Bölüm 9

3.7K 392 20
                                    

İYİ OKUMALAR ARKADAŞLAR... YORUM VE BEĞENİLERİNİZİ ESİRGEMEYİN LÜTFEN... 

Joset, haline alışmaya çalışıyordu. Kuş olarak yaşamaya çok alışmıştı. İnsan olarak hala hareketleri tuhaftı. En azından yiyecekleri daha rahat çiğniyordu.

Üzerine mavi kumaştan bir elbise dikilmişti. Uzun elbisenin kuşağı henüz oluşmamış olan göğüslerinin hemen altındaydı. Etekleri ayak bileklerine kadar geliyordu. Bazen kollarının varlığını unutup kanat çırpmaya kalkıyordu. Ancak bu beden taşıyamayacağı kadar ağırdı.

Annesinin hali günden güne kötüleşiyordu. Bedeni bacaklarının taşıyamayacağı kadar ağırdı. Sürekli uyuyordu. Ancak uykuları da çok huzursuzdu. Joset onun yanından bir olsun ayrılmak istemiyordu. Kendi annesini hiç tanımamıştı ama bu kadın geldiğinden beri ona annelik yapıyor bir an olsun yanından ayırmadan ona bakıyordu.

Küçük kız kadının alnındaki teri soğuk suyla silmeye başladı yavaşça. Annesi bir insandı ve çok narin bir kadındı. Henüz iki yüz yaşında bir çocuk olmasına karşılık Joset bile ondan daha güçlüydü.

Doktorlar bebeğin erkek olacağını söylüyorlardı. Joset, hiç yavru Anka kuşu görmemişti. Joset doğduğundan beri bir daha Anka kuşlarında yavru doğmamıştı. Sadece çok yaşlılar yeniden küllerinden doğuyorlardı.

Anka kuşları ne kadar yaşlanırlarsa o kadar bazı özelliklerini kaybediyorlardı. Kadınları kısırlaşıyordu. Erkekleri iktidarsızlaşıyordu.

Annesinin çocuğu doğan ilk melez olacaktı. Daha önce bir insanın Anka kuşundan hamile kalabileceği hiç bilinmezdi. Lord Torin, dünyaya gelmiş en büyük liderleriydi. O bir ilk yaratmıştı.

"Anne" diye fısıldadı Joset. Elindeki bezle kadının alnını silerken. Annesi huzursuzca mırıldanıyor. Kâbus görüyordu sanki. Sürekli Lord Torin' in ve Joset' in adlarını sayıklıyordu. "Ben buradayım, anne"

İrene, hayal dünyasında gibiydi. Gözlerini açtı zar zor. Ancak bedeni hareket ettiremiyordu. Gözlerinin önünde bir melek duruyordu.

Kimdi bu?

Gerçekten bir meleğe benziyordu.

İrene' in dudakları ufak bir gülümsemeyle kıvrıldı. Demek melekler onu almaya gelmişti. Belki de her şey bitmişti. Ama ya çocuğu ne olmuştu? Bebeği doğmuş muydu? Lord Torin' in oğlu sağ sağlım doğmuş muydu? Ya Lord Torin, o iyi miydi?

Joset...

Güzeller güzeli kızına ne olmuştu peki? Joset' i onsuz ne yapardı? Kim ilgilenirdi onunla? Tek başına yapamazdı o? Annesiz yapamazdı!

Güzel meleğe baktı tekrar. Uzaklarda bir yerlerde bir ses geliyordu. Tam ne dediği anlaşılmıyordu ancak bir kadın sesiydi.

İrene, titrek bir şekilde gülümsedi. Ancak gözlerinden yaşların aktığını hissedebiliyordu. Meleğe Joset için bir şeyler söylemek istiyordu. Joset' e dikkat etmesini isteyecekti. Ona da söylemek istiyordu. Ancak dudaklarından ses çıkmadı.

"M- me- melek"

Sesi çok zayıf çıkmıştı. Kendisine ait değil gibiydi. Ancak bu gücünün son parçasıydı. Genç kadın anında düştü ve tekrar korkutucu karanlığa düştü. Huzursuz ve kâbus dolu karanlığa...

Joset elindeki bezle öylece kalakalmıştı. Yatakta dizlerinin üzerinde duruyordu öylece. Annesinin uyuyan bedenine baktı. Küçük kızın gözlerinden kızıl renkli bir yaş aktı. "Anne" diye fısıldadı.

ATEŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin