama ormandaki oyun gereğiydi. Bu seferki içimde biriken tüm öfkeydi. Ona karşı ilk defa bu öfkeyi hissediyordum.

Hayatımın en berbat gününü yaşıyordum. Bunun sebebi de her gün giderek sevgimin arttığı çocuktu. Daha doğru düzgün kim olduğunu bile bilmiyordum ama içimde ona karşı garip bir güven vardı. İlk kez karşılaşmamızdan önce sürekli öfkeli ve endişeli olan gözleri bana bakarken yumuşuyor ve gözlerindeki bulut kalkıyor gerçek ışığı görünüyordu.

Nasıl yaptım bilmiyorum ama o duygu karmaşasıyla çıkışa kadar orda öylece oturdum.  Sadece düşünerek o kadar zamanı nasıl geçirdim bilmiyorum ama verdiğim bir karar vardı.  Onun kim olduğunu öğrenene kadar onunla aramda buzdan duvarlar örecektim ve bu duvarları ancak onun açıklamaları eritecekti.

Çıkış zilini duyduğumda koridorun kalabalığı geçene kadar bekledim ve kızların iğrenç tuvalet dedikodularına gizli şahitlik yaptım. Tam çıkacağım sırada kapı tekrar açıldı ve içeri en nefret ettiğim insan girdi.  Yanındaki yalakaların ciyaklamaları arasında adımı duydum.  Ardından Melih'in yeni adını. Dediklerini dinlemeye başladığımda yüreğime saplanan kazıklar her kelimede biraz daha dibe batıyordu. Sinem:

"Kızım belli ki o çocuğun Kayla'yla bir alakası var.  Beraber çıktılar ve hala dönmediler. " dönmediler ? Ne yani o olaydan sonra sınıfa gitmemiş mi ? Bu lafların üzerine Derya:

"O kız mı bizim Kayla?"

Kopan kahkaha çığlığı kulak zarlarımı delip geçeken öfkeden kudurmuştum. Ben ne zaman sizin Kaylanız oldum diye saydırırken

"O kız, kız olduğunun bile farkında değil.  Sizce Ares gibi biri onun yüzüne bakar mı ?"

Elim ister istemez yüzüme gitti.

"Görürsünüz o çocuk bir haftaya kalmaz köpek gibi peşimde koşacak" bu son dediği cümle beynime giden tüm damarları aynı anda patlatmıştı. Kapıyı sertçe açmamla kapının çıkardığı ses boş olan tuvalette sert bir ses çıkardı. Bunu beklemediği yüzlerindeki her mimikten okunan sürtük tayfası sadece bakmakla yetindi. Okul her an bir kız kavgasına şahit olabilirdi ama bunu yapmaya niyetim yoktu. Bire üç.. Hayır bu adil değildi. Kapıya doğru ilerledim. Sadece omzumun üzerinden onlara baktım.  Alaya alan bir gülümsemeyle

"Bu sefer o kadar basit değil. Rakibin olarak görmediğin Kayla onu kendine çoktan aşık etti." Deyip sırıttım. Yüz ifadelerine bile  bakmaya gerek duymadan kapıyı hızla açtım ve karşımda bana kilitlenen gözlere baktım. Elinde çantam ve ceketim vardı. Burada olduğumu nereden öğrenmişti ve ne kadar zamandır ordaydı. Ne yapacaktım. Melihi gerçekten seviyordum ama şu an olay çok farklı bir boyuttaydı. Onun üzerinden Deryayla bir savaşa girmiştim ve onun sayesinde bilmem kaç sıfır öndeydim. Ne yapıyordum? Daha ona tam anlamıyla güvenemiyorken ona aşık olduğmu söylemiştim. Onun yüzüne bakmak bugün bu kadar yaşanandan sonra çok utanç vericiydi. Yavaşça yanına gittim ve elinden çantamı alıp merdivenlere yöneldim. Ama kolumdan sertçe tutup çeken Melih sayesinde olduğum yere çakıldım. Melih:

"Konuşmamız lazım"

"Cidden mi? Pardon ama adını bile tam olarak bilmediğim bir kişiyle ne konuşabilirim?"

"Konuşma sadece gel" demesiyle yürümeye başladı.  Bende peşinden takip ettim. Aaaah işte yine başlıyoruz. Ona neden hayır diyemiyorum?

Sahil kenarına kadar yürüdük. Hiçbir şey konuşmadan..  En sonunda cebinden çıkardığı sigarayı yaktı. Bir dakika SİGARA MI ??

En sonunda sessizliği bozan ben oldum.

"O elindekini at ve konuş.  Kimsin? Neden benim elimi kolumu bağlıyorsun? Neden senin yanında hem tehlikede hem güvende hissediyorum neden..?"

Cümlenin devamını getiremeden ciğerlerim yanmaya başladı. Dumanın değdiği her hücre patlıyor ve ciğerlerim alev alıyordu. İlaç? İlacım nerdeydi? O dumanın buna yol açacağını anlamıştım. Yanıma koşarak gelen Melih sigarayı hemen yere attı.

"Kahretsin Kayla bunu bana söylemeliydin bekle burada sana ilaç bulacağım bekle"

Koşarak yanımdan ayrıldı ve birkaç dakika içinde ilaçla döndü ve ağzıma verdi. Nefesim düzelmeye başladığında yanımda rahat bir nefes alan Melih vardı. Nereden buldu bilmiyorum ama alnından süzülen ter damlaları onun koşturmasına şahitlik yapıyordu. Bu aralar üzerime olan dalgınlık yüzünden astım ilacımı eve unutmuştum ve o benim için onu bulmuştu.

"Bu ilacı eczaneye girip çalmadın dimi?" diye gülerken o sertçe bana baktı.

"Sanırım değerinin en az üç katı paraya aldım."

İçimden bir ses kahkaha atarken diğeri bir ses ona acıyordu. Bana bir şey olmasından korktuğu için ne hale gelmişti. Bir anda yanımdan kalktı ve denize doğru yürüdü. Ben şaşkınlıkla ona bakarken bir anda sigara paketini denize fırlattı.

Ayağa kalkıp yanına doğru yürüdüm. Tam arkasına dikilip tekrar sordum.

"Sen kimsin? Melih mi Ares mi?

"Kayla şu an sana söyleyebildiğim tek şey benden korkmaman. Ailenin bana karşı tepkisini  biliyorum ama sana söz veriyorum her şeyi anlatacağım ama sadece biraz zaman ver.Ben bugüne kadar kimseye sana yaklaştığım gibi yaklaşmadım. Kimseye geçmişimden bahsetmedim. Senin de benden uzaklaşmandan korkuyorum. Bu yüzden senden sadece zaman istiyorum."

"Ne sakladığınızı bilmiyorum ya da geçmişte ne yaşadığını. Ama şu saatten sonra senden uzaklaşmamı istesen bile gitmem. Sana söylemek istediğim tek bir şey var Bugüne kadar ikilemde kalsam da artık emin olduğum tek bir şey var .

Sana Güveniyorum."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 15, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Aşk Korku DinlemezHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin