Bölüm 12

3.5K 354 38
                                    

İYİ OKUMALAR ARKADAŞLAR... LÜTFEN YORUM VE BEĞENİLERİNİZİ ESİRGEMEYİN...

Leydi Betsy, her zaman safkanın gücüne inanmış bir kadındı. Anka kuşları saf yaratıklardı ve böyle kalmasının da en iyisi olduğunu düşünüyordu. Lord Torin, bir insanın hamile bırakılması gerektiğini söylediğinde de buna sonuna kadar karşı çıkmıştı ama Lord haklı sebepler gösterince susmak zorunda kalmıştı.

Evet, Anka kuşları mükemmeldi ama bir asır dolduran çoğu kadın kısırlığa mahkûm oluyordu. Leydi Elizabeth üç asır geçirmiş bir kadındı ve hiç çocuğu yoktu. Lord Torin' den bir asır büyüktü.

Leydi Elizabeth' in Lord'a bütün kalbiyle nasıl da âşık olduğunu Betsy anlatabilirdi. Bunu çok iyi biliyordu çünkü. Leydi Elizabeth' in onu çok sevdiğini ancak ondan çocuğu olmadığı için ne kadar çok ağladığını kendi gözleriyle görmüştü çünkü.

Aşkının karşılık görmemesiyle nasıl delirdiğini de...

Lord Torin onu bir yük olarak görmüştü her zaman. Tahta geçtikten sonra babasının vasiyetiyle bu evliliği kabul etmişti ama asla Leydi Elizabeth ile gerçekten ilgilenmemişti. O da diğer tüm Anka kuşları gibi insanlara karşı imkânsız bir çekim duyuyordu.

Leydi Elizabeth' i sürgüne göndermesinin nedeni de kadının aşk yüzünden çektiği işkenceydi. Leydi Elizabeth' in günden güne nasıl eriyip gittiğini herkes görebiliyordu.

Betsy o geceyi asla unutamazdı...

Leydisinin krize girdiği bir geceydi yine. Lordun, kendisini sevmediği konusunda yine bağırıp çağırıyor ağlıyordu. Bu krizler artık çok olağan bir hale geldiği için kimse yadırgamıyordu. O gece Lord Torin odasına geldiğinde herkes şaşırmıştı. Çünkü evliliklerinden bu yana bir asır geçmesine karşın Lord Torin, Leydi Elizabeth'le bir elin parmaklarını geçemeyecek kadar az birlikte olmuştu.

O gece Lord Torin, bu gibi kızıl gözlerini Elizabeth' e dikmiş ve onu bir seyahate göndermek istediğini söylemişti. Lord Torin, onun duygularının farkındaydı ama umurunda değildi.

Leydi Elizabeth'e açık açık onu sevmeyeceğini ve eğer bunu kaldıramıyorsa kendisinden uzak durmasını söylemişti ve daha kadının cevabını bile dinlemeden arkasını dönüp gitmişti.

Betsy hala kraliçesinin o halini unutamıyordu. Krallarının ona yaptığı bu büyük haksızlığı asla unutamazdı.

Leydi Elizabeth' in içinde her zaman bir umut vardı. Her zaman kendisine Lord'un halini soruyor, duygularıyla ilgili bir haber almayı umut ediyordu. Onun kendisini sevdiğini duymak için ölüp bittiğini biliyordu. Ancak Betsy hala onun için bu haberi verememişti.

Artık asla böyle bir haber veremeyeceğini biliyordu...

O insan kadını ortaya çıktığında Betsy, Torin'in yanındaydı ve Lord'unun gözlerindeki o büyülenmeyi görmüştü. Kadının çok güzel olduğu kesindi ama o, Leydi Elizabeth değildi. Safkan bir Anka kuşu değildi. Basit bir insandı o. Değersizdi. Tek özelliği muhteşem güzelliğiydi. Kimse de olmayan ve olmaması gereken muhteşem güzelliği...

Lord Torin başta kadının önemsiz olduğunu, sadece bir taşıyıcı olduğunu söyleyip durmuştu ancak Betsy ilk andan beri buna inanmamıştı. Lord Torin kadına gerçekten çok değer veriyordu. Ejder Lordu Andrail ile görüşmeye gittiğinde kadını da yanında götürmesi bunun en büyük kanıtıydı.

Kadın hamile kaldığındaysa Lord Torin artık kendisi sözünü etmese de ona olan aşkını davranışlarıyla gösterir olmuştu. Ona tapıyordu. Kadının bir dediğini iki etmiyordu. Lord Torin' e ne zaman kadının basit bir insan olduğu hatırlatılsa çok ağır cezalar çekiyorlardı.

En sonunda hem kadın hem de son dönemde doğan tek çocuk olan Joset adındaki kız Lord Torin' i tamamen kendilerine bağlamışlardı. Öyle ki farklı bir babadan olsa bile Lord Torin' e 'baba' diyecek kadar ileri gidiyordu çocuk.

Doğum esnasında çocuk Lord Torin' in kucağında uyuyakaldığında bu görüntü artık Betsy' in tahammül edemeyeceği kadar samimiydi. Çocuğu kucağından alıp hizmetçilere veren de Betsy olmuştu. Sanki Lord Torin' in kucağından zorla almıştı çocuğu.

Doktor, kadının öldüğünü dev salonda haber verdiğinde Betsy' in içi mutlulukla dolmuştu. Sonunda Lord Torin'in üzerindeki büyü kalkacak ve Anka kuşları yine altın çağlarına döneceklerdi. Safkanların safkanlarla oldukları o güzel zamanlarına...

Ancak kadın ölmemişti. Lord Torin onu kendi saf, büyülü ve asil kanıyla besleyerek bir melez haline getirmişti. Betsy, anlamıyordu. Bu kadında ne vardı da bu kadar kralları onu kurtarmak için bu kadar ileri gitmişti. Onu neden kurtarmıştı?

Nasıl onun gibi zayıf, ölümlü bir kadına âşık olmuştu...

Nasıl? Hangi akla hizmetle? Leydi Elizabeth' e vermesi gereken duygularını nasıl olurdu da bir ölümlüye bahşederdi, Betsy bunu anlamıyordu. İşte bu yüzden eline kâğıt kalemi almış acı haberleri elleri titreyerek de olsa yazıyordu.

Kalemini mürekkebe batırdı ve derin bir nefes alıp yazmaya başladı.

Selina, mektubun mührünü açtı ve göz gezdirdi. Leydi Elizabeth, uzandığı koltuktan kaşlarını çatarak kölesine baktı. "Oku artık, Selina" dedi sert bir sesle. "Daha fazla bekleyemem"

Selina derin bir nefes aldı.

"Saygıdeğer Leydim,

Size olan büyük saygı ve sadakatimle bu mektubu yazarken çok zorlandığımı söylemek zorundayım. Sözcükler kalemimin hemen ucunda olsa da yazması zor ve can yakıcı, Leydim.

Lord Torin' in insan metresinden iki melez çocuğu olduğunu üzülerek bildiriyorum. Aynı zamanda en son doğan Anka dişisini de evlatlık edindiğini söylemek zorundayım.

Her zaman ona olan aşkınızın bir gün cevap bulacağını düşünürdüm, Leydim. Size yemin ederim ki olan olaylar kimsenin tahmin edemediği bir şekilde gelişti. Lord Torin, insanlarla ve ejderhalarla bir anlaşma yaptı. Artık kimse insanlara ve hazinelerine saldırmıyorlar. Bunun yanı sıra kendisi her ne kadar bunu açık açık söylemese de armağan edilen insan dişisine duyguları olduğunu hareketleriyle belli etti.

Leydim, insan dişisinin melezleri doğururken öldüğü haberini aldığımızda ne kadar sevindiğimi tahmin edebilirsiniz. Ancak Lord Torin, ölüme meydan okudu ve kadını geri diriltti. Doktorun tahminlerine göre kadına kendi kanını vererek onu bir melez haline getirmiş.

Bunun mümkün olup olmadığını hiçbirimiz bilemedik. Ancak kadını gözlerimle gördüğümde buna inandım.

Leydi Elizabeth, bu acı haberi size vermek zorunda olduğum için beni affedin. Ancak her zaman size sadık olduğumu da unutmamanızı rica ediyorum sizden. Acı içerisinde söylemek zorundayım, Leydim. Lord Torin, hakkınız olan bütün duyguları bir insan dişisine verdi. Hem de hak etmediği halde.

Yalvarırım bu kötü haberleri verdiğim için beni affedin.

Sonsuz sadakatimle..."

Selina mektubu bitirdikten sonra başını kaldırıp efendisine baktı. Elizabeth, artık ayakta duruyordu. Yumrukları iki yanda sıkılmıştı ve gözle görülür bir şekilde titriyordu. Çenesi kasılmış, gözleri kısılmıştı.

Genç kadın öfkeyle titreyen bir sesle ölümcül bir şekilde fısıldadı. "Toparlanın" diye tısladı. "Geri dönüyoruz"

Ardından başını kaldırdı ve tepelerinde yükselen aya baktı. "Kimse hakkım olan şeyi benden alamaz" diye yemin etti. "Kimse."

ATEŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin