Akşam saatleri olmasından ötürü yolda yoğun bir trafik vardı. Bir an Nisa ikindi namazının vaktinin geçeceğini düşünerek
"Ya müsait bir camiide durup namaz kılabilir miyim dedi"
Eminönü tarafına geçince müsait bir yere park ettiler Nisa hemen inip abdestini tazeledi ve Yeni camiinde namazını eda etti. Tekrar arabaya dönüp yola devam ettiler. Gerçekten ne kadar trafik vardı bugün böyle sürekli bu trafiği bu saatler de çekmek zorun da kalan çalışanlara Allah yardım etsin inşallah biz bir gün dayanamazken onlar hergün nasıl katlanıyorlardı..
Eve vardığın da çok geç olmuştu üstelik trafikten dolayı herhalde başı çatlayacak gibi ağrıyordu bi ağrı kesici alıp odasına geçti ve üzerine rahat birşeyler giyip uzandı
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Aradan birkaç gün daha geçmişti Seher işi bıraktığı için Nisa için günler daha yorucu geçiyordu. Yeni elaman alınana kadar bu böyle devam edecekti muhtemelen. Bu akşam işten daha erken çıkmak için Hüsrev beyden izin istedi seherin düğnü bu gece olduğu için anca eve gidip hazırlanacaktı. Eve geldiğinde ablası hazırlanmış onu bekliyordu. Birlikte gideceklerdi. Gardolaptan annesinin daha önce Nisa için diktiği İpek elbisesini çıkarttı. Annesinin dedesi Nisanın annesi daha çocukken gittiği hac dönüşü Medine'den getirmişti bu elbisenin kumaşını annesi hep sandığında saklamış, Nisa çok beğendiğinden dolayı onun için dikmişti bu elbiseyi. Nisa da çok özel bir gün olmadan kıyamazdı bu elbiseyi giymeye.
Bugün özel bir gündü ve Ekmelin ailesinden herkesin gözü Nisanın üzerinde olabilirdi. Hemen üzerini değişip sarı İpek elbisesine uyumlu bir şal taktı elbisenin içinde turkuaz ve beyaz desenler bulunduğu için şalını ve ince topuklu ayakkabılarını da turkuaz seçmişti.
Ablası kapıdan seslendi"Haydi Nisa çok geç oldu. Hem bak abim de götürmekten vazgeçecek göreceksin"
"Abla çatlama geliyorum"
Galiba ablası haklıydı. 5 defa geri dönüp aynaya bakmıştı. Çok güzel gözüküyordu.
Düğünün yapıldığı mekâna geldiklerinde arabadan tam iniyorlardı ki abisi seslendi.
"Saat tam 10'da kapıda olun almaya geleceğim. Zaten bunların düğününde de ne işiniz var anlamış değilim"
Ablası Nisa ile göz göze geldi. 'Ben sana demiştim' der gibi göz attı.
Nisa abisine cevap verdi
"Abi yine başlama lütfen. Yaklaşık 2 yıldır birlikte çalışıyoruz senin Arkadaşın olsa gitmeyecek miydin"
Deyip arabanın kapısını kapattı.
Ne kadar da kalabalıktı böyle bayanlar ve erkekler ayrı olmasına rağmen. Girişte lobinin bulunduğu bölüm de vestiyer de vardı önce öraya geçip feracelerini çıkarttılar. Daha sonra salona doğru ilerlediler. Nereye oturacaklarını bilmezken seherin kardeşi yaklaştı yanlarına sarılıp kucaklaştılar.
"Hoş geldiniz Nisa patronlarınızın eşleri de burdalar dilerseniz onların masasına oturabilirsiniz" diyerek eli ile de az ileri de bulunan masayı işaret ediyordu
"Sağol canım önce masaya geçelim daha sonra seherin yanına da uğrarız" dedi gülümseyerek.
Lütfü bey ve Şeyhmuz beyin eşleriyle selamlayıp, hal ve hatırlarını sordular her ikisi de çok şık görünüyorlardı.
"Abla ben seherin yanına gideceğim gelmek istermisin"
"Nisa sen git ben daha sonra giderim"
Nisa ayağa kalktı gelin masasına doğru ilerlerken tüm gözler üzerindeydi. Masalarda bulunan bayanlar hem Nisayı süzüyordu, hem de kendi aralarında fısıldaşıyorlardı.
Nisa ise kendinden emin adımlarla Seherin yanına doğru ilerledi"Ah canım ne kadar da güzel görünüyorsun böyle. Çok güzel olmuşsun. Rabbim gönlüne huzur hanene bereket versin inşallah"
Seher Nisayı şöyle bir süzdükten sonra;
"Aslında gelin halimle bile seni kıskandım. Yaa kızım bu kadar da güzel olunmaz ki elbisen çok sade ama bir Okadar da ihtişamlı bence, beni saymazsak düğünün en güzel Kızı sensin hem baksana tüm gözler üzerinde"
Kız kardeşi Tuba girdi söze
"Ee ablacığım o kadar da olsun hem Nisa ya bakmayacaklar da kime bakacaklar. Hem bakar mısın tüm kızlar kıskançlıktan nasıl da çatlıyor"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yanlış aşk
Novela JuvenilEn büyük suçu sevmekti oysaki Ve insanlar...... kendi tercihleri ile kaderlerini imzalarlar!