1.Bölüm: Alevler Arasında

3.5K 87 2
                                    

Deniz'in kaçışı için aylardır yapılan hazırlıkların sonuna gelinmiş ve onun Avlu'dan çıkış bileti olan yangın çıkartılmıştı. Deniz endişeli kalabalıktan sıyrılarak hızla Hüseyin'in onun için açtığı kapıya  doğru ilerlemeye başladı. Yolu yarıladığında ise  bir kez daha  dönüp arkasına baktı. Avlu'dan yükselen dumanlar gökyüzünü çoktan siyaha boyamıştı. Burada yaşadıkları aklından film şeridi gibi geçiyordu ve çoğu acı dolu hatıralardı. Aradan sıyrılan nadir ama değerli anların içinde ise hislerine isim koyamadığı genç kadının izleri vardı. Aklına gelenlerle gülümsedi. "Döndüğümde sana her şeyi itiraf edicem Azra Kaya." Dedi kendi kendine. Ardından hırkasının şapkasını kapatarak ilerlemeye devam etti. Hüseyin'le göz göze geldiğinde kapıyı işaret ederek durumu sordu. Her şeyin hazır olduğunu anlatan işaret geldiğinde içini büyük bir heyecan kaplamıştı. Aylardır uğruna her şeyi görmezden geldiği intikamı şimdi çok yakındı. Adımlarını çıkışta yöneltmişken. Arkasından gelen çığlıkla olduğu yerde kaldı.
"Deniz!"
Yonca'nın sesindeki endişe onu korkutmuşken yavaşça arkasını döndü.
"Deniz! Azra..."
Deniz hızla Yonca'ya doğru ilerlemeye başladı.
"Azra ne?"
Dedi büyük bir korkuyla. Başına bir şey gelmiş olma ihtimali canını yakıyordu.
"Azra çıkmadı Deniz."
Yonca'nın ağzından çıkan kelimelerin ardından gözyaşları süzülmeye başlanıştı. Deniz ise gözlerini sımsıkı kapatmış ve duyduğunun rüya olması için dua ediyordu.
"N-Nasıl çıkmadı? Siz birlikte çıkıcaktınız." Dedi sıkıca Yonca'nın ellerini tutarak.
"Yangın büyümemişti. 'Siz gidin ben gelicem' dedi."
Yonca bileğini sıkan elleri tutarak Deniz'i Avlu'ya doğru çekmeye başladı.
"İçeri sokmadılar beni Deniz. İzin vermediler ki kurtarayım kardeşimi."
Deniz kafasını Hüseyin'e çevirerek 'iptal' diye fısıldadı. Ardından Yonca'yı orada bırakarak hızla kalabalığa ilerledi. Aralarından insanlara çarpa çarpa geçerken kapıyı tutan Özlem'in yanına gelince duraksadı.
"Özlem hanım ben içeri giriyorum."
Cevabını beklemeden içeri doğru hareketlendiğinde Oktay kollarından tutmuştu.
"Saçmalama Deniz, bu intihar olur."
Deniz sinirli bir şekilde Oktay'a doğru döndü.
"İntiharsa intihar! Zaten başınıza sürekli bela açmıyor muyuz? Dönemezsem hem Azra'dan hem benden kurtulmuş olursunuz. Kına yakarsınız artık."
Kollarını Oktaydan kurtararak Özlem'i kenera itti ve hızla içeri girdi. Hırkasını çıkarıp nefes almasını kolaylaştırmak adına ağzına tutarken gözleri Azra'yı arıyordu. 'Yemekhane' diye düşündü kendi kendine. Yangın orda başlayacaktı ve Azra orda olabilirdi. Bütün gücüyle yemekhaneye doğru koşmaya başlarken her yeri saran alevler her adımında canını yakıyordu.
"Azra!!" Diye bağırdı yemekhaneye girişiyle beraber. Ses gelmedi... Bu sefer mutfak tarafına doğru ilerlemeye başladı ve bir kez daha bağırdı.
"Azra!" cevap çok gecikmemişti.
