Yazarınız çok heyecanlı... Aklındaki yeni kurgusunu sizlerle paylaşmadan duramadı... Güya diğer kitaplarımı tamamlanınca bu hikayeme başlayacaktım fakat yapamadım... Biraz şıp sevdiyim galiba... Kurgudan kurguya atlıyorum... Daha birçok kurgum var ama yazacak zamanım yok... 😔
Haydi hayırlısı...
Bakalım bu kurgumu beğenecek misiniz?
Finali bile hazır... Birazcık yürekleri dağlayacağım...
Yine tüm okurlarımdan desteklerini bekliyorum... Ve sizleri çok seviyorum... 😙🙈💝
Yazarınız Keyifli Okumalar Diler...
***
Yıl 1925... Cumhuriyet döneminin ilk yılları... Anadolu halkının geri kalmışlığı, cahil bırakılmışlığı, köy hayatının sefaleti ve ağaların tüm yöreye tamamen hakim olması üzerine bu duruma karşı isyanlar çıkmış, etraf dağa çıkmış çetelere dolmuştu. Halk köy ağalarının zulmünden kaçarken, isyancı çetelerin soygunları, kız kaçırmaları ve ağalar ile çatışmaya girmeleri köy halkın belini kırmıştı. İki güç arasında en çok yıpranan ve kayıplar verenler yine köy halkı olmuştur...
Yine o yıllarda Deli Cabir adındaki bir adam oğullarıyla beraber dağa çıkıp eşkıyalık yapmaya başlamıştı. Deli Cabir çetesi yaptıkları zülümlerle halkın gözünü korkutmuş, namı git gide artmıştı. Namı duyuldukça Deli Cabir'in yanına katılmak için köyden, kasabadan, şehirden adamlar gelmeye başlamıştı. Deli Cabir'in yaptıklarına artık dayanamayan, o zamanların en güçlü ağası olan ve Dikenlitepe köyün sahibi Kadı Ahmet, köydeki adamlarını toplayıp dağdaki çeteye baskın düzenlemişti. O baskında Deli Cabir ve çetesi büyük bir darbe alıp yıkılmıştı.
Fakat Deli Cabir'in oğlu çatışmadan sağ kurtulmuş, yıllarca dağda kalıp sessizce yeni bir eşkıya çetesi kurmak için eleman toplamıştı. Kendisine Arslan diye lakap takan Deli Cabir'in oğlu çetesine gelen herkesin adını da kendi koymuş ve Hayvanlar Çetesi dediği çetesini yavaş yavaş büyütmüştü. Topladığı adamlara eğitimler vermiş, onları kendine sağdık birer hayvan gibi yetiştirmişti.
Tüm bu zamanda intikam ateşiyle yanan Arslan, babasının ve kardeşlerinin kanını yerde bırakmamak için ant içmişti. Bunu başarabilmek için Kadı Ahmet'in karşısında durabilecek kadar güçlenmeye çalışmıştı...
***
Çadırından çıkan adam kararmaya başlamış hava ile yeni gelen atlı adamlarına doğru ağır ağır adımladı. Atları ile gelen bir düzüne silahlı adamlar atlarının üzerinde başları bağlı olan kadınları ve çuvallar içinde bululan ganimetleri Arslan'ın önüne yığdılar. Arslan sessizce adamlarının getirdiği mallara baktı. Ardından ilerleyip getirdikleri kadınlara göz gezdirdi.
Ve gördüğü küçük kız ile adamlarına doğru dönerek öfkeyle kükredi.
"Sadece dulları kaçıracaksınız demedim mi lan ben size! Bu küçük kızın burada ne işi var!?" dedi.
"Arslan abi... Biz ablasının kaçıracaktık. Bizi gördü. Çığlık atmaya başladı, ben onunda ağzını kapattım. Sonra ablasına sarıldı, bırakmadı. Bizi ele verecek diye köyün çıkışına kadar gelsin dedim. Ama köyün çıkışında da bırakmadı ablasını... Vaktimizde yoktu, delirmiş gibi tepiniyordu..." dedi Çita. Ve "Zarar da vermek istemedik.." diyerek Tilki'nin gözlerine bakıp çekti kısacık biran...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAYVANLAR ÇETESİ
Mistero / Thriller"Hayvanlar çetesine hoş geldin Kedicik..." dedi. "Hiç hoş gelmediğimi, ben buradan gidince anlayacaksın..! Beni buraya getirdiğinize pişman olacaksınız..! Elinde avucunda ne varsa alacağım..! Yaptıklarınızı bir bir ödeteceğim size..!" dedi Kedi, Ars...