5.Bölüm:Ya Geçmiş Peşindeyse

1.9K 74 30
                                    

"İmkansızlık derin kuyu, bu delinin eski huyu." Deniz bir yandan şarkısını mırıldanırken kollarının arasında uyumakta olan Azra'nın saçlarını okşuyordu.
"Masal bizi anlatmıyor, sus dedim sus ve uyu." Aslında bu odaya onu uyandırmak için gelmişti. Kahvaltı saati başlamak üzereydi ve Azra tamamen iyileştiğinden bugün birlikte gideceklerdi. Ancak odaya giripte onun bu uyurkenki halini gördüğünde dayanamayıp yanına uzanmış ve saçlarını okşamaya başlamıştı.
"Dışarıda o sert, yıkılmaz kabuğuna çekilmeyi nasıl başarıyorsun Azra Kaya?" Dedi derin bir nefes vererek. İçinde böylesine merhametli, iyi bir ruh bulunduran bu kadın. Nasıl oluyorda kendini bu derece korkusuz ve acımasız gösteriyordu. Eğer Deniz onun kendisine, ailesine karşı olan hallerini görmüyor olsa. İnanabilir miydi böyle altından bir kalbi olduğuna. Gözlerini Azra'dan alıp kapıya çevirdi Deniz. Blokta sesler yükselmeye başlamıştı. Yemek saati iyice yaklaşıyor diye düşündü.
"Hadi kalk artık..." dedi fısıldayarak. Uykusunda öyle güzel görünüyordu ki Azra. Dürtmeye kıyamamıştı. Saçlarında dolanan ellerinden birini yüzüne getirdi bu sefer.
"Azra hadi güzelim lütfen." Deniz geçen gün gördüğü kabusu getirdi aklına Azra'yı böylesine hareketsiz görünce. Zaten bir an bile gitmiyordu o görüntüler gözünden. O yaşadığı an öylesine gerçekti ki sürekli Azra'nın yanında durma ihtiyacı hissediyordu. Bu konuyu aklından atmaya çalışırken kabustan sonra tamda bu odada yaşananlar canlandı zihninde. Sonra ise yüzüne sinsi bir sırıtış yayıldı. Bulunduğu yerden geri çekilip bir bacağını yatağın diğer tarafına atarak Azra'yı ortaya aldı. Kulağına doğru eğilip
"Azra hadi uyan güzelim." Dedikten sonra hemen boynuna doğru ıslak bir öpücük kondurdu. Azra daha saniyesinde hareketlenirken tek elini beline doğru atmıştı çoktan.
"Boncuk..." dedi uyku mahmuru bir şekilde. Uykusundan böyle uyandırılmaktan daha güzel ne olabilirdi o an bilmiyordu. Deniz Azra'nın uyanmasını fırsat bilerek kasıklarına doğru oturdu. Ardından yine üzerine doğru eğildi ve bu sefer boynundan aşağıya dişli bir öpücük bıraktı. Azra acıyla inleyip gözlerini açtığında ise gülümseyerek dudaklarına doğru çıktı.
"Ama sabah sabah böyle ısırılır mı boncuk." Dedi Azra araladığı gözleriyle Deniz'i izlerken. Dudaklarına değen dudaklara karşılık vermeye başladı hiç beklemeden. Ardından ise Deniz'i alta almak için yavaşça doğruldu yatağından. Oturur pozisyona geldiklerinde Deniz geri çekilip kendini Azra'dan kurtararak ayağa kalktı.
"Hadi kalk kahvaltı saati geldi." Azra elinden oyuncağı alınmış bir çocuk gibi kollarının arasından giden Deniz'e baktığında gülümsedi. Deniz iki elini birbirine bağlamış sırıtarak Azra'yı izliyordu.
"Yalnız intikamı çok büyük olur boncuk." Elini boynuna doğru götürüp az önce Deniz'in öpmek adı altında ısırdığı yeri gösterdi.
"Hem bunun." Daha sonra ise kollarının arasındaki boşluğu işaret etti.
"Hemde bunun." Yavaşça yatağından kalkıp üstündeki tişörtü bir kenara atarken Deniz ufak bir kahkaha attı. Ve gözünü bir an olsun ayırmadan Azra'yı izlemeye devam etti.
"Özel hayata saygı da mı yok boncuk." Diyerek alaylı bir sesle kapıyı işaret etti Azra.
"Hangi özel hayat? Sabah akşam ikimizde çıplak olalım diye fırsat kolluyorsun şimdi mi özel hayat oldu?" Azra duyduğu karşısında ufak bir kahkaha attı. Cevap vermeyip üzerine Deniz'in ona verdiği tişörtü geçirdi. Ardından ise elini ona doğru uzatıp kafasını tatlı tatlı yana yatırdı.
"Hadi gidelim..." dedi uzattığı elini saran eli hissettiğinde.
~~~
Azra ve Deniz önde el ele yemekhaneye girerken hemen arkalarından gelen grubun kas güçleri Derya ve Hasret, Kudret'e sert bakışlar atmayı ihmal etmiyordu. Yonca ve Heves çoktan grubun yemeklerini almış masaya onlar için yerleştirmiş gelmelerini bekliyorlardı.
"Şu köpeklerini çek kınalı. Kuduz gibi bakıyorlar." Dedi Kudret bağırarak. Hala aklı geçen gün başarısız olduğu bileklik davasındaydı. Azra ise gülümsedi.
"Ortada kuduz ve köpek bi seni görüyorum be nenem. " Bütün yemekhaneyi ufak bir kahkaha tufanı kapladığında Kudret elini masaya vurarak herkesi susturmaya çalışıyordu. Bu boşluğu fırsat bilerek masasına doğru geçti Azra ve grubu.
"Yemekleriniz müesseseden." Diyerek ellerini açmış masayı işaret ediyordu Heves ve Yonca.
"Çok teşekkürler kızlar..." dedi Deniz minnet dolu bir ifadeyle. Yerine oturmak için hareketlenirken Azra'nın eli onu çekmişti.
"Boncuk sen bugün yanıma..." diye yanındaki koltuğu işaret etti Azra. Deniz 'ne alaka' demek ister gibi bakarken. Hasret hemen müdahale etti.
"Ya Azo orası benim yerim ama." Azra gözlerini Hasret'e çevirdi hızlı bir şekilde
"Ya Haso'cum ben istiyorum ki sen yemek yerken benim gibi güzel bir manzarayla karşı karşıya ol." Hasret duydukları karşısında gülümseyerek sandalyedeki yerini aldı. Herkes sırasıyla oturduğundaysa yemekler yenmeye başlandı.
"Bugün yeni bir mahkum geliyormuş Azra." Dedi Heves elindeki ekmeği ağzına tıkarken.
"Bize mi Kuti'ye mi?" Diye atladı hemen Hasret. Eğer Kudret'e gelecekse dövmek için yeni biri demekti bu.
"Onu bilmem ama bizeyse..." deyip neşeyle etrafına bakındı Heves
"Bi hoşgeldin deriz." Diye gülerek devam etti Yonca. Masadaki herkes bu konu için hevesli görünüyordu. Deniz hariç. 'Eğer Dudu bahçede değilde burda olsaydı oda mutlu olmazdı' diye düşündü kendince. Kafasını yavaşça Azra'ya çevirip elini elinin üzerine koydu.
"Çok abartmadan." Dedi sakince. Biliyordu ki söylediği hiçbir şey onları bu fikirden vazgeçiremezdi. Ama en azından yapacaklarının etkisini düşürebileceğini biliyordu.
"Merak etme boncuk. Kimseye seninki kadar güzeli denk gelmez." Azra gözlerini dikmiş Deniz'e bakarken. Üzerine koyduğu eline ufak bir öpücük kondurup yemeğine devam etti.
"Hem bak o gün sayesinde Azomla mutlusunuz şimdi." Diyerek gülümsedi Hasret. Deniz ise çoktan o günlere doğru bir zihin yolculuğuna çıkmıştı.
"Doğru aslında..." dedi Hasret'e dönüp. Aslında bir şeyler anlatmaya devam edecekti ama bacağına hissettiği el gözlerini kocaman açmasına sebep oldu. Azra sabahın intikamını almak adına sandalyesini iyice yaklaştırmış masanın altından elini Deniz'in bacağına yerleştirmişken Deniz konuşmasına devam edemiyordu. Kimseye bir şey belli etmemek adına birkaç kez öksürdü.
"Noldu ya Deniz apla..." dedi Hasret merakla. Deniz elini bacağında gezinen Azra'nın elinin üzerine koydu durması için.
"Yok bişey yediğim takıldı herhalde." Azra kendisini gülmemeye zorlayarak masada duran suyu Deniz'e uzattı.
"Al güzelim bi bardak soğuk su iç." Bir yandan eliyle bacağının iç kısımlarını okşamaya başlamıştı. Masanın altının görünmüyor oluşu Deniz'i bir nebze rahatlatırken kızarmış yüzü her şeyi ele veriyordu aslında.
"Sen bi kızardın Deniz." Dedi Heves soru sorar gibi. Şimdi tüm masanın dikkati onun üzerindeydi. Azra ise daha da acımasızlaşarak elini çoktan Deniz'in bacak arasına yerleştirmişti. Deniz Azra'nın hala ona karşı tuttuğu suya bakarak.
"İstemiyorum..." dedi sert bir sesle. Ardından Heves'e döndü.
"Çay çok sıcaktı da ondandır." Dedi durumu bir şekilde toparlamaya çalışarak. Ellerini kendine rüzgar yapmak adına sallarken desteklemek adına devam etti.
"Zaten ağzım da yandı hep." Azra'nın bastırdığı parmağı nefes alışverişini düzensiz hale gelmesine sebep olurken. Hızlı bir şekilde bakışlarını Azra'ya çevirdi.
"Yetmez mi Azra'cım. Yemekhanedeyiz. " Dedi kimsenin duymamasına dikkat ederek. Azra ise kafasını hayır anlamında yukarı kaldırıp parmağını daha sert bastıdı Deniz oturduğu sandalyede doğrularak kendini biraz olsun kurtarmaya çalışırken.
"Ben sana dedim intikam..." Azra henüz sözlerini tamamlayamadan bir ses duyuldu.
"Azra Kaya!" Sözlerini bölen Oktay'ın sesi olmuştu Azra'nın, kafasını Deniz'den sese çevirdiğinde ise yüzündeki gülümsemenin yerini yine o sert tavır almıştı.
"Buyur Oktaycım." Dedi önündeki salatalığı ağzına atarken.
"Özlem Hanım seni çağırıyor." Dedi Oktay bıkkın bir tavırla Azra'yı kaldırmak için masaya doğru ilerlerken. Azra ise onu beklemeden kalkıp Deniz'e son bir bakış atarak göz kırptı.
"Biz bir Özlem hanımla sohbet edelim dönücem." Dedi ailesine dönüp son kez gülümserken. Ardından koluna yapışan Oktay'la beraber müdürün odasına doğru ilerlemeye başladı. Gerisinde merakla dolu insanlar bırakmıştı. En çokta Deniz 'yine bir boklar yediyse' diye düşünmeden edemiyordu.
"Kızlar bildiğiniz bir şey?" Dedi ellerini çenesine dayamış merakla etrafına bakarken. Bütün masanın aynı durumda olduğunu görünce ise Hasret'e döndü.
"Hüseyinden öğrensen?" Dedi yalvarır bir biçimde ona bakarken. Hasret ise gülümseyerek cevapladı.
"Tamamdır Deniz Apla öğreniriz."
~~~
Herkes havalandırma için Avlu'ya çıkmıştı ancak Deniz blokta tek başına oturmuş Azra'nın gelmesini bekliyordu. Yaklaşık yarım saat geçmişti yemekhanenin üzerinden ve Azra hala yoktu ortada. Kızlar durumu öğrenmek adına gardiyanlara sorular yöneltmiş ancak bir şey bulamamışlardı.
"Nerdesin be Azra?" Diye fısıldadı Deniz kendi kendine merakla. Karnı acıkmıştır çok bir şey yiyemedi diye yemek bile ayarlamıştı ona. Kafasını dizlerine gömmüş masanın başında kıyamet teorileri üretirken duyduğu adım sesleriyle kafasını kaldırdı. Azra yıkılmış bir biçimde sağa sola yalpalayarak bloğa giriş yapmıştı. Deniz'i gördüğü an gözlerini dolmuş ve boğazına sıkı bir düğüm oturmuştu genç kadının. Deniz hemen bulunduğu yerden kalkarak kollarını sarmak adına üzerine koştu Azra'nın. Azra öylesine bakışlar atıyordu ki etrafa gören birinin ağlamaması mümkün değildi. Daha sabah hayret etmişti Deniz onun sert görünen özelliğine şimdi ne böylesine güçlü bir kadını bu hale getirmiş olabilirdi ki.
"Ne oldu Azra?" Dedi Deniz ellerini Azra'nın yüzüne sararken. Azra ise olduğu yere çöküp yumruğunu sıkarak etrafa sert darbeler dağıtmaya başlamıştı.
"Geldi." Dedi bağırarak Azra. Deniz Azra'nın etrafa savurduğu ellerini sıkıca tutarak kendisine bakmasını sağladı.
"Kim geldi güzelim ne oluyor söyle hadi?" Azra kafasını hayır anlamında sallıyordu. Belli ki duyduklarını kabullenmek istemeyişi onu bu hale getirmişti.
"Hapishaneye gelen yeni mahkum." Dedi Azra kendini daha fazla tutamayıp gözünden bir damla yaş düşürürken.
"Annem..."

AzDen / RağmenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin