Medya: Azra
İşte Türkiye'ye gelmiştim. Daha doğrusu dönmüştüm. Uçak, İstanbul Terminaline inmeye hazırlanıyordu. Uçak indiğinde karşımda annemle babamı görünce hemen atladım boyunlarına. Onlar da beni görünce çok sevinmişlerdi. Annemle babam beni karşılamak için gelmişlerdi. Ama onlarıda çok özlemiştim. Sonuçta 7 yıldır yurtdışındaydım ve yalnızdım. Aslında annemle babam da gelmek istemişlerdi benimle ama ben tek başıma gidebileceğimi söylemiştim. Çünkü babamın burada işleri vardı ve ben, benim yüzümden işlerinin aksamasını istemiyordum. 7 yıl onları göremeyince özledim haliyle. Ama geri döndüğümde tam da istediğim biri olarak dönmüştüm. Evet. Artık ben, ben değildim. Yani hayatım değişmişti, kişiliğim değişmişti, hatta tam anlamıyla olmasa bile görünüşüm bile değişmişti. Yani tam olarak değil tabi ama eski arkadaşlarım beni görse zor tanıyabilirdi beni, onu söyleyebilirdim. Ve aynı şeyin Mert için de geçerli olacağını umuyorum. Ama evet, olabilirdi. Mert'te tahmin ettiğim gibi beni tanıyamayabilirdi. Çünkü annemle babam bile beni zor tanımışlardı. Ve bunların yanında en önemlisi de artık tasarımcıydım. Evet, tasarımcı olarak geri dönmüştüm. Ve eskisi gibi değildim. Çok güçlüydüm artık. Çok.
Annem, babam ve ben evimize gittik. Ben hemen odama çıktım. Biraz da olsa dinlenmeye ihtiyacım vardı. Akşam olduğunda annem beni yemeğe çağırmak için odama geldi. Akşam yemeğindeyken annemle babam sürekli bana bakıyorlardı. Ama hayrancı bir bakışla. Sonra annem;
"Kızım yurtdışı sana yaramış. Şöyle bir gitmeden önceki haline ve şu an ki haline bakıyorumda. Çok değişiklik var aralarında." Diyince babam da onayladı annemi.
"Evet annecim. Öyle oldu biraz."
Yemek boyunca benim yurtdışında neler yaptığımı konuştuk. Hem annem hem de babam benim yurtdışında neler yaptığımı ve eğitimimin de nasıl geçtiğini sordular. Ben de onlara seve seve anlattım. Ama onlar benim yurtdışına gitmemin asıl sebebini bilmiyorlardı. Sadece yurtdışında iyi bir eğitim görmek istediğim için gittiğimi sanıyorlardı. Ve hâlâ öyle sanıyorlar. Annemle babam benim tasarımcı olmama çok sevindiler.
***************
Ertesi gün sabah uyandığımda banyoya girdim ve çıktıktan sonra üzerimi de değiştirdim. Aşağı indim kahvaltı yapmak için. Ama kim gelmişti. Zeynep. Zeynep benim kuzenim. Ama biz onunla aynı zaman da çok iyi bir arkadaş gibiyizdir. Ben annemle babama anlatamadığım şeyleri ona anlatmıştım. Ve evet, Zeynep biliyordu benim neden yurtdışına gittiğimi ve amacımın ne olduğunu. Zeynep'te benim Türkiye'ye döndüğümü öğrenince beni çok özlemiş ve onun için de eve kadar gelmiş beni görmek için. Ve Zeynep beni görür görmez hemen bana sarılıverdi. Ben de ona tabiii. Kahvaltıdan sonra Zeynep'le ben biraz dolaşıp konuşmak için dışarı çıktık. Ben ona yurtdışında olan biten her şeyi anlatmıştım. Biraz dolaştıktan sonra Zeynep'in işine gitmesi gerekiyordu. O çalışıyordu. Bir sutüdyo da çalışıyordu. Orada sekreterlik yapıyordu. Ama gitmeden önce bana, şimdi ne yapacağımı sormayı da ihmal etmedi. Ben de ona, Mert'i bulacağımı ve ondan artık intikam almaya başlayacağımı söyledim. Ama Zeynep daha önce onu hiç görmemişti. Yani Mert. Mert'te Zeynep'le hiç tanışmamıştı. Aslında ben ikisini tanıştırmayı bile düşünüyordum. Yani eğer o mezuniyet partisinde olanlar olmasaydı. Ama bu vesileyle de onun gerçek yüzünü görebilmiştim. Ne mutlu bana dimi. Bu yüzden Zeynep'te onun fotoğrafını çok merak ediyordu. Ama ben onun, yani ona ait olan bütün herşeyi yok ettiğim için, sevgili kuzenimin bu isteğini gerçekleştiremedim ne yazık ki. Zeynep işine gitti, ben de eve.
*************
Zeynep'in öğle yemeği saatinde beni aradı. Canı sıkılmış onun için aramış. Konuşmak için. Zeynep o sırada öğle yemeğini yemek için dışarı çıkmamış ama. Daha sutüdyonun içindeymiş. Beni yemek yemeye çağırmak için aramış aslında. Ben de tam kabul edecekken, arkadan, yani karşı tarafın telefonundan doğru bir ses duydum. Eğer kulaklarım yanlış duymadıysa, karşı taraf birine Mert bey diye hitap ediyordu. Ben de hemen Zeynep'e
"Zeynep o ses neydi?"
"Evet Azra. Burada çok ses var. Ben daha dışarı çıkmadım, deminde söylemiştim zaten sana."
"Hayır Zeynep. Ben onu demiyorum. Arkadan biri Mert bey mi dedi ben mi yanlış duydum. "
"Evet, Mert bey dedi. De nolduu.?"
"Zeynep, onun soyadı ne peki. Yani Mert bey diye hitap edilen kişinin."
"Mert Uygar. Ama nolduuu. Neden soruyorsun ki.?"
Aman Tanrım! Bu kadar da tesadüf olabilir mi ki. Yani o Mert Uygar, lisede ki Mert Uygar olmasın. Ama yok kesin o. Fakat nasıl. Neden. Onun o büyük ve zengin bir şirkette ne işi varki. Yani ne işi olabilir anlamıyorum. Üstelik Mert bey diye hitap ediliyor ona orada. Bu düşüncelerimden kurtulup Zeynep'e;
"Zeynep hadi seninle buluşalım. Yemek yiyelim." Dedim. Zeynep'te bana;
"Tamam Azra. Benim de sana söylemem gereken bir şey var." Dedi.
Zeynep'le buluşma yerini ayarladık.
*************
"Zeynep o Mert Uygar, bu mu?" Diye soruverdim hemen buluşur buluşmaz, elimdeki telefonu gösterip. Evet, telefonumda ona ait ne varsa hepsini silmiştim fakat sosyal medyadan onun fotoğrafını bulupta gösterdim Zeynep'e. Zeynep'in de verdiği cevapla olduğum yerde kalakaldım.
"Evet Azra. Benim çalıştığım yerde ki Mert Uygar bu. Ama nasıl. Yani sen neden sordun."
"Zeynep bu o. Yani lisede benim hayatımı mahveden Mert bu. Mert Uygar. Onun için soruyorum sana bunları."
"Neeeeee?? N.nasıl? Nasıl yani. Bu nasıl bir tesadüf böyle yaaa." Diyerek şaşkınlığını çok net bir şekilde belli etti. Ben de;
"Öyle işte. Ama orda onun ne işi var bana söyler misin.?."
"O orada baş manken Azra."
Zeynep'in bu söylediğinden sonra ben çok şaşırmıştım. Ama bu nasıl olurdu. O lisedeyken futbol takımının kaptanıydı. Ve futbolu çok seviyordu. Futbolu nasıl bırakmış olabilir ki. Futbolu bırakıp nasıl manken olabilir. Sonra hemen Zeynep'e dönüp;
"Zeynep, benim oraya girmem gerekiyor. Şirkete. Nasıl olacak bilmiyorum ama benim orada çalışmam gerekiyor. Böylelikle ondan daha rahat bir şekilde intikamımı alabilirim. Bana yardım eder misin.?"
"Tabiki de sana yardım edeceğim fakat hiç bir şey yapmamıza gerek kalmadı. Çünkü o fırsat ayağına kadar geldi."
"Nasıl yaniii??"
"Benim de sana söyleyeceğim bir şey vardı yaa. Bugün şirketin tasarımcısı istifa etmek zorunda kaldı. Ve acilen yerine başka bir tasarımcı arıyorlar. Ben de düşündüm ki..."
"Evet evet olur. Tamam. Oranın yeni tasarımcısı ben olacağım." Dedim hemen Zeynep'in sözünü kesipte. Ben de çantamdan çizimlerimi çıkartıp Zeynep'e verdim. Evet çizimlerimi yanımda taşıyordum. Hazırlıklı olmam gerekiyordu. Ben her zaman hazırlıklıydım.
"Bunları patrona gösterirsin. Eğer beğenirse, ki umarım beğenir. Hemen beni çağırırsın."
"Tamam." Zeynep hemen kalktı mesai saati geldiği için. Ben de eve gittim.
Zeynep'in Ağzından
Azra'dan ayrıldıktan sonra hemen şirkete gittim. Şirkete geldiğimde direct patronun odasına girdim.
"Cem bey. Benim bir kuzenim var ve o tasarımcı. Bunlar da tasarımları." Dedim ve elimdeki Azra'nın verdiği dosyayı Cem beyin önüne koydum. O da hemen açtı ve bakmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İntikam İle Aşk
JugendliteraturBağlanmayacaksın Bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne. 'O olmazsa yaşayamam.' demeyeceksin. Demeyeceksin işte. Yaşarsın çünkü. Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki. Çok sevmeyeceksin mesela. O daha az severse kırılırsın. Ve zaten gen...