BÖLÜM 3: Çarpındım

37.6K 2.3K 1K
                                    

Karşımdaki koltukta oturan babamla beraber son zamanlarda neler olduğuna dair sohbet ediyorduk. Eskiden o beni geliştirirken artık ben ona kendim için öneri sunabilir hale gelmiştim. Eğer bir robotsam kendimi daima yönetebilip geliştirebileceğime inanıyordum. Ama bir insan olarak hem ondan hem de karşıma çıkacak herkesten öğreneceğim bir şeyler vardı. Anlattıkları fetihler olan da işgaller olan da Tarih öğretmeni oluyorsa bize iyi şeyler katan da kötü anılar bırakan da öğretmenimiz olurdu. Kötü deneyimlerim belki de beni küçük bir çocukken ele geçirdiğinde o hemşire yüzünden sağlıkçılardan nefret edebilirdim ama karşımda durup gülümseyen adam bir doktordu: Hem bedenimi hem de ruhumu iyileştiren.

Geçenlerde aklıma gelen fikirle kikirdeyerek ona odaklandım ve "Ne okuyacağıma karar verdim baba, senin gibi doktor olmak istiyorum." dedim.

Yüzüne bakıp tepkisini ölçerken ellerim hafiften soğumaya başlamıştı, insan heyecanlanınca kanı niye çekilirdi ki?

"Neden?"

Sorduğu soruyla afalladım, gözlerimi kırpıştırıp sağ elimi başıma götürdüm. Bir yandan başımı kaşırken, "İnsanların hayatını kurtarmayı seviyorum."

"Kafandakine güveniyorsun."

"Neden güvenmeyeyim, her şeyi ezberlerim ve sınavları tama yakın yaparım."

"Ya?" dediğinde yüzündeki ifade garibime gitmişti. Ona güzel şeyler söylemiyor muydum? Bana sarılmasını ve tavsiyeler vermesini beklerdim. Benim yüzümdeki ağlamaklı ifadeyi görmüş olacak ki derince nefesini verip gelişi güzel gülümsedi.

"Eda, evet her şeyi ezberlersin ve birinci olursun ama asla şunu unutma; sınavlar belirleyici değildir. Fakültede benden çok daha yüksek puanlar yapanlar vardı, sıralamalarıyla övünenler... Şimdi ben kimse bilmese de dünyada devrim yaratacak insan-robotlar oluşturdum." dedikten sonra sanki alınmamamı istermişçesine ayağa kalkarak yanıma geldi ve başımı okşadı. "Eşsisizsiniz."

Başımı okşayan elini tutup "Senin sayende böyieyiz." dedim. Hiç öyle yok babacım ne eşssizliği herkesin vardır bir eşi benzeri diyemezdim, bazen mütevazı olmamak gerekirdi. Babam da kendisini övmekten hoşlanan biriydi, bunu ondan öğrenmiştim. Ama kendine aşık olma konusunda hiçkimse Akın'a rakip olamazdı.

Elleri saçımdan ayrılırken yanağıma hafifçe bir çimdik attı, biraz kahkahalı bir sesle "Onlar maksimum açık kalp ameliyatına giriyorlardır. Bir de bana bak! Ayrıca ne kadar ezberlesen de cerrahi boyutta yetenek ve stresinle baş etmek dışında hiçbir şey seninle değil."

Söylediklerinde haklıydı, içimde ona karşı çıkacak bir şeyler kalmamıştı. Bu yüzden sessizce ayağa kalkıp odasında gezinmeye başladım, yakın zamanda gerçekten kendime uygun bir meslek bulacaktım. Aramızda kalsın ama insanların hayatlarını kurtarmak pek geliri yüksek bir meslek değildi.

Bilgisayarlardan birinin monitöründe parmaklarım gezindiği sırada kapı tıklatıldı, gelen Akın'dı. Önce bana sonra babamıza anlamsız bakışlar attı. Hemen sonra kaşları çatıldı ve hızlı hızlı konuşmaya başladı.

"Bu kız ne ayak? Daha yeni geldi. Herkesin gözdesi oldu. Hünkarımızın tek gözdesi benim, olmaz böyle şey." diyerek kendini tarihi bir filmde sanar gibi söylenmesine kahkaha attım. Ancak bir yandan söylediklerine de şaşırdım çünkü Akın her ne kadar abartıyor olabilse de herkesin yeni gelen biriyle anlaşmasını garipsemeden edemedim.

"Nasıl herkes?"

"Herkes işte."

"Eren bile mi?" Eren hepimizle en zor anlaşan kişi olmuştu.

İŞLEMCİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin