"Sakin ol lütfen Nisa anlatacağım!"Seher Nisayı biraz daha heyecanlandırmak istiyordu. Ama nisanın biraz daha beklemeye sabrı yoktu..
"Seheeeerr" diyerek gözlerini daha fazla açtı.
"Ya işte abim bayağı olmuş seni göreli yani uzun zaman. Bana da söyleyip duruyordu. Seninle tanımak istediğini. Açıkçası ilk başlarda ben çok oralı olmamıştım. Ama abim işte vazgeçmedi. Hep tekrarladı. Sonra bende evde bi fotosu vardı ehliyet için çekilmiş geçenlerde şipşak herhalde kötü çıktığını bildiğim halde yine de alıp sana gösterdim. Sana nişanlım dedim abime ise fotoğrafını gösterdiğimi ama onu beğenmediğini söyledim. Öyle yaptığım zaman vazgeçer diye düşünmüştüm. Ama düşündüğüm gibi olmadı. Dün kendi telefonunun bozuk olduğunu söyleyip benim telefonumu aldı bende veremem diyemedim ama amacı telefondan numaranı almakmış sanırım. Tabii o daha seni aramadan sen onu yani beni arayıp o muhteşem sesini bahşetmişsin abiciğime..."
"Tamam Seher tamam anladım neden gülüyorsun, hem sesimin telefonda çok kötü çıktığını biliyorsun,bir de gelmiş dalga geçiyorsun"
Hala kıkırdıyordu Seher
"Ya canım niye kızıyorsun dün olmasaydı bugün, bugün olmasaydı yarın, ama mutlaka duyacaktı zaten abim sesini, hem o kadar da kötü değil sesin sadece birazcık çocuksu.."
Durdu, düşündü Nisa. Meğer onun dün hoşlandığı yakışıklı kim bilir ne zamandır Nisadan hoşlanıyordu.
Konuşmasına devam etti Seher
"Abim her an seni arayabilir veya mesaj atabilir. Ben çok razı olmasam da abim seni tanıma konusunda ısrarlı.."
Hüsrev müdür geliyordu karşıdan, kahverengi keten pantolon ve üzerine de haki tişörtü vardı. Nasıl başarıyordu böyle spor kıyafeti ile şık olabilmeyi. Sarışın kahve rengi gözleri hafif kıvırcık saçı vardı. Sadece Seherin değil tüm geç kızların aşık olabileceği yakışıklılığa sahipti. Yanlarına yaklaştı.
"Selam kızlar bakıyorum muhabbet bayağı bir derin. Ne konuşuyorsunuz bakalım, bir çekirdek paketi açıp eşlik etmemi mi istersiniz yoksa hazır boş kalmışken biriniz bisküvi reyonunu mu düzenlemeyi düşünürsünüz"
Yine yapmıştı Hüsrev bey yapacağını, kızmazdı ama öyle laflar ederdi ki, kızmaktan beter ederdi. Seher atıldı hemen
"Ben hemen gidiyorum efendim" diye
Hüsrev bey de Nisaya bişeyler mırıldanıyordu bir ara durdu dönüp Nisaya baktı tekrar devam etti konuşmaya. Nisa hiçbir şekilde tepki vermiyordu.
"Nisa sen beni dinliyor musun ?"
Nisa duymamıştı bile. Tekrar seslendi
"Nisaaaaa!"
İrkildi o an Nisa
"Buyrun efendim banamı seslendiniz"
"Oo Nisa sen beni hiç dinlememişsin ki"
"Pardon efendim, özür dilerim dalmışım"
Haklıydı müdür bey ama Nisa bir türlü alamıyordu kendini, aklı sadece bir defa gördüğü Seherin abisini takılı kalmış, hiç aklından çıkmıyor, hep onu düşünüyordu.
Sahi acaba ismi neydi ki ismini bile bilmiyordu Nisa
"Öğlen yemeğini diyorum acaba bugün sen mi yapsan yine bize, hani geçen gün de sen yapmışsın, neydi o yemeğin adı ?"
"Hünkar beğendi" müdür bey
"İşte o ama hünkar değil, müdür beğendi bu sefer" diyerek gülümsedi
"Tabiki de müdür bey neden yapmayayım Seher işini bitirip kasaya geldiğinde, hemen inerim yemekhaneye"
Seher gelir gelmez kasap reyonundan eti hazırlatıp, diğer malzemeyi de alıp indi aşağıya. Yemek hazır olunca masayı hazırlayıp patronlarının da tepsisini yukarıya odalarına çıkarttı. Gerçekten de çok güzel yapıyordu bu yemeği. Patlıcanın közlenmesini falan çok iyi ayarlıyordu
Tam kendi de oturmuş yemeğini yiyordu ki telefon geldi aklına yazar kasanın içinde kalmıştı. Çabucak yudumunu bitirip çıktı yukarıya hızla şifreyi girip kasayı açtı telefonu eline aldı ekrana baktı. Ne bir arama vardı ne de bir mesaj.
Yüzü düştü. Acaba Seher dalgamı geçmişti Nisa ile..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yanlış aşk
Teen FictionEn büyük suçu sevmekti oysaki Ve insanlar...... kendi tercihleri ile kaderlerini imzalarlar!