Vardiyam yeni bitmişti. Ofiste kalan son kişiydim, bu yüzden ofisi ben kitliyordum. Bu sırada karanlıkta beyaz bir şey gördüm, masa ışıklarından biri olabilir diye düşündüm. Merdivenlerden indim, ışıklar açık değildi. Gece zifiri karanlıktı, otoparktaki arabamı bile zor bulmuştum. Arabama ilerleyip bir taraftan da cebimdeki anahtarı ararken tiz bir çığlık sesi duydum. Ürkmüştüm, hemen anahtarı çıkardım, kapıyı açtım. Koltuğa oturdum ve arabayı çalıştırdım. Bir taraftan da dikiz aynasından gelen bir şey var mı diye bakıyordum. Otoparktaki kolonların arasından o şeyi gördüm. O kadar dehşete düşürücüydü ki... Beyaz takım elbiseli, beyaz maskeli biri beni izliyordu. Maskesi beyazdı ama ağzı ve gözleri kapkaranlıktı. Nefes bile alamıyordum. Hemen arabayı kolonun arasından çıkardım, bir taraftan da ona bakıyordum. Hareket etmiyordu. Gaza bastım. Otoparktan kurtulmuştum. Ellerim titriyordu. Bütün yol boyunca dikiz aynasından arkama baktım. Rahatlamıştım çünkü yolum işlek bir yerden geçiyordu. Evime varmıştım. Kendimi içeri attım. Dışarıya son bir kez baktım. Bir şey görünmüyordu. Kapıyı tamamen kitledikten sonra ışıkları açmaya çalıştım. Açılmıyorlardı. Elektirikler yoktu. Hemen arka taraftaki girişteki el fenerimi almaya gittim. Arka kapım ormanlık bir alana bakıyordu. Fenerimi yaktıktan sonra cesaretimi toplayıp kapıyı açtım. Ormanlık alana fenerimi tuttum. Gördüğüm manzara karşısında fenerimi elimden düşürdüm. Otoparktaki beyaz maskeli, takım elbiseli adam beni izliyordu, ama yanında biri daha vardı, bembeyaz elbiseli ve beyaz maskeli bir kadın. Bana el salladılar. Çok korkmuştum. Hemen feneri yerden alıp kapıyı kapattım. Kapıyı kapatırken bana doğru çok hızlı bir şekilde koştuklarını gördüm. Arka kapıyı da tamamen kitledim. Kapıyı yumruklamaya başladılar. Korkudan ağlıyordum. Cebimdeki telefonu bulmaya çalıştım. Lanet olsun, ofiste unutmuştum. Elektrikler kesik olduğuna göre ev telefonunu da kullanamazdım. Bir anda arka kapının kırıldığını duydum. Zar zor nefes alıyordum. Hızlıca ön kapıya koştum. Açamıyordum. Ellerim o kadar titriyordu ki hem anahtarla hem de yukarıdaki süngüden kitlediğim kapımı açamıyordum. Düşünmeden merdivenlerden yukarı çıktım. Ön kapıya bakan pencereli yatak odama koştum. Kapının önüne dolabı ittirdim. Hiçbir ses gelmiyordu. Fenerimle önümü aydınlatırken, hemen penceremi açtım. O anda kapımdan baltalama sesleri geldi. Arkamı dönüp baktım, ikisi de kahkahalar atarak kapımı kırmaya çalışıyordu, bir tanesinin maskeli yüzünü gördüm. Düşünmeden aşağı atladım. Çok yüksek değildi. Arabamın anahtarları cebimdeydi şansıma. Arabaya doğru koştum, lanet olsun dedim yine, arabanın altına düşürmüştüm anahtarı. Hemen eğildim, bir taraftan ön kapıdan çıkıyorlar mı diye bakıyordum. Çok geçmeden ikisi de çıktı, ikisinin de elinde balta vardı. Acele etmiyorlardı, sakince yürüyorlardı. Hemen anahtarı çektim ve kapıyı açtım. Durmuşlardı. Şaşırmıştım. Kontağı çalıştırdım ve dümdüz sürdüm ana yola doğru. Dikiz aynasından bakamıyordum bile korkudan. Aniden gözüm yan koltuğumdaki nota ilişti. Arabayı sürerken elime alıp okudum. "Arabana küçük bir hediye bıraktık." Bunu okur okumaz, arkamdan gelen nefes sesini duydum.