4.Bölüm: "İyileştim..."

2K 71 23
                                    

🔞
"Azra uyan hadi kahvaltı saati başladı." Deniz Azra'nın kapısına vururken arkasında bekleyen Hasret çoktan sabırsızlanmıştı.
"Deniz apla sen git Azo'yu uyandır biz kaçalım olmaz mı?"
Deniz kapıda bulunan deliklerden içeriyi izlerken Hasret'e eliyle beklemesini işaret etti ve konuşmaya başladı.
"Kaç gündür ayrı ayrıyız zaten. Hep birlikte gidelim bu gün yemeğe."
İçerde uyuyan Azra'yı gördüğünde gözlerini devirdi. Öykü Yonca'nın elinden tutup çekiştirmeye başladığında Hasret fırsat bilip atıldı.
"Deniz apla valla Öykünün bile tansiyonu fırladı. Biz gidelim sen Azo'yu hallet." Deniz gözünü uyuyan Azra'dan çekip arkasına döndüğünde blokta tek kalanların kendi grubu olduğunu gördü.
"İyi gidin." Dedi Öykü'ye bakarken. Belli ki bugün Azra yorgundu. Deniz yeni iyileştiği için çok üstüne gitmek istemiyordu.
"Siz de Azra'yla..." Heves kahkahalarla parmaklarını birbirine sürterken Deniz aklına gelenlerle gülümsedi.
"Ne bizde Azrayla!" Tek kaşını kaldırırken sorduğu bu soru ufak Öykü hariç herkesi kahkahalara boğarken Dudu Heves'in kulağını çekmiş konuşuyordu.
"Çocuğun yanında duymayem bida." Bütün grup şen şakrak yemekhaneye ilerlemeye başladığında Deniz hücrenin kapısına doğru  dönmüştğ. Hepsinin çıktığından emin olduktan sonra yavaşça açtı Azra'nın kapısını.
"Güzelim bugün ne bu uykuculuk." Uyandırması gerektiğini bilmesine rağmen kısık seslerle konuşuyordu rahatsız olmasın diye. İçeriye doğru yürümeye başladığında Azra'nın bu hareketsiz hali Deniz'i rahatsız etmeye başlamıştı.
"Azra." Dedi sesini yinede fazla yükseltmeden. Aldığı tek cevap sessizlik olunca telaşla yanına koştu.
"Azra neyin var." Deniz ellerini Azra'nın yüzüne sardığında buz gibi olduğunu fark etti.
"Ama sen soğuksun..." dedi gözünden bir damla yaş süzülürken. 'Ecem gibi' diye geçirdi aklından. Yüksek sesle dile getirmeye gücü yoktu.
"Azra olmaz." Dedi  hareketsiz duran genç kadının bedenine kafasını gömerken. İnkar etmek istiyordu ancak artık duyamadığı o kalp atışı sesleri şimdiden beyninde yankılanmaya başlamıştı.
"Azra kalk gel gidelim n'olur?" Dedi elinden tutup kaldırmaya çalışırken. Hareket etmiyordu.
"Sen beni bırakmazsın ki?" Sesi aynı bir çocuk gibi çıkıyordu. Sahip olduğu tek şeyi kaybetmiş ufak bir çocuk gibi. Ellerini buz tutmuş ellere sardı.
"Çok üşümüşsün sen güzelim..." ufak bir öpücük kondurup geri çekildi.
"Sana kim yaptı bunu?" Nefes almakta zorlanmaya başladı. Sanki aldığı nefeste ciğerlerine dolan şey bıçaklardan ibaretti.
"Kızın gibi aldım işte sevdiğini de  Deniz.Sırada sen varsın."  Kafasında defalarca dalgalanan bu sesin nereden geldiğine dair hiçbir fikri yoktu Deniz'in. Ancak sahibini çok iyi tanıyordu. Avıdı yerini yavaşça öfkeye bıraktı. Sesin sahibi Alp'ti. İki elini sıkıca kulaklarına bastı. Ses durmadı. Daha da yükseldi. Ta ki denizin ağzından büyük bir çığlık yükselene kadar
"AZRA OLMAZ!"

~~~
"Azra." Diyerek fırladı yatağından Deniz. Onu bulmak adına odasını taradı. Yoktu... Gözleri simsiyah odanın içindeki kızıl saçlara rastlamaya çalışırken hala yaşlar süzülüyordu. Üşümüş olan vücuduna rağmen soğuk terler kaplamıştı bütün bedenini.
"Azra!" Diye seslendi bir daha. Etraf karanlıktı. Azra odada değildi. Hızla yatağından kalkıp Azra'nın odasına doğru ilerledi. Az önce gördüğü şeylerin ne olduğunu düşünemiyordu, umrunda da değildi. Gerçek, rüya, hayal veya kabus...Sadece Azra'nın iyi olduğunu görmeye ihtiyacı vardı. Aksi taktirde geçmeyecekti. Biliyordu. Kapıya kadar geldiğinde içeriye bakmadan hızla daldı odaya. Yatağına yaslanmış kitap okuyan yorgun gözlere rastladığında.
"İyisin..." dedi rahat bir nefes verirken. Azra lambasının ışığıyla zar zor okuyabildiği kitabı kapattığında ne olduğunu anlamaya çalışıyordu.
"Azra, sana hiçbir şey olmadı, yapamadı."  Deniz bu cümleleri söylerken çoktan Azra'nın kolları arasındaki yerini almıştı. Deniz Azra'nın kokusunun ona verdiği rahatlama hissiyle ancak kendine gelmeye başlıyordu. Azra ise gözünü sıkıca kapatıp açtı önce. Rüya mı görüyorum diye düşünmüştü. Gerçekti. Deniz gelmişti.
"Yapamazlar boncuk. Korkma sen..." dedi omzuna ufak bir öpücük kondururken. Deniz hala gördüklerinin etkisindeydi.
"Hiç bu kadar korkmamıştım." Dedi geri çekilip ellerini Azra'nın yüzüne sararken.
"Yüzün buz gibiydi Azra." Azra Deniz'in gözlerinin içine baktığı an görmüştü o korkuyu. Bir an düşündü. Ya o buz tutan yüzün sahibi Deniz olsaydı diye düşündü. Gözleri dolmuştu.
"Sadece bir kabustu." Dedi aynı zamanda kendini de teselli ederken. Deniz'in yüzünü sarmış olan soğuk ellerinin üzerine yerleştirdi elini.
"Ben burdayım." Aynı az önceki kabusta Deniz'in Azra'nın eline bıraktığı gibi bir öpücük bıraktı avuçlarının içine. Şimdi ikisi de çok daha iyi hissediyordu.
"Yanındayım boncuk..." Azra kendini gülümsemeye zorlarken Deniz kafasını anladım demek ister gibi salladı.  Azra kendisini duvara yaslayarak Deniz'in uzanması için dizini işaret ettiğinde Deniz  hiç beklemeden kabul ediyor bu kibar teklifi. Azra'nın elleri Deniz'in saçlarında yörüngesini bulduğunda Deniz'in nefesi ancak düzene girmeye başlıyor. Birbirlerine bakıyorlar bir süre. Ardından Deniz gülümsüyor. Belkide ilk defa dizlerine yatabileceği biri var hayatında.
"Geçti boncuk..."  diyor Azra. Başparmağıyla hala nemli olan gözlerini silerken. Deniz bir rahat nefes daha alıyor. Ardından bir süre gözlerini kapatıp saçlarında gezinen eller eşliğinde düşüncelere dalıyor.
"Şimdi biraz daha iyi misin?" Diyor Azra. Böyle durumlara pek alışkın olmadığından ne yapacağını bilemiyor aslında. Deniz Azra'nın dizinden kalkıp yüzüne bakıyor. Loş ışıkta daha da belli oluyor dolu gözleri. Azra az önce elini dolaştırdığı ipek saçların yokluğuna alışmaya çalışırken Deniz ellerini sımsıkı kenetliyor Azra'nın ellerine. Bu hareket Azra'nın yeni iyileşmiş olan elini acıtıyor aslında. Deniz nefes alırken bile, verirken sen üşürsün diye düşünürken bu sert ve ani hareketlerinin kaybetme korkusundan olduğunu anladığında gülümsüyor Azra. İlk defa kendisi için böylesine endişelenen bir var hayatında.
"Bir an bile olsun gitme yanımdan. Çünkü gidince..." Deniz bir an duraksıyor, aklındakileri anlatmaya yetmiyor kelimeler. Utanmış olan Azra başını öne eğiyor hemen. Ardından o devam ediyor cümleye
"Çünkü boncuk gidince." Sesi titriyor işte tamda bu anda
"Gidince canım yanmaya başlıyor. Benden uzağa attığın her bir adım yeni bir kıvılcım düşürüyor beynime" Azra kafasını kaldırıp gözlerinin içine bakıyor Deniz'in. Az önce korkuyla dolan gözlerin mutlulukla parladığını gördüğünde sesi ince bir hal alıyor heyecandan. "'Ya tehlikedeyse, ya biri bir şey yaparsa' diye kayboluyorum o alevlerin arasında." Deniz'in yüzünde tarifi olmayan bir gülümseme meydana geliyor o an. Ardından Azra dayanamayarak Deniz'e yaklaşıyor.
"Deniz." Diyor dudağına ufak bir öpücük bırakırken.
"Sana vurdular ya..." Bir öpücük daha bırakıyor ardından. Ve devamı da geliyor. Elleri çoktan Deniz'in yüzünü sarmışken. Deniz güç almak ister gibi yüzünü saran kolları sıkıca tutuyor ve karşılık vermeye başlıyor
"Bana da vurdular o sırada." Diyor Azra tek elini saçlarının arasına doğru yerleştirirken. Az önceki sakin öpücükler yerini sert bir öpüşmeye bırakıyor yavaşça.
"Çok canın yandı mı güzelim?" Diyor Deniz'in alt dudağını çekerken. Ardından duyduğu kısık bir inilti ise elinin Deniz'in tişörtüne gitmesini sağlıyor. Tek bir hamlede hızlıca çıkarttığı tişörtü odanın bir kenarına bırakırken dudaklarını Deniz'in boynuna çeviriyor. Ellerinin arasındaki saçları hafifçe çekerek Deniz'in kafasını geri eğmesini sağladığında boynuna ıslak öpücükler kondurmaya başlıyor.. Deniz boynunda gezen dudakların yarattığı etki ile inliyor kendini tutamayarak. Azra saçlarından çektiği eli göğüslerine doğru götürüyor hızla. Diğer eliyle ise Deniz'in belinden tutarak uzanmasını sağlıyor. Boynundan yavaşça göğüslerine doğru inerken bir yandan çıkarttığı Deniz'in eşofmanını kenara atıyor. Karşısında sadece iç çamaşırlarıyla kalan Deniz elleriyle sıkıca çarşafı kavramışken Azra göğsünün hemen altına sert bir öpücük bırakıyor.
"Tekmelediler..." diyor diliyle öptüğü yerler ufak izler bırakırken. Deniz açtığı gözlerini ona bakan Azra'ya çeviriyor. Azra ona bakan gözleri fark ettiğinde tekrar Deniz'in dudaklarına yöneliyor.
"Ama hepsi bitti." Diyor elini göğsünden çekip İç çamaşırının üzerinden Deniz'in vajinasını doğru bastırırken. Eli çoktan ıslanmış olan iç çamaşırını fark ettiğinde gülümsüyor. Deniz ise bu gülümsemeyi Azra'nın dudağını ısırarak cezalandırıyor kendince. Oysa Azra bu sert hareket karşısında parmağını iç çamaşırından da içeri sokup aniden bastırdığında Deniz beklemediği bu hareket karşısında dayanamayıp  ısırmakta olduğu dudakları bırakıp yüksek sesle inlediğinde Azra'nın gülümsemesi yüzüne yayılıyor.
"Her oyunu kuralına göre boncuk." Diyor parmağının yanına bir parmak daha eklerken.
"Azra..." diyor Deniz aldığı nefeslerin arasında fırsat bulabildiğinde. Duyduğu her ses Azra'yı daha da tahrik ederken parmakları daha da hızlanıyor. Çok ses çıkmaması adına dudaklarına sert öpücükler bıraksa da aradan kaçan iniltiler Azra'yı her seferinde daha da hızlandırıyor. Deniz'in çarşafı sıkan ellerinden birini hızla Azra'nın sırtına bastırıp onu sıkıca kendine bastırırken.
"Yav..." ağzından çıkan ilk harfle birlikte içinde hissettiği parmak sayısı üçe çıkınca kelimesini tamamlayamadan "ah!!" Diye büyük bir inilti çıkıyor dudaklarının arasından. Azra dişlerini az önceki anın intikamı gibi Deniz'in alt dudağını çekmek için kullanırken fısıldıyor.
"İyileştim boncuk..."

AzDen / RağmenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin