,, serendipity

84 18 23
                                    

medya,, Su ÇINAR

Okulun önüne geldiğimizde annem arabayı durdurdu. Okula göz devirip bıkkınlıkla tısladım. "Anne okul'a gitmem gerekiyor değil mi?" Annem dikiz aynasından  bana kötü bakışlarını yolladı. "Bakma bana öyle anne. Biliyorum bensizlik zor ama dayanman gerek." Annem gözlerini devirdi. "Akşam sana temizlik yaptırmak için sabırsızlanıyorum."

Hayretle gözlerimi açtım. "Ne temizliği ya!"  Annem göz devirerek konuşmaya başladı. "Odanı toplaman gerek" Odamın görüntüsü gözümün önüne gelince yüzümü buruşturdum. "Haklısın sanırım" Arabadan inmeden önce annemi öptüm. "Görüşürüz o zaman."

Arabadan inip okulun bahçesine girdim. Etrafa bakarken seke seke yanıma gelen topu görünce, geldiği yöne baktım. Açık sahada top oynayan birisi vardı. Topa sertçe vurup sahaya gönderdim ve sahaya doğru ilerledim

 Sahaya gidince bir çocuk yanıma geldi. "Güzel vuruştu." gülümsedim. "Teşekkür ederim." Yüzümü inceleyip "Okulda yenisin galiba. Seni hiç görmemiştim" dedi. Kafamı sallayıp elimi uzattım. "Ben yeni transfer öğrenci Masal Çakır" Bu resmi açıklamama gülümseyip elimi sıktı.

"Ben de Emre. Futbol takımının kaptanıyım." Gülümsemi genişleterek "Memnun oldum." dedim. Emre kafasını salladı"Bende"  Elini ensesine götürerek konuşmaya başladı. "Okulu gezmediysen, gezdirebilirim" Gülümseyerek kafamı salladım.

Emre'nin gülümsemesi genişlerken "Tamam o zaman gidelim mi?" diye sordu. Kafamı sallayarak peşinden gittim. "Hangi sınıfta olduğunu biliyor musun?" Kafamı Emreye çevirirdim. "Evet 12-D'deyim." Emre ani frenle durup bana baktı.

"Ciddi misin?" Kafamı salladım "Evet" Gülümseyerek yürümeye devam etti. "Süper. Aynı sınıftayız." Bence de süper şimdiden bir arkadaş edindim diyerek sevinç dansımı yapacaktım ki ilk günden arkadaşımı kaybetmemek iyi olacaktı.  Mini etekli çorabı kaçmış ve topuklu ayakkabısının topuğu  kırılmış olan sapık iç sesim çıktı ortaya. 'Arkadaş deme lazım olur'

---

"Bu kadar mola yeter" dedi Emre. "Takımın başına gitmem gerek." Kafamı salladım. "Tamam. Git sen." Emre ilerlerken "Sonra görüşürüz" dedi. Arkasından el sallayıp sınıfın kapısını çaldım.

Ardından sınıfa girdiğimde bütün gözler bana döndü. Kapıyı kapatıp tahtanın önüne geçtim. Genç ve baya güzel olan hoca gülümseyerek başını salladı. Ben de gülümseyerek kendimi tanıtmaya başladım. "Ben yeni öğrenci Masal. Masal Çakır. " dedim ve devam ettim. "Tanıştığımıza memnun oldum."

Hoca'nın gülümsemesi genişlerken, "Hoş geldin canım. Şimdilik boş bir yere geç. Sonra arkadaşlarınla tanışırsın" dedi. Gülümseyip arkada ki boş sıraya yerleştim. Hoca ders anlatmaya devam ederken yanıma bir kız geldi. Sarı saçlarına ve ona çok yakışan yeşil gözleriyle ayrı bir havası vardı. "Merhaba ben Su" dedi elini uzatarak. Gülümseyip elini sıktım. "İsmimi biliyorsun zaten" dedim. Kafasını sallayıp konuşmaya devam etti "Sen  gelmeden dedikoduların'ın okulda yayıldığı Masal'sın. Masal Çakır" Kaşlarımı çattım. "Dedikodu derken?" Gülümseyerek konuşmaya başladı.

"Endişelenme  kötü bir şey değil. Gelen her yeni öğrencinin dedikoduları yayılır. Nereden geldiğin, neden geldiğin ,okuldan mı atıldın yoksa sıkıntısız bir şekilde mi geldin. Falan filan işte. " Kafamı salladım. Su "Arkadaşın var mı bu okul da?" diye sordu
heyecanla.

Bu heycanına gülümsedim. "Hayır. Kimseyle tanışmadım." diyince "Süper. O zaman seni  arkadaşım olarak kabul ediyorum." dedi. Bu ani tavrına gülümsedim. Su'yun çok tatlı ve güzel bir kız olduğunu söylemişmiydim.

×××

Tenefüs zili çaldığın da Su yanıma geldi. "Ders beden ve soyunma odasına  gitmemiz gerek." Kafamı salladım. "Sen git ben lavoboya gideceğim." Gülümseyerek kafasını salladı."Şey diyeceğim, okul eşofmanlarını aldın mı?" hı-hı diye mırıldandım. "Pekala görüşürüz o zaman."

Sınıftan çıkarken birisine çarptım. Çatık kaşlarla kafamı kaldırdım ve çarptığım kişiye baktım. "Uha" diye mırıltı çıktı ağzımdan. Dün beni kurtaran çocuktu bu, hayır şu sapık olan sokak ortasında kızla öpüşen çocuktu bu. Mantıklı iç sesim gözlüğünü düzelterek 'İkiside aynı kişi Masal' diye uyardı. Biliyoruz herhalde.

"Sen şu sapık şey değil misin ya?" Çocuk gülümseyerek, "Sapık şey değil de kahramanım demen gerekmez miydi? " diye söylendi ve sınıftakilere bağırarak "Gençlik dün ben önümde bana hayran hayran bakan kızı sarhoş adamdan kurtardım ve kendisi bana teşekkür bile etmedi" dedi. Karnına vurarak "Ne yapıyorsun ya?" diye cırladım.  Çocuk karnını tutarak "Bir şey diyeceğim" dedi ve durdu. "Tekrar karşılaşacağımızı biliyordum" 

×××

Spor salonuna girdiğim de kaşlarımı istemsizce çattım.  Eski okulumda kavgalı olduğum kızla karşılaştım. Kız bana takmıştı resmen.

Göz devirip Su'yun yanına ilerledim. "Hoca yok mu?" Kafasını sağa sola salladı. "Geç gelicekmiş." dedi ve eliyle voleybol oynayan kızları gösterdi. "Hadi gel biz de oynayalım" diyip kolumdan çekiştirdi. Cansu bizi görünce gülümsedi.

"Hoş Geldin yeni okuluna. Minik Kız"   Cansu 'minik kız ' kelimelerine baskı yapmıştı. Göz devirdim "Boş yapma Cansu. Bas git"  Cansu hafif gülümsedi. "A-a neden? Hem boş yaparsam ne olur? Ha?" Şimdi gülümseme sırası bendeydi.  "İşte orası muamma. Ya hastanelik ya da disiplinlik olursun" Cansu saçