"Hep sen mi bir şeyler okuyacaksın bana böyle." Dedi Azra yüzüne yayılan sinsi bir sırıtışın ardından. Deniz duyduğuyla elindeki kitabı bırakıp gözlerini Azra'ya çevirdi. Sevdiği kadının vücudunda gezindi bir süre gözleri. Hala yataktan kalkabilecek durumda değildi Azra. Bir şey olmasından korktuğu için Deniz sürekli başında duruyordu. Birkaç gündür sadece sabah saatleri Azra'yı diğerlerine bıraktığında uyuyabiliyordu. Üzerinde oturduğu sandalyeyi yatağa iyice yaklaştırıp cevapladı.
"Sizin sesinizden de güzel bir şeyler duymak isteriz tabii ki." Dedi sakince. Azra ise bu anı bekler gibi atladı.
"Şiir okumak istiyorum ben boncuk." Dedi heyecanla. Deniz ise duyduğu kelimelerle gülümsedi. Sevdiği kadın ona şiir okuyacaktı. Daha güzel ne olabilirdi ki. Gözlerini Azra'nın gözlerine çevirdi. Azra biraz yorgun hissediyordu ancak uzun süredir hafızasında sakladığı bu şiiri okumak istemişti.
"Oku güzelim. Oku..." Dedi Deniz onun bu hevesine karşılık vererek. Ancak bir yandan Azra'nın üzerine kadar çekmiş olduğu örtü için endişelenmesi gerektiğini fark etti. Ateşinin çıktığı düşüncesi beynini kemirmeye başlarken bu ortamı bozmamak adına şimdilik bir şey belli etmemeye karar vermişti. Azra sağlam elini Deniz'in eline kenetledi. Gözlerini kapatıp okuyacağı satırları geçirdi hızlıca aklından. Deniz ise bu sırada endişesini arttıran sıcak elleri sıkı sıkı tutmuştu. Azra'nın araladığı gözleri ona merakla bakan masmavi gözlere çarpınca dizeler kendiliğinden dökülmeye başladı."Şimdi sen kalkıp gidiyorsun. Git
Gözlerin durur mu onlar da gidiyorlar. Gitsinler.
Oysa ben senin gözlerinsiz edemem bilirsin
Oysa Allah bilir bugün iyi uyanmıştık
Sevgideydi ilk açılışı gözlerimizin sırf onaydı
Bir kuş konmuş parmaklarıma uzun uzun ötmüştü
Bir sevişmek gelmiş bir daha gitmemişti
Yoktu dünlerde evelsi günlerdeki yoksulluğumuz
Sanki hiç olmamıştıOysa kalbim işte şuracıkta çarpıyordu
Şurda senin gözlerindeki bakımsız mavi..." (Cemal Süreya)
Azra Deniz'in mutlulukla parlamasını beklediği gözlerinin dolu dolu olduğunu görünce endişelendi.
"Boncuk?" Dedi titreyen sesiyle.
"Ne oldu?" Deniz gözlerini sımsıkı kapatıp yutkundu. Ardından sandalyeden kalkarak Azra'nın alnına bir öpücük kondurdu.
"Bişey olmadı..." dedi ancak sesi bunu yalanlıyordu. Sadece korkmuştu. Ve haksız değildi. Alnıda eli gibi sıcacaktı Azra'nın. Deniz bir şey belli etmemeye çalıştı ancak vücud dili her şeyi ortaya belli ediyordu.
"Sadece çok güzeldi." Dedi yatağa oturup elini Azra'nın yanağına yaslarken. Azra ise bunu bekliyormuş gibi kafasını hemen yanağındaki yerini bulan ele doğru yatırdı.
"Sen böyle üşürsün boncuk." Azra gözleriyle Deniz'in tişörtünü işaret ederken. Havanın soğuk olduğunu düşünüyordu. Ancak bedeninde verdiği savaşın farkında değildi. Sadece biraz yorgun olduğunu hissediyordu.
"Üşümüyorum güzelim. Sende üşümemelisin." Deniz yataktan kalkıp Azra'nın üzerindeki örtüyü yavaşça üzerinden kaldırırken devam etti.
"Ateşin çıkıyor senin." Dedi ayağa kalktığında. Azra üzerinden çekilen örtüyü tutmaya çalışırken Deniz hareketini hızlandırdı.
"Boncuk ben çok üşüyorum." Deniz üzerinden çektiği örtü sayesinde Azra'nın deli gibi terlemiş olduğunu gördüğünde endişeleri bir kat daha artmıştı.
"Geçicek merak etme. Yatağını temizleyip üstünü değiştirelim sonrasına bakarız." Azra duyduklarını garipsiyordu. Ateşi çıktığında hastaneye gider ve serum takılırdı. Deniz'in bu yoğun ilgisi onu şaşırtmıştı. Yine de Deniz'in vücudunu saran elleri yavaşça kalkmasını sağladığında ses çıkartmadı. Azra'yı hızlıca sandalyeye oturtup yatağını değiştirdikten sonra eline aldığı kıyafetlerle geri döndü Deniz. Elini Azra'nın tişörtüne götürdüğünde Azra gülümsedi.
"Bak boncuk...İyileşmeden öptürtmem diyordun şimdi soyuyorsun." Sesi yeni uyanmış gibi mayışmış bir biçimde tatlı tatlı çıkıyordu. Deniz bu duruma gülümserken yanıtladı.
"İyice ateşin çıktı herhalde bak saçmalamalar da başlamış." Deniz çıkarttığı tişörtü bir kenara fırlatırken gözleri istemeden Azra'nın vücuduna kaymıştı.
"Bak bak sevaptır." Dedi Azra üzerinde gezinen mavilerin farkına vardığında, bu neşeli anı bölen ise Deniz'in sesi oldu.
"Azra." Deniz'in eli Azra'nın kolundaki yılan derisi dövmesinin üzerinde gezinmeye başlarken merakla sordu.
"Bunca dövme..." diye devam etti cümlesine bu sefer eli hemen omzundaki dövmeye çıkmıştı. Azra ise gelecek soruyu anladığında başını önüne eğdi.
"Yaktı." Dedi sorunun cevabını beklemeden. Deniz duyduğunun verdiği şaşkınlıkla gözlerini Azra'nın yüzüne çevirdi. Ancak çoktan başının öne eğilmiş olduğunu görünce sinirle sıktı yumruğunu.
"Ufacık çocuktum." Diye devam etti Azra. Ancak bir sonraki cümleyi kuracak gücü kendinde bulamadı. Yorgundu. Ve karşısındaki sevdiği insan da olsa o kötü günleri anlatmak zordu. Deniz eliyle Azra'nın kendisine bakması adına çenesinden tutup kaldırdı.
"Senin suçun değildi." Dedi ona moral vermeye çalışırken.
"Biliyorum..." dedi Azra ancak boğazına takılan düğüm cümlesini tamamlamasına izin vermedi. Aradan geçen kısa sürenin ardından
"Her neyse." Diyebildi sadece. Eliyle dolu gözlerini silerken. Zaten böyle meseleler hep göz doldururdu. Deniz konuyu dağıtmak adını elindeki tişörtü gösterdi.
"Bak kendi tişörtlerimden getirdim sana." Diyerek gülümsedi . Eline aldığı düz mavi tişörtü Azra'nın kafasından geçirirken Azra az önceki halinin aksine neşelenmeye başladı.
"Gözlerin gibi boncuk boncuk." Dedi ufak bir tebessümle.
"İstemiyorsan alayım." Diye yanıtladı Deniz özenle Azra'nın sargılı elini tişörtten geçirirken. Aklı hala az önceki diyalogdaydı. Nasıl bir anne çocuğuna bu tür şeyler yapabilirdi ki.
"Olmaz alamazsın." Diye devam etti Azra çoktan eliyle tişörtü tutup burnuna getirmişti
"Sevgilim gibi kokuyor bu." Deniz gülümsedi. Azra'nın ona bu kadar bağlanmasının sebeplerinden biri de anneliğini görmüş olması diye düşündü.
"Kimmiş bu sevgilin." Dedi tişörtün iyice vücudunu sarmasını sağladıktan sonra.
"Sorma hiç. Üşüyorum diyorum kısa kollu tişört giydiriyor. Öpeyim diyorum. İyileş gel diyor." Deniz ufak bir kahkaha atıp eline aldığı ilacı içirmek adına su doldurmaya gittiğinde Azra bir saniye bile gözünü ayırmadan Deniz'i izlemeye başlamıştı.
"İyileşmen için motivasyon veriyorum sana." Dönüp elindeki ilacı Azra'ya uzattığında Azra gülümsüyordu.
"Seni öpmek için mi iyileşicem boncuk?" Diye sordu Azra ilacı yuttuktan sonra alaylı bir biçimde. Ancak Deniz'den gelecek cevabı beklemeden kendi kendine yanıtlamıştı
"Bak gör yarın sabaha ayaktayım."
Karşılıklı gülüşmeye devam ediyorlardı. İkisinin de aklından geçen düşünceler benzerdi. Bir hapishanedeki müebbet yemiş iki kadın olarak birbirlerine nasıl aşık olduklarını düşünüyorlardı. Deniz dışardan duyduğu sesler ile irkilip düşüncelerinden sıyrılmayı başarmıştı.
"Bizimkiler döndü herhalde çamaşırhaneden." Dedi Azra'yı endişelendirmemek adına. Onu yatağına yatırdıktan hemen sonra kafasını kapıya çevirdiği anda gördüğü gözler uzun bir süre sonra ilk defa korkmasını sağlamıştı.
"Kuzu. " Diye bağırarak içeri girdi Kudret Deniz'in onu gördüğünü farkettiğinde. Hemen arkasından Sezen ile Hatice de gelmişlerdi. Deniz kendini Azra'nın yatağının önüne doğru attı hiç beklemeden. Aklından tek geçen onu korumaktı.
"Ooo hoşgeldin nenem." Dedi Azra. Deniz'e yalnız olmadığını hissettirmek istiyordu ancak üçe tek kalan Deniz ne yapacağını bilemez durumda etrafa bakışlar atarken bu pek yardımcı olamamıştı.
"Hem hasta ziyaretine..." cümlesini yarıda kesip elindeki bıçağı kaldırdı.
"Hem de hayırlı olsuna geldik kınalı." Kudret'in işaret vermesiyle Sezen ve Hatice Deniz'in iki kolundan sıkıca tuttuğunda Deniz buna hiç karşı çıkmadı.
"Azra hasta onu rahat bırak..." dedi Sezen ve Hatice kendisini duvara yapıştırmışken. Gözlerini Azra'ya çevirdiğinde korkuyla kendisine baktığını gördü. Onu korumalıydı. Ne pahasına olursa olsun.
"Gel belki oğlunun çiziğinin intikamını alırsın Kudret!" Diye bağırdı bu sefer. Genelde Azra onu korurken şimdi böylesine bir durumda ona zarar gelirse kendini asla affetmeyeceğini biliyordu. Ve Kudret'in damarına basmasının onu kendine çevireceğini de biliyordu. Kudret pis pis sırıtarak gözlerini Deniz'e çevirdi aynı beklediği gibi.
"Kuzu biz buraya hayırlı bi iş için geldik." Bıçağını Deniz'in boğazında gezdirirken sözlerine devam etti. Deniz ise sadece gülümsüyordu.
"Sen illa gel beni öldür diyorsun." Diğer eliyle karnına hızlı bir yumruk attığında Deniz'in bir anlığına nefesi kesildi. Ancak her şeye rağmen Azra'yla göz temasını bozmamaya çalışıyordu. 'Ben iyiyim üzülme' deme şekliydi bu Deniz'in.
"Bu kadar mısın Kudret? Bir yumruk beni bozmaz." Dedi nefesini düzenlemeyi başardığında. Deniz koğuştan birilerinin çoktan Hasret'lere haber vermeye gittiğini tahmin ediyordu. Ona kalan Kudret'i oyalamak olmuştu. Azra bulunduğu yerden kalkmaya müthiş bir çaba harcıyordu ancak canı o kadar yanıyordu ki başarılı olamamıştı.
"Eskiden daha iyi dövüşürdün sanki."
Kudret kahkaha atarken yatmakta olan Azra'nın yanına oturdu.
"Yanlış insana vuruyorumdur belkide kuzu." Azra gözlerini Deniz'den çekip Kudret'e döndü. Bu durum onu mutlu etmişti aslında. Kendi çekiceği acıyı Denizinkine tercih ederdi.
"Hoşgeldin nenem kusura bakma kalkamıyorum." Kudret bıçağını Azra'nın bileğindeki bilekliğe doğru uzattı.
"Hastanın kusuru olmaz kınalı. Bu bileklik sevgilinin kızınındı değil?" Azra kolunu çekmeye çalıştı ancak Kudret çoktan sımsıkı tutmuştu. Deniz gördükleriye burnunda solumaya başlamıştı. Azra ise gözlerini kapatmıştı.
"Sakın nenem. İki güne ayağa kalkıcam fena olur." Dedi Azra dişlerini sıka sıka konuşurken. Bıçak çoktan bileğindeki bilekliği kesmeye başlamıştı. Deniz kollarını tutan iki kıza saldırmaya çalışsada gücünü yettiremiyordu.
"Kalk tabi kınalı. Ne demişler. 'Hastalıkta." Kestiği bilekliği avucunun arasına alarak Deniz'in karşısına geçti.
"Sağlıkta." Kudret beklemediği anda gelen tekmeyle duvara çarpmıştı ancak Deniz'den gelen bu tekme ona pahalıya patlayacaktı.
"Şuna bi tekme nasıl atılır gösterin." Dedi Üzerindeki ayak izini eliyle temizlerken. Kudret 'in kızlara işaretinin ardından Deniz'e ardı ardına darbeler gelmeye başlamıştı.
"Seni artık ben geberticem Kudret!" Azra bağırırken gözleri yerde tekme yiyen Deniz'e bakıyordu. Azra şimdiye kadar hiç yaşamadığı türden bir acı yaşıyordu bu sefer. Tekrar kendini kaldırmayı denedi ancak başarılı olduğu tek konu acı bir inlemeyle yatağa geri düşüşü olmuştu.
"Korkma korkma yüzüne vurmayız." Diyerek odadan çıkmaya yeltendi Kudret. Ancak Kapı hızlıca açılıp içeri Hasret girdiğinde ise yüzünü korku kapladı.
"Hello kuti." Dedi Hasret gülerken. Gözleri yerde yatan Deniz'e kaydı. Sezen ve Hatice çoktan Deniz'i bırakıp Kudret'in yanındaki yerini almıştı.
"Korkma yüzüne vurmayız." Diyerek içeri giren Heves olmuştu . Deniz gözlerini açmayı henüz başaramıştı ancak duyduklarıyla gülümsedi.
"Senin bi yüzün düştü nenem!" Dedi Azra hala gözlerini yerdeki Deniz'de gezdirirken. Acaba çok canı yanıyor mudur diye düşünüyordu.
"Bizim kızlar bi yüzüne botoks mu yapsalar." Heves kollarını Sezen'e sarmış gülüyordu. Hasret ise Kudret'in avucundaki bilekliği tutup Azra'ya doğru attı.
"Tabi önce ağırlıkları almamız lazım değil mi Azom." Azra bilekliği tutup gülümsedi. Bu bilekliğin anlamı çok büyüktü.
"Tabi Hasom sen ilgilen hastamızla." Deniz gözlerini aralayıp Azra'ya baktı.
"Avluda şenlik var desenize..." diye söylendi yattığı yerden. Sesinin duyulmadığını sanıyordu ancak Azra duymuştu. Deniz'in gözlerini açtığını gördüğünde gülümsedi.
"Var güzelim hemde en büyüğünden."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AzDen / Rağmen
Fiksi PenggemarDeniz'in planı mükemmel bir şekilde işlemişti. Son aşama olarak çıkartılan yangın sayesinde hızla kaçışına doğru ilerlerken, arkasından gelen ses ile olduğu yerde kaldı. "Deniz! Azra hala çıkmadı." Tw:@mssseries