BÖLÜM 6: Cenneti Gösteren Melek

21.3K 1.5K 600
                                    

"Ben Yağmur'un yanına geçebilir miyim hocam?" Dedim sessizce

Duygu Hoca başıyla izin verince kitabımı alıp ön sıradaki yerimden arkalardaki Yağmur'un yanına geçtim. Benim ayağa kalkmam için ayağa kalkmış olan Akın da arkamızda oturan Yiğit'in yanına geçti. Eren bugün cenazeye gittiği için okula gelmemişti. Hepimiz onu en azından birinin gelmesi için ikna etmeye çabalasak da tek başına gitmek istemişti. Bizde çok fazla zorlamamıştık. Yine de aklım ondaydı, yavaş hareketlerle Yağmur'un yanındaki yerimi aldım. Burası hem cam kenarıydı hem de petek boruları geçiyordu. Kafamı cama yasladığımda bacaklarım da peteğe değiyordu. Klasik bir kitap okuma dersiydi; ön sıradakiler kitap okuyor, arka sıralar kitap okumak dışında her şey yapıyordu. Çoktan üç kişinin telefonu öğretmen masasındaki yerini bulmuştu. Yağmur, dikkatli bir şekilde kitabını okuduğu için onu bölmek istemedim. Her ne kadar başım ağrıyor olsa da kitabımın kaldığım sayfasını açtım.

Arkamdan bir gülme sesi gelince parmağı ayracı çıkarttığım yere koydum ve arkama baktım. Enes kişniyordu... Ah! Bu detayı nasıl unuttum? Enes Yağmur'un arkasında oturuyordu.

"Oooo n'aber kanka?" Dedi bana sırıtarak, ses tonu bile beni sinir ediyordu.

Gözlerimi devirdim ve önüme dönmeye niyetlendim ama "Eda, şu soruya bakar mısın ?" dedi Enes'in yanında oturan Taha.

"Ver." Dedim ve kitabıma tekrar ayraç koyup arkama döndüm. Bu süreçte Yağmur da göz ucuyla bana baktı. Elimi omzuna 'bir şey yok' anlamında koydum. Ardından arkama dönüp test kitabını kendime çevirdim. Zor bir soruydu, şu an düşünecek kadar da halim yoktu. Ona belli etmeden telefonuma dokundum, soru çözümleri olan bir test kitabıydı bu yüzden çözümü bulmam çok sürmedi. Hemen belli olmasın diye öylesine işlemlerle oyalandıktan sonra videodan yola çıkarak soruyu çözdüm.

"C." Dedim ve Taha'ya soruyu kısaca anlattım. Taha bir yüzüme bir soruya bakarak beni dinledi ve anladığını söylerek geri çekildi. Teşekkür etmesine cevap veremeden Enes at ağızını açtı.

"Senin suratına ne oldu?" Dedi.

"Sana ne?" Dedim ifadesiz bir yüzle.

"Resmen ağzını burnunu dağıtmışlar." Dedi terslememe aldırış etmeden, ben çoktan arkamı dönmüştüm.

Çok komik(!) Acaba niye böyleyim?

"Dayak yedim. Oldu mu ?" Dedim sinirle arkama dönüp.

"Kimden?"

"Offf, sana ne ya armut!?"

"Ya hemen kızma kızım!"

"Susar mısın?"

"Hayır."

"Armut ne ayrıca ya?"

"Enes, hocaya söyleyeceğim devam edersen."

"Seninle de şakalaşılmıyor."

"Üçüncü sınıftan kalma mizah anlayışın var çünkü."

Yüzüme bakıp yüzünü buruşturdu, ardından yanında test kitabını çözmeye devam eden Taha'ya salça oldu.

"Kanka inek bu." Dedi, beni kastediyordu.

"Ya bir sus oğlum!" Dedi Taha.

"Ayıp ediyorsun kanka, iki soru fazla çözünce Tesla mı olacaksın?"

Boş gözlerle onu izliyordum, gerçekten okula sevgili yapmaya ve eğlenmeye geliyordu. Eğitim ve öğretim namına tek bir kaygısı yoktu. Babası parayı basıyordu, o da burada eğlenmeye geliyordu. İşin kötü tarafı o babasının şirketinde yönetici olacakken yanında çalışıp çabalayan Taha onun emrinde bir çalışan olacaktı. Bunu düşünmek bile sinirlerimi bozuyordu.

İŞLEMCİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin