+

1K 51 13
                                    

Elimdeki bir avuç toprağa baktım bir süre öylece.
"Deniz?"
Parmaklarımın arasından kayıp giden toprağın altında öylece yatıyor olması fikrine alışamıyordum. Aklımdan hiç çıkmadığı anlar kalbimde bir ağrıyla başlayan ve bütün vücudumda kendini hissettiren acı bana yaşadığımı hatırlattıkça, benim yaşıyor ve hissedebiliyor olmam karşımdaki mezarı kendi küçük cehennemime çevirdikçe kaybediyordum aklımı.
"Ben dinledim seni, dolaştım o sahillerde."
Gözümden akan her damla elimin altındaki mezara doğru süzülüyordu yavaşça. Hissediyor muydu, yoksa silinip gitmiş miydi öylece dünyadan? Bilememek en kötüsüydü. 'İzliyor' fikriyle tuttuğum her gözyaşımın, kendimi zorla güldürdüğüm bütün anların sadece onun yanına gitmemek için uydurduğum teselliler olduğu fikri öylece kemiriyordu aklımı.
"Sen yanıldın Boncuk."
Haksızdı. Onsuz yaşayabileceğimi düşünmüştü ama ben başaramıyordum.
"Bana hiç güvenmemeliydin belkide."
Ben kendime bile güvenemezken nasıl güvenmişti ki bana zaten. Yaşayamamda suçluydu benim kadar.
"Çünkü senin gözlerinde gördüğüm özgürlüğü göremiyorum hiçbir şeyde."
Daha fazla dayanamayarak uzandım yanına öylece.
"Çünkü haksızdın Deniz. Benim özgürlüğüm senin bana sunduğun kadardı. Dışarda yaşayabileceğim kadar değil."
Deniz'in önümde düştüğü andan itibaren hayat siyah beyaza dönmüştü her şey. Hapishaneden çıktığımdan beri saymaya teşebbüs dahi etmediğim bütün günler sadece ve sadece buraya gelmekle geçmişti.
"Hem zaten yaşayamıyorum Boncuk"
Biliyordum, hemen burada yatıyordu. Şimdi yanında olsam uzattım bu el yanağında gezecekti. Bakabilecektim bir daha gözlerine.
"Bazen diyorum ki 'eğer yanına gitmek için acele edersen bir hiç uğruna feda etmiş olacak kendini.' Öylece kalıyorum o anlarda. Aklımda dolaşan tek fikir yanıma gelmek olduğundan bilmiyorum başka yol."
Soğuktan mı yoksa acıdan mı olduğunu bilmiyorum ama uyuşuyor ellerim. Artık istesemde kalkamayacağımı biliyorum buradan.
"Bilmiyorum Boncuk, kafam o kadar karışık ki. Acı çekiyorum sadece."
Elimi tutmasını istiyorum birinin ve o birinin de Deniz olmasını.
"Öylece... Dümdüz."
Gülümsüyorum kendime bir anlığına. Ardından gözlerim ağırlığa yenik düşüyor. Zaten kararmış olan dünyam mümkünmüş gibi tamamen kapanırken yüzümdeki bu ufak gülümseme kalıyor sadece.
"Birini kaybetmek ne zormuş Deniz."
Yine acının başladığını hissediyorum.
"Bir arkadaşı, bir dostu, bir sevgiliyi, aileni kaybetmek çok zor."
Artık düşünemeyecek kadar bulanıklaşıyor her şey. Dakikalardır soğuk toprağı sımsıkı tutan ellerim, benimle dalga geçercesine Deniz'in elini tutuyor gibi geliyor bir an.
"Ama her şeyini bir anda kaybetmek çok daha zor."
Ve o an bitmiyor. Saatler, günler, hatta belki aylar sonra sımsıcak ellerinin soğuk bedenime değdiğini hissediyorum.
"Bitiyor galiba."
Gözlerimi açmaya zorlamama rağmen başaramıyorum. Tamamen kontrolu kaybetmişken zorlukla fısıldıyorum son kez.
"Seni çok özlemişim boncuk."
Elimde hissettiğim eli şefkatle bileğimi kavrarken düşünmeye, anlamaya çalışıyorum olanları. Ardından duyduğum ses ise gülümsemeye çalışmama sebep oluyor son bir gayretle.
"Ben de seni çok özledim."

"Çok sevdiğiniz biri ölene dek, ölümle tam anlamıyla karşılaşamazsınız."
Osho

AzDen / RağmenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin