Bi an dalıp gitmişti yine. Uzaklara.
Çook uzaklara..
Olur muydu, unutabilir miydi?
Zaman her şeyin ilacıdır diye düşündü..Bildirim sesi ile kendine geldi tekrar. Ah şu dalmaları yok muydu, neden ama neden, neden günler, haftalar, aylar, hatta yıl geçmesine rağmen düşünüyordu belki de bu çocuk, yani Ekmel, unutmasına vesile olacaktı.
O an ablası girdi odaya,
"Hayırdır Nisa çok dalgın gördüm seni, seni üzen bir durum mu oldu"
İç çekti Nisa. Yüreği daralmış, ne yapacağını bilemez duruma gelmişti. Gözleri dolu dolu olmuş, göz yaşları al yanağından tek tek süzülmeye başlamıştı. Sıkıca ellerini tuttu ablası.
"Yine ne oldu. Kim üzdü seni. Yoksa hala aynı konumu?"
Birşey diyemedi. Sadece onaylarcasına başını salladı.
"Yeter artık Nisa! Senin üzülmene dayanamıyorum artık, hem kaç defa söyledim sana. İstersen Zeyd ile bende görüşebilirim. Hem belki onun hiçbir şeyden haberi yoktur. Hem zaten olmuş olsaydı eğer, seni o kadar arayıp mesaj atar mıydı. Senin üzüldüğün kadar eminim ki o da üzülmüştür."
"Hayır abla asla böyle birşey yapmana izin veremem. Belki de böylesi daha hayırlıdır."
Haklıydı, zaten Rabbimiz de öyle buyurmuyor muydu?
'Sizin hayır zannettikleriniz de şer, şer zannettikleriniz de ise hayır vardır' diye
Biraz daha sakinleşmişti Nisa. Ablasının gözlerinin içine baktı
"Ablacığım aslında benim seninle konuşmak istediğim farklı bir konu var. Bana yardımcı olmanı istiyorum."
"Tabiki de eğer yardımcı olacağım bir konu ise neden olmasın" dedi.
"Yaa abla, Seher var ya hani bizim iş yerindeki, işte onun abisi yani Ekmel, benimle çıkmak istiyormuş, Seherden numaramı almış, biraz önce de mesaj attı, ona bir cevap yazmam gerekiyor, fakat ben nasıl bir cevap vereceğimi bilemiyorum."
Ablası kaşlarını çattı, sinirlendiğinde kumral olan o kaşları altın sarısına dönüşüyordu adeta.
"Nisa benden nasıl bir onay bekliyorsun bilmiyorum ama olmaz, olamaz. Yani biz ve onların ailesi çok farklı. Daha geçen gün sen anlatmamış mıydın 12 yaşındaki kardeşlerine nişan yüzüğü taktıklarını. Sen yapamazsın, asla onlara ayak uyduramazsın."
Gülümsedi hafifçe Nisa!
"Aman yaa abla sanki evlenicem dedim sana biraz konuşuruz işte. Hem belki Zeydi de unuturum onun sayesinde..
Ablası da gülümsedi.
"Sen bilirsin Nisacığım, eğer unuturum diyorsan, ve bu sana iyi gelecekse, bi dene derim. Ama sakın, sakın ola kendini kaptırma. Sakın o çocuğa aşık falan olma. Bunu ne ben onaylarım ne abim, ne de anne ve babam."
Yine gülümsedi Nisa. Onun mutlu olduğunu görünce ablası da gülümsedi. Uzun zamandır Nisayı böyle gülümserken görmemişti. Hem de çok uzun zamandır..
Ablası odadan çıktıktan sonra telefonu eline aldı tekrar Nisa
Bir mesaj daha gelmişti telefonuna"Sizi tanımam için bana bir şans vermeyecek misiniz yoksa?"
"Peki"
Yazabildi sadece,Neydi bu şimdi evet mi yoksa geçiştirmek için gönderilen bir mesaj mıydı ?
"Yani evet demek istedin öyle değil mi Nisa!"
"Peki, bende seni tanımak istiyorum"
Diye yazdı Nisa da...İlk mesajlar birbirlerini az da olsa tanıyabilme olarak geçti. Nisa mesajlaşıyor, mesaj yazdıkça da keyif alıyor, mutlu oluyordu. Gerçekten bu çocuk iyi gelmişti. Bunu ablası da fark edebiliyordu. Eski Nisa geri dönmüştü adeta. Herkese gülücükler saçıyor. Kimseyi terslemiyordu artık.
Yalnız anlayamadığı birşey vardı, Seher neden bu durumdan hiç memnun değildi. Nisa, Seher'e abisi ile aralarında geçenleri anlatıyor, fakat Seher hiç oralı olmuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yanlış aşk
Novela JuvenilEn büyük suçu sevmekti oysaki Ve insanlar...... kendi tercihleri ile kaderlerini imzalarlar!