"Boncuk" Tanıdık olan bu ses Deniz'e karşılık verdiğinde derin bir nefes aldı ve sese doğru ilerlemeye başladı. Gözleri mutfağı hızla tararken yerde yatıp kendisine bakarak gülümseyen Azra'yı gördüğünde korkmuştu.
"Güzelim benim!" Dedi hızla yanına eğilip elleriyle Azra'nın yüzünü kavrarken.
"Şimdi çıkartıyoruz seni burdan tamam mı?" Ellerini yüzünden ayırıp Azra'nın üzerine düşmüş olan saçma eşyaları etrafa atarak onu taşımaya hazırlarken.
"Bi yerine bişey oldu mu?" Diye sordu Deniz öksürükler arasında. Alevler hızla yükseliyordu.
"Sadece elimi oynatamıyorum. Diğerleri çok önemli değil." Deniz üzerindeki eşyaları attıktan sonra tekrar ellerini Azra'nın yüzüne sardı.
"Boncuk..." Dedi Azra gözlerini Deniz'e sabitlemişken.
"Benim sana bişey söylemem lazım...Hazır ölümle burun burunayken."
Deniz gülümseyerek bacağını yastık olarak kullanması adına Azra'nın kafasının altına doğru itti.
"Seni şurdan kurtarsak da öyle söylesen olmaz mı? Malum alevlerin içindeyiz." Azra'nın gülümsemesi yüzüne yayılırken karşılık verdi.
"Tamda yeri biliyor musun..." Az önceki halinin aksine ciddi bir ifade takındı ve gözlerini sıkıca kapatarak konuşmaya başladı Azra.
"Deniz ben seni seviyorum." Demişti ve duyacağı cevaptan korkarak beklemeye başlamıştı. Deniz hiç düşünmeden karşılık verdi.
"Bende seni seviyorum güzelim." Azra gözlerini hayal kırıklığıyla açtı ancak gülümsemesini bozmadı.
"Boncuk öyle değil...Çok seviyorum." Deniz ima ettiği şeyi anladığında gülümsedi ve derin bir nefes aldı.
"Biliyorum. Sana saçma gelebilir. Yada bilmiyorum.Bildiğimi de unutturuyors..." Azra sözlerini bölenin Deniz'in dudakları olduğunu fark ettiğinde büyük bir mutlulukla karşılık vermeye başladı uzun süredir beklediği bu an Deniz'in geri çekilmesiyle sona ererken Deniz alnını Azra'ya dayadı.
"Öyle değil güzelim... Çok seviyorum." Diye fısıldadı Azra'nın dudaklarına doğru. Az önceki sözlerine cevap niteliğindeydi bunlar. Gerçek dünyaya dönmek zorunda olduğunu fark ettiğinde ise kafasını kaldırıp etrafa bakmaya başladı. "Hadi gel bunları seni kurtardıktan sonra konuşuruz."Deniz, Azra'yı yerinden kaldırıp sırtına doğru alırken acıyla inlediğini duymuştu.
"Sen emin misin sadece elinin acıdığından." Azra çoktan acıdan uyuşmuş halde Deniz'in sırtında kıvranırken cevapladı.
"Şey...Biraz yalan söyledim." Deniz ayağa kalkıp çıkışa doğru ilerlemeye başladığında derin bir nefes aldı.
"Şu an canın yanıyor mu?" Azra burnunu Deniz'in kıvırcık saçlarına doğru çevirip derin bir nefes alırken cevap verdi.
"Kokun acı felan bırakmıyor boncuk..."
"Azra!!" Diye yanıtladı Deniz sinirli bir sesle.
"Şu tatlı yılışıklıklarını sonraya sakla." Deniz ilk adımlarını atarken Azra gülerek devam etti.
"Valla öldümde cennete huri diye seni mi gönderdiler boncuk?"
"Ha yani inanıyorsun cennete gidebileceğine... Hayır şu an cehennemin ön izlemesini yaşıyoruz. Sen ne diyorsun güzelim."Azra sağlam olan eliyle Deniz'in boynunu sardı.
"Zaten senden de huri olmaz."
"O niyeymiş." Diye karşılık verdi Deniz.
"E güzelim ben varım burda. Mükemmel Azra Kaya." Deniz bu sefer ufak bir kahkaha atmıştı.
"Azra sen Haso'yla çok mu takıldın bu aralar. Baksana iki dakikadır sırtımdasın kırk yıl gibi geldi." Deniz Azra'nın sesinden güç alarak ilerlemeye devam ederken Azra karşılık verdi.
"Artık öyle diyorsan ölümden kaçış sonrası sıkı bir diyet yaparız boncuk." Alevler içinde ilerlemek gittikçe zorlaşmıştı. Denizin ayakları acıyla uyuşmaya başlamıştı ancak az önceki tatlı atışmaların yerini bıraktığı sessizlik onu korkuttuğundan Azra'ya seslendi.
"Şişt kızıl! Bide bana niye spor yapıyorsun diyodun. Bak faydasını görüyor musun?"
Deniz bunları gülerek soruyordu ancak karşılık gelmemesi onu endişelendirmişti.
"?" Bir süre sonra gelen bu ses ise endişelerinin haklı olduğunu kanıtlar nitelikteydi.
"Azra!" Dedi bu sefer onu biraz sarsarak.
"Boncuk..." dedi Azra fısıltıya yakın bir tonda.
"Azra az kaldı güzelim çıkıyoruz. Durumun nasıl?" Deniz yorgunluktan dolayı zorlukla nefes alırken çıkışa az kaldığını hatırlatarak güç toplamaya çalışıyordu.
"Ben dayanıyorum ama..." Azra'nın sözünü bölen öksürükleri olmuştu.
"Ama ne?" Deniz boynuna sarılmış duran elin gevşediğini hissediyordu.
"Sidikli Naciye laneti işte... Geçen gün çizdiği yer açıldı...Kanıyor." Deniz çıkış kapısına son bir dönüş kaldığını hatırlayarak gücünü toplamaya çalışıyordu . Düzgün nefes alamadığı için ayakları uyuşmuş durumdaydı. Çıkışa kadar gidebileceğinden şüpheliydi.
"Ben galiba dayanamıyormuşum..." Azra'nın eli iyice gevşemişti. Kendi de bayılmanın eşiğindeydi. Deniz ise içinden hala gelmeyen itfaiyeye küfür ederken sırtındaki kadının verdiği yaşam mücadelesini kazanması için çıkışa doğru devam ediyordu.
"Dayanacaksın..." dedi Deniz gözlerinden yaşlar süzülürken.
"Hem biz daha yeni itiraf etmedik mi birbirimize. Daha çok zamanımız var." Deniz omzuna bir damla yaş düştüğünü hissetmişti. Konuşmaları artık Azra'yı ayakta tutmaktan çok kendini teselli etmek üzereydi. Son köşede duvara yaslanıp derin bir nefes aldıktan sonra yoluna devam etti.
"Azra." Dedi hıçkırıklarının arasında.
"Azra...Güzelim." Boynunu saran el tamamıyla boşluğa düşmüştü artık. Çıkış çok yakındı ancak Deniz'in ayakları tamamıyla uyuşmuş olduğundan ilerleyemiyordu.
"Boncuk..." dedi Azra. Ağzından dökülen son kelimelerdi bunlar. Canı o kadar yanıyordu ki. Bedenin kontrolunu çoktan kaybetmiş. Muhtemelen kırılmış olan eli,göğsünün hemen altındaki kanayan bıçak yarası ve mutfaktaki düşüşüyle muhtemelen zarar verdiği kaburgaları onu müthiş bir ızdırapla baş başa bırakmıştı.
"Boncuğu..." Kapanan gözleri son bir harf söylemesine bile izin vermemişti. Oysa ki sadece 'boncuğum' demek istemişti son bir kez sevdiği kadına. Sevdiği kadınsa kapıda onlara doğru ilerleyenleri gördüğünde dizleri üzerine düştü. Yere yığılmamak için müthiş bir çaba harcarken tek amacı sırtındaki kadını düşürmemekti. Başına toplanan birkaç kişinin Azra'yı sırtından aldığını fark ettiğinde ise bir an bile beklemeden yere yığıldı...

AzDen / RağmenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin