four.

561 48 35
                                    

"ne!"

cırtlak sesle yüzümü buruşturdum.

"başkasına mı âşık olmuş yani,  hem de sana bu iddiayı söyledikten sonra?"

"eonnie, umrumda değil dedim ya!"

"bu çocuk kaşar, sen bırak bunun peşini."

"Lalisa, Yerim Sehun'un peşinde bile değildi!"

"Aman neyse ne işte. " diyerek araya girdim. "Bu gün ne yapıyoruz?"

"sizi bilmem ama benim işemem gereken konular var." diyen Seungwan eonnie'ye kısaca göz devirmiş bende çoğu kişi gibi başıma onaylamaştım.

"hayatım yardım lazım mı?"

"Sooyoung, sen bana mı halleniyorsun?"

lafa atladım; "Sooyoung'um yapmaz."
sooyoung bana göz kırpıp hayali bir şekilde kalp atarken elimde tutmuş ve hızla kalbime bastırmıştım.

"ve sanırım kusmalıyım." hızla kalkıp koridora ilerleyen Seungwan eonnie ile başımı Sooyoung'un biraz daha boynuna yaslamıştım.

"bizi hep kıskanıyorlar hayatım."

"kesinlikle sevgilim."

Jisoo eonnie nazikçe gülümsemiş, orta parmağını havaya kaldırmış daha sonra şaşırmış gibi yaparak indirmişti. Bu kadın da en az bizim kadar manyaktı.

"Park Sooyoung, biraz konuşabilir miyiz?" arkanızdan gelen tok sesle istemeyerek de olsa başımı Sooyoung'un boynundan kaldırmıştım. Gözlerim ikisi arasında mekik dokurken Sooyoung başını sallayıp itaatkarca peşinden gitmişti.

yanaklarımı şişirip gözlerime Sehun'u ararken onu arkadaşlarıyla konuşurken bulmuştum. Sorunum neydi böyle? neden böyle hissediyordum? ondan nefret eden bendim. onu istemeyen bendim. böyle de olmalıydı. o, midemi bulandırmalıydı, kasılmasını sağlamak tamamen farklıydı. nefesim dışarı verdim. gözlerime bakınca hızla başımı hararetle bir şeyler anlatan Lalisa'ya çevirdim, bu kafamı dağıtsa iyi olurdu.

--

Son Seungwan.

tuvalette isim bitince elimi yıkayıp dışarı çıktım. bakışlarımı yerle birleştirmiş  yürürken başımı uzun, epey uzun bir bedene çarpınca duraksadım. çocuk gözlerini üstümde gezdirirken utandığımı hissettim.

"affedersiniz."

"ben Romeo." tuhaf bakışlarımı ona çevirdim, ne demişti o?

"Üzgünüm yani Chanyeol. "

"Pekâlâ. "

"Şey bir tiyatro gösterisi var yıl sonu için, oynamak ister misin? Romeo olursun?" fazla heyecanlandığı için saçma konuştuğu açıktı. onu bu kadar tedirgin edecek ne olmuş olabilirdi?

"sen de Juliet'sin sanırım?"

"Hayır ben ağacım yani Romeo'yum Chanyeol ama Romeo'yum Juliet'im olur musun? yani sen güzelsin ve bilirsin 'neden Romeo'sun sen' falan dersin."

ne zaman gülümsediğimi hatırlamamama rağmen kıkırdadım. dürüst olmak gerekirse, çok sevimliydi.

"merak etme Romeo, yani Chanyeol. Juliet için seçmelere katılırım. şimdi gideyim, hoşçakal?"

elimi salladım ve kızların yanına ilerledim. kalp krizi geçirecektim.


devam edecek...

who's hate? - hunri ✓ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin