who's hate? - hunri ✓

one.

❦

çantamın kollarını sıkıp önüne geldiğim okula baktım. keşke dedim. keşke seni yakabilseydim kodumun binası. üstüme atlayan Lisa ile ağzımdan küfür kaçması bir oldu. aslında hayır. hayvan gibi bağırdım.

"LAN MAL."

"Ben de sana aşığım."

"Aferin."

kolumdan tutup içeri sürüklerken onu gördüm. uzun boyuyla kollarını açmış bana doğru yaklaşıyordu. gülümseyerek ona doğru bir kaç adım attım, dayanamayıp üstüne atladım.

"Sooyoung!"

"Yerim!"

başka bir okuldaydı ve şimdi bizim için buraya gelmişti. özlemiştim hayvanı. kucağından inerken okuldakilerin tuhaf bakışlarını es geçtim. Bu hep olurdu.

"neyse çok özlem giderdiniz gidip yemek yiyelim."

Seulgi konuştuğunda gözlerimi devirdim. Lisa'ya dönüp konuştum;

"Jisoo nerede?"

dudaklarını büzdü.

"Yuta ile."

"Yeter ulan."

Seulgi arkanızdan itmeye başladığında itaat ederek kantine girdik. Aklıma gelen şeyle duraksadım. Oh Sehun. Çoğu kişinin aşık olduğu Oh Sehun. Evlerimiz yakındı, onu gördüm. gömleğini çıkartan Yoona ile, içeri giriyorlardı. Sinsilikle gülümseyip aklımda ki planları uygulamıştım. Onun düşmesi bana zevk veriyordu. Piskopatlık değil. Sadece nefret.

Okulun dedikodu sayfasına Oh Sehun'un Yoona ile yattığını yazmış kanıt olarak çektiğim fotoğrafı atmıştım. Pişman mıydım? Asla. Herkes o ve benim aramızda ki anlaşmazlığı bilirdi. Gülümsedim kızlara henüz söylememiştim. Anonimden yapacak kadar da korkak değildim. Ne yapmak istersen onu yapabilirdi.

Yiyeceklerimizi aldığımızda onları masaya çekiştirdim diğerlerinini de çağırıp olan biten her şeyi anlattım. Bana şaşkınlıkla bakarlarken Joohyun konuşmuştu.

"senden var ya korkulur. "

Gülümsedim. Sooyoung bana gururla baktı.

"Bu benim kızım işte. hey yavrum be."

Hepimiz gülerken Chaeyoung lafa atladı.

"ya öğrenirse ne olacak?"

"her şartına varım haberi vardır. "

"Seungwan haklı, ayrıca gelsin ne yapabilir görelim."

Jennie dışında herkes sırasıyla ayağı kalkıp sınıfa girmişti dersleri varmış. göt keseceğiz demiyorlar da.

Jennie benim yanımda kalmıştı, kendi halimiz de konuşurken gözleri kantinin kapısını buldu.

"Sehun sana doğru geliyor."

"ne dedin? oh sehun buraya mı geliyor? "

"evet. sakın yanlış bir hareket yapma."

"söz vermeyeceğim, eonnie."

kolumdan tutup çekilmemle ne yapacağımı şaşırmış bir şekilde geriye sendeledim. karşımda ki ifadeye bakınca kesinlikle şaşırmadım. tipini tükürüklediğim.

"sen kendini ne sanıyorsun?"

hah. kolumu çekerken konuştum.

"ne mi sanıyorum? sana karşı çıkabilen tek kızım ben. kolumu çektin diye 'canım yandı.' tavırlarına girip ağlayacağımı sanıyorsan kapı o tarafta. siktir git."

parmağımı yüzüne doğrulttuğumda şaşırmış suratı benim için bir şey ifade etmemişti.

"eğer bana bulaşırsan oh sehun, karşılığı fena olur. haddini bil."

gülmüştü. ne çirkin şeysin lan sen? kolumdan tutup sürüklemeye başladı. boş bir sınıfa girerken kapıda ki Taeyong'a kimseyi almaması söylediğini duymuştum. amnskm. soğuk kanlı görünmeye çalışarak masanın üstüne oturdum. sinirlenince komik oluyor lan bu. hafifçe kıkırdarken gözlerini açmış bana bakmıştı gözünde ki sinir gördüğümde kormadığımı söyleyemem.

"hala gülüyor musun sen?"

sırıttım.

"neden gülmeyeyim? acı çekmenden hoşlanıyorum. unuttun mu?"

sinirle gülerken parmaklarını saçlarına geçirdi. yakışıklıydı. yazık oldu.

"seni acı çekmekten ağlatabilirim, biliyorsun değil mi?"

omuz silktim.

"elinden gelenin en iyisini yap."

yüzüme olan yakınlığından dudaklarımız değiyordu. yanakların kızarmazdı. ondan hoşlanmıyorum. gülümsedi.

"iddiaya var mısın? seni bana karşı çıkmayacak hâle getireceğim."

dudakları dudaklarını bulduğunda şaşırmadım ilk adımı atıyordu. alt dudağını ısırdım.  acıdığı için küçük bir  inilti çıkardığını düşündüm. omuzlarından itip kapıya yaklaştım.

"Dene. kazandığını düşündüğün zaman senden hâlâ nefret ediyor olacağım. "

kapıyı açıp önüme geçen Taeyong'u geçip Jennie'nin yanına döndüm. Açıklamama gerek yoktu. Sehun'un dudağında ki şişlik anlamasına yardımcı olacaktır. aklıma dün Yoona ve o gelince gülümsemem silindi. dudaklarımı dezenfekte etmeliydim.