Bölüm 1

4.3K 406 23
                                    


Anka kuşları, son derece kadim olan bir ırktı. Yaratılış şarkısıyla melekler tarafından özene bezene yaratılmışlardı. O kadar güzellerdi ki ateşten yaratılmış bu kuşlara bakmak bile ağlamak istemenize yeterdi.

Liderleri, en büyük ve en ihtişamlı olan kuştu. Ateşten bedeninin yanı sıra ateş rengi kıpkırmızı gözleri önüne dikilmişti. İnsanlara, parlayan ve kısmen aşağılayan gözlerle bakıyordu. Tahtı özellikle yapılmıştı ve çok güzeldi. Bir insandan çok daha büyüktü. Devasa boydaydı.

Vekil insan, Yaşlı Theoklios önünde saygıyla eğildi. "Kralımız Thrain' den saygı ve selamlar getirdim, Anka Lordu Torin"

Anka kuşu başını yana eğdi. O kadar güzeldi ki Theoklios ve yanındaki danışman grubu gözlerini ondan alamıyorlardı. Kuş gagasını açtı. "Benden ne istiyor, Kralınız?" dedi gürleyen bir sesle. "Yoksa buraya sadece beni özlediği için mi gönderdi sizi?"

Bunun üzerine etraftaki Anka gurubu güldü. Kuşlar kanatlarını açtı ve kahkahaya benzeyen sesler çıkardılar. Bunun üzerine danışman grubu tedirgin bir şekilde etrafa baktılar. Anka kuşları güzel olduğu kadar tehlikelide olabilirlerdi.

Theoklios, zorlukla yutkundu. "Lord Torin" dedi sakin bir şekilde. "Kralımızın sizinle yapmak istediği bir anlaşma var"

Bunun üzerine Torin' in dikkati çekilmişti. Kuşun gözleri kırpıştı. "İnsan soylu kral benle anlaşma yapmak mı istiyor?" Kuşun kanatları havaya kalktı ve gülmeye benzeyen bir ses çıkardı.

Theoklios, elinde olmadan geri doğru bir adım attı. Derin bir nefes aldı ve kuşa baktı. "Lord Torin" dedi. "Kralımız tamamen halkımızı düşünüyor. Tıpkı sizin de halkınızın refahını düşündüğünüz gibi"

Bu sözler üzerine Torin duruldu. İlgiyle Theoklios' a bakmaya başladı. Bundan cesaret alan Theoklios öne bir adım attı. "Anka kuşların ve ejderhaların saldırılarından dolayı son derece zor zamanlar geçiriyoruz. Ancak ejderhaların yağmalamaları daha çok canımızı yakıyor. Bu yüzden Kralımız sizinle anlaşma yapmak istiyor.

Kral Thrain, sizinle güç birliği yaparak ejderhaları yenme arzusunda. Bunun için size ufak bir hediye gönderdi. Bunun bizim için ne kadar önemli olduğunuzu kavramanız için"

Dört nedime bembeyaz kıyafetleri içinde kapıdan içeri girdiler. Hepsi son derece güzel kadınlardı. Sarışın refakatçiler yarım ay biçiminde durdular. Elleri önlerinde ve başları öne eğikti.

Güzeller güzeli bir kadın kapıdan içeri girdi. Simsiyah saçları mürekkep karasıydı ve beline kadar iniyordu. Dalgalı ve parlaktı. Masmavi gözleri o kadar güzeldi ki safir gibi parlıyordu. Dolgun ve güzel dudakları yakutlar gibi kıpkırmızıydı.

Torin' in başı dikildi aniden. İnsan soylular kadının önünde diz çöktüler. Theoklios gururla ona baktı. "Azalin' in Altın Bakiresi" diye mırıldandı. "Prensesimiz İrene"

Torin tahtından doğruldu. Kadının muhteşem gözleri ona dikilmişti ve büyülenmişçesine orada kalmışlardı. Kuş öne doğru bir adım attı ve bir anda alev aldı. Alevlerin içinden bir erkek dışarı çıktı.

İrene' in gözleri kocaman açıldı. Erkeğin saçları simsiyahtı. Lüle lüle mürekkep karası saçları uzundu ve bukleleri gözlerinin önüne dökülüyordu. Kıpkırmızı gözleri alev alev yanan birer ateş parçası gibiydi. Uzun boyluydu ve güçlü bir erkekti.

ATEŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin