Bembeyaz odasının duvarına tırnaklarıyla bu akıl hastanesinde ki onuncu yılını kazıdı ve yere oturdu. Tam on yıldır buradaydı, kaçamıyordu, çıkamıyordu burada yaşanmıyordu. Artık daha az deliydi bunun iddiasına girebilirdi. Yatağına oturup kafasındaki küçüklerle konuşmaya başladı.
''Buradan kaçman gerek!''
''kaç.''
Kaç, kaç, kaç, kaç, kaç...
Sanki bir fareydi Matt, nereye kaçarsa kaçsın ev sahibinin kedisi onu bulabiliyordu. Daha önce buradan otuz, yirmi kez kaçmayı denemişti ama nafile. Bu yüzden en hafif kanattan en ağır güvenlikli kanata gönderilmişti. Buradan kaçmayı her zaman deneyecekti. Gerçektende çok zeki bir hastaydı, bu sefer aklına normal biriymiş gibi davranma taktiği geldi. Tabii ki hemen çıkamayacakdı ama bunu yapması gerekiyordu. Günlüğünü çıkardı ve yatmadan önce birşeyler yazmaya başladı.
Sevgili Günlük
Bugün gene sabah beni uyandıran zihnime sıkışmış çalar saatti. Küçük uyanmam için beynimi bir trambolin gibi kullanıyordu. Kalktığımda ise gitmesi için ilacımı içtim, bu onu bana karşı her geçen gün daha kırgınlaştırıyordu ama umurumda değil. İlaç sıkılmış bir sivrisinek gibi gitti ve bir daha gelmedi. Yemekhane de gene büyük bir kavga oldu. Özgüvenim olsa bile gidip kavgayı ayıramadım. İçimdeki sesler gene bana şu ünlü sözünü söylediler.
''Özgüvenin yok, benzinle mi çalışıyorsun?''
Onları tekrardan duyacağımı düşünmüyordum birşeyler yanlış gidiyor.
Bugün nasıl kaçacağımı düşünürken aklıma müthiş bir fikir geldi, akıllanmış gibi davranıp buradan gidecektim. Umarım..?
(Ne kadar iyi bir insanım düşünüyorumda burada bitiren tek kötü kalpli insan benimdir muhtemelen.)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bal tadında betimlemeler
NouvellesBetimlemelerden oluşan kısa hikayeler. Bütün fikirler ve hikaye konuları bana aittir.