EBRU'DAN
"ANA! Bu kadının burada ne işi var?!"Avlunun içerisinde açıkça yükselen gerginlik herkes tarafından belliydi, kaşlarım hafif kalkık bu kadının kim olduğunu bilmeden kapının girişinde kalakalmış kadına ve yanındaki oğluna bakıyordum. Ardından ise Zühre hanıma, bu kadın kimdi? Murat iki kardeşi olduğundan bahsetmişti, bildiğim kadarıyla Asiye ve Emine Kürşat beyin karısıydı. Bu kadında karısı olabilir miydi?
"Yen-yenge?" Kekeleyen Züleyha'ya bakarak sessizce nefesimi bıraktım, gerçekten üç karısı mı vardı? Gerçekten midesizlikti bu!
"Ana, bir şey sordum bu kadının burada ne işi var!" Kaşlarımı çatarak tekrar kapının girişindeki kadına baktım,
"BABAANNE ANNEM SANA BİR ŞEY SORDU!" Sessizce geçen bir-iki dakikanın ardından sessizliği bozan Kürşat bey olmuştu,
"Melek neden durdu-kahretsin!"
"Ağabey bu kadının ne işi var burada!" Ağabey mi? Karısı değildi, kimdi ki o halde?
"Yalnız buldunuz bağırıp çağırıyor musunuz be anneme!" Mehir'in sesi kulağıma ulaştığı gibi hızla merdivenlere dönerek hafiften gözlerimi büyüterek kızıma baktım, o ise sert ifadesiyle hışımla merdivenlerden iniyordu.
"Kızım yok bir şey!"
"Sessiz kalayım dedim ama yeter artık! Seni yalnız buldular üstüne geliyorlar tabi!"
"Amca b-"
"Daha sonra anlatacağım yeğenim, haydi siz odanıza çıkın!"
"Amc-"
"Haydi oğlum."
Derin bir nefes alarak bir kaç saniye sonra geri bıraktım, bu ev işini bugün halledebilirsek eğer bir an önce gitmek istiyordum düşünmeden, arkama dahi bakmadan. Bu insanlar benim kocamın ailesi olabilirdi fakat hiç bir zaman yanımızda olmamışlardı bizim, ne ben ilk çocuğumu doğumdan yarım saat sonra kaybettiğimde ne de başka bir zamanda. Çok üzüldüğüm ve gerçekten çok yalnız kaldığımı hissettiğim zamanlar olmuştu, annemi kaybettiğimde bir anneye ihtiyaç duymuştum. Oysaki böyle durumlarda kendi annemizi kaybettiğimizde kocamızın annesi destek olmaz mıydı bize? Onlar bizi yapayalnız bırakmışlardı, çocuklarım kocaman bir ailesi olduğunu bilmeden büyümüş, Mehru babaanne dede hasretiyle büyümüştü. Bunları hatırladıkça arkama dahi bakmadan kaçasım geliyordu. Kalmak istemediğimdendi bu insanların yanında.
"Yenge biz halledelim mi işimizi?"
"Ben satmadan önce eve ve arsaya bakmak istiyorum,"
"yenge zaten o arsanın üzerinde konak, fakat konak denilemeyecek kadar yıkık dökük. Satsan fazla para bile etmez, ben sadece bizim yerimiz başkasına gitmesin diye alıyorum hem de size yardımcı olabilmek için."
"Hah! Bize yardımcı olabilmek için mi? Size işe yaramasa bize yardımcı olmak için asla almazsınız siz be!"
"Mehir!"
"Boyun eğmeyeceğim anne, bize evlerini açtıkları için boyun eğmeyeceğim! Saygı filanda duyduğum yok, sonuçta saygı duyulmak emek ister onlar hiç bir zaman yanımızda olup bize emek gösterdiler mi? Biz on yedi yaşımızda tanıştık babamın ailesiyle! Bak ailemizle demiyorum, çünkü onlar bize hiç bir zaman aile olmadılar! Ben saygımıda sevgimide hak edene gösteririm, benden büyüğüm oldukları için fakat bana bize hiç emek sarf ettiler mi ve ya sevgi gösterdiler mi?Ulan bir kere baktılar mı bize, bir kere endişelendiler mi bizim için? Mutluluğumuzda, acımızda yanımızda oldular mı? Ya çocuklar babalarını kaybettiğinde babaannelerinin
bacağına yatıp ağlamaz mı, ben bunu geçiyorum bir kere elini öptük mü? Biz aynı kanı taşıyoruz fakat hiç bir zaman aile olmadık ve olmayacağız!" Gözlerimi yumarak sessizce soluk verdim, sözlerine hem kızıyor hem hak veriyordum. Onlar babaannelerini görmeyi istemişlerdi, ailelerini akrabalarını tanımayı. Fakat onlar istememişlerdi benim çocuklarımı, şimdide bir aile olmayı reddetiyorlardı. Haklı olarak.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
İMTİHAM
Teen FictionBeklenmedik bir anda Murat Haznedar'ın intihar haberiyle herkes şoka ve büyük bir üzüntüye uğrar. Ebru Haznedar iflas ettiklerini öğrendiğinden hemen sonra kocası Murat'ın ölüm haberini almasıyla birlikte hiç gitmediği Halfetiye ve hiç tanışmadığı k...