Kim ölecek acaba ertesi sabaha?
Kim nefes alışverişlerinin yavaşladığını, saatler gibi süren saniyelerde hissedecek bu gece?
Ben bunu yazarken, her bir saniye kimler bir kurşun sıkıverdi kafasına?
Sen bunu okurken, kimler veda mektubu yazıyor geride bırakacaklarına?
Kimler ağlıyor, birazdan kendini atacağı uçurumdan gökyüzüne son şarkısını söylerken?
Kimler bilmiyor acaba, az önce sarıldığı yoldaşına aslında son kez sarılmış olduğunu?
Hayat dolu sandığı insanın, aslında ne kadar iyi bir oyuncu olduğunu, kimler anladı acaba bu akşam?
Zaman, bu kadar vazgeçecek ne yapıyor insana?
Hayat, nasıl dolambaçlar çeviriyor da bu kadar yoruluyor insan?
Kim kimi bu kadar üzüyor?
Kim kendini bu kadar üzüyor?
İnsana, bu kadar çaresiz bırakacak ne yapıyor ki insan?
Kim kime zarar veriyor istemeden?
Kim kimi öldürüyor, katil olduğunu fark etmeden?
Kim ölüyor, kendini öldürenin kendisi olduğunu bilmeden?
Ölüyor işte.
Ama isteyerek, ama istemeyerek.
Ama yorgun, ama heyecanlı.
Ölüyor hepsi, yavaş yavaş...
Ve sen alışmak zorunda kalıyorsun.
Varlığına alıştığın o insanın, olmayışına alışmak zorunda kalıyorsun.
Ama şimdi, ama yarın.
Ama beş sene, ama on.
Ama yavaş, ama hızlı.
Sen hep alışmak zorunda kalıyorsun...
Geride kalan olarak bekliyorsun.
Geride birilerini bırakacağın günü...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Right Now
Non-FictionHiçbir şeyi düzeltemesen de, yanında sunduğum tebessümler sahte değildi.. Bu yüzden, daima sana minnettar kalacağım...