Hava kararmaya başladığında, etraf güzelliğini kaybetti ve insanlar daha az meşguldü.
Lunapark gişesi kapandı, kepenkler aşağı indi ve park alanı neredeyse boştu.
Telefonumu cebimden çıkarıp saate baktığımda saatin gece on olduğuna inanamıyordum.
Gün uçup gitmişti, seninle sabah tanışmıştım. Ve bu garipti çünkü tüm günümü seninle geçirmiştim, henüz sana aşık olmamışken.
Tökezleye tökezleye dükkanların önünde yürümeye başlamıştık. Açıkçası tüm yediğimiz abur cuburlar yüzünden toktuk.
Ve bana yaslanmıştın.
"Başka bir yere gitmek ister misin?"
Zar zor işitilebilecek şekilde sormuştum. Ama beni duyabildiğinden emindim.
Kafanı salladın. "Eğer sen istersen, tabii ki." demenle birlikte dudaklarım gerildi ve yüzüme bir sırıtma yerleşti. Çünkü önceden beri seni nereye götüreceğimi biliyordum.
"Sana sorduğum elbiseyi getirdin mi?"
-
spoi vermem lazım çünkü heyecanlandım
ashton kızı klübe götürüyor ayeee
not: eğer votelar gün içinde +20 olursa tekrar yeni bölüm ekleyebilirim
hoşça kalın
ŞİMDİ OKUDUĞUN
snapshot / ashton irwin (türkçe)
FanfictionPekala, çocuklar. Final projenizin bugünden itibaren bir ay içerisinde bitmesi gerekiyor. Sizden bulabildiğiniz en güzel şeyin resmini çekmenizi istiyorum. I got permission from @luketivity, thank you!