Bölüm 1

5.9K 224 14
                                    

krswnndn katkılarıyla

Fuzuli'ye sormuşlar:

"Sevmek mi daha güzeldir, Sevilmek mi?"
"Sevmek" demiş, ve eklemiş;
"Çünkü sevildiğinden hiç bir zaman emin olamazsın.


Şu an uçağa bindim ve Türkiye'ye geri dönüyorum. Yurtdışına gittiğimden beri 7 yıl geçti. Tam 7 yıldır eğitim görüyorum yurtdışında. Eğitimimi tamamladım ve artık intikam almaya hazırım. Şimdi siz neden ve kimden intikam almak istediğimi merak ediyorsunuzdur.

O zaman lisedeydim ve çok aşıktım. Hatta o kadar aşıktım ki, onun için herşeyi yapmıştım. İstediği herşeyi. O istemişti, ben yapmıştım. Neler yapmamıştım ki. Gecenin bir yarısı okula gidip sınav sorularını çaldım, müdürün camını kırdım, arabasının tekerleğini patlattım, sırf ders işlenmesin diye dersi kaynatmaya çalıştım, tebeşir tozu içip hasta numarası yaptım. Ve bunun gibi bir çok şey yaptım. Bunları sırf o istedi diye yapmıştım. Ama ben bunları yaparken onun gerçek yüzünü göremedim. O ise hep bana "okul bittikten sonra seninle evleneceğiz" diyip duruyordu. Hep bana evlenme hayalleri kurduruyordu. Ama ne kadar da aptalmışım. Derdi benimle evlenmek falan değilmiş. Hatta o beni bile sevmiyormuş. Tek derdi derslerden geçebilmekmiş. Ama ben onun samimiyetine inanmıştım oysa ki. Ve onun herşeyinin yalan olduğunu, aslında benimle oyun oynadığını mezuniyet partisinde anlamıştım. Gerçek yüzünü işte o zaman görmüştüm.

Mezuniyet Partisi'nden

Bugün bizim mezuniyet partimiz. Lise bitiyor. Ben şu an partideyim, herkes geldi. Fakat onu aradı gözlerim. Ama yoktu. Sevdiğim çocuk. Evleneceğim çocuk. Zaten bizim evleneceğimizi okuldaki herkes biliyor. Çünkü ben herkese söylemiştim. Çok mutluyum. Bugün okul bitiyor ve sonrada Mert'le evleneceğiz. Onu çok seviyorum. Bunu sürekli ona da söylüyorum. O da bana söylüyor beni sevdiğini. Ben onu nasıl sevmiyim. Ben onun için lise boyunca herşeyi yapmıştım. Herşeyi.

Mezuniyet töreni başladı fakat Mert hâlâ gelmedi. Ortalıkta yoktu en azından. Ama neredeydi. Onu iyice merak etmeye başlamıştım. Mezuniyet töreninin ortasına geldik. Hâlâ gelmedi.

Hah şimdi geldi. Ama çok garip yürüyerek geliyordu. Sanki, sanki sarhoş gibi. Benim yanıma geldi ve, evet içmiş. Sarhoştu. Sonra benimle konuşmaya başladı. Ama onun söyledikleriyle, ben çok şaşırmıştım. Aman Allah'ım! Bunları söyleyen Mert miydi?

"Ne bakıyorsun bana öyle aval aval. Beni duymadın mı? Ben seni sevmiyorum. Hatta hiç bir zaman da sevmemiştim zaten. Ben sana derslerden ve okuldan geçebilmek için, ve paran için katlandım sana. Ama sen de çok safmışsın bee, hem de benim tahmin ettiğimden de çok. Ben ne istersem yaptın, hem de her istediğimi. Benim bunun için sana sadece evleneceğimizi söylemem yetiyordu. Ne o. Yoksa gerçekten seninle evleneceğimi mi sandın. Hadi amaa. Bu kadar da salak olma. Ben değil seninle evlenmek, sana 4 sene boyunca zaten zor katlandım. Ama artık şimdi, bugün senden kurtuluyorum. Sana son bir şey daha söyleyeyim mi. Ben seni senin arkadaşınla aldattım. Evet. Senin bana arkadaşım diye tanıştırdığın kızla aldattım seni. Ama sen o kadar salaktın ki, bunu bile göremedin."

Mert bunları söyleyince benim başımdan aşağı kaynar sular döküldü. Evet, bunları söyleyen Mert'ti. Ben, ben nasıl onun gerçek yüzünü göremedim. Nasıl. Ben gerçekten onun dediği kadar salakmışımdır belki de onun için göremedim onun gerçek yüzünü. Ama ben bunları hak ettim mi yaa. Ben sadece sevmiştim. Ama sadece. Ben onu sevmekten başka ne yaptım. Ben sırf o istedi diye herşeyi yaptım. Ama herşeyi. Meğersem aşktan gözlerim kör olmuş. Ki onun gerçek yüzünü bile göremedim. Ben bu duyduklarım yüzünden hemen orayı terk ettim. Ağlayarak hem de. O sadece bana gerçek yüzünü göstermekle de kalmadı. Herkesin içinde beni rezil etti, küçük düşürdü beni.

Ve ben artık; kimsenin samimiyetine inanmıyorum. Evet. Ben artık kimsenin samimiyetine inanmayı düşünmüyorum. Aradan 15 gün geçti. Tam 15 gün. Bu 15 gündür. Ne yedim, ne içtim, ne dışarı çıktım, hatta odamdan bile çıkmadım, ne de hiç kimseyle konuşmadım. Hiç bir şey yapmadım. Ailem ise benim bu durumuma çok üzülüyorlardı. Ama ne yapabilirim, elimden başka bir şey gelmiyor. O söz tam da beni andırıyor. Sevmek mi daha güzel, sevilmek mi? Tabiki de sevmek daha güzel. Çünkü sevildiğinden hiç bir zaman emin olamıyormuşuz. Bunu anladım. Bu 15 gündür resmen depresyona girmiştim. Ben ne zaman, ne ara bu hâle gelmiştim. Ben güçlü bir kızdım. Annem ve babamda odama gelip sürekli ne olduğunu sorup duruyorlardı. Ama ben böyle bir şeyi onlara nasıl söyleyebilirdim ki. Söyleyemezdim. Ben söylemek istemediğimi söylediğimde ise, onlar çok anlayışlı davranıp üstelemediler. Ve bana ikisi de sürekli "ne için ya da kimin için bu haldesin bilmiyoruz kızım. Ama şunu biliyoruz ki sen çok güçlü bir kızsın. Bunu da atlatırsın. Biliyoruz." Diyip duruyorlardı. Evet yaa, ben güçlü bir kızdım. Böyle depresyon bana göre değil. Güçlü olmam lazımdı. İntikamımı almam gerekiyordu ondan. Eğer alırsam kendimi çok daha güçlü hissedebilirdim. Ve içim ancak o zaman daha rahat edebilir. Bunu biliyorum. Ama önce yurtdışına gidip eğitim görmem gerekiyor. Eğitimimi tamamladıktan sonra buraya tekrar geleceğim. Ve işte o zaman artık eski Azra olmayacağım. Daha güçlü olarak geri geleceğim Türkiye'ye. İşte o zaman intikam almak için hazır olacağım. Hani bir söz vardır ya; umudunu yitirme. Şu hayatta bir şeyin bitişi, her zaman başka bir şeyin başlamasına sebep olmuştur...

İşte tam da böyle olacaktı. Evet bitmiş olabilir, herşey ama herşey bitmiş olabilir. Ben de bitmiş olabilirim. Ama yeni bir Azra geliyordu. Yeni bir başlangıç. Yeni bir hayat. Yeni bir Azra.

İntikam İle AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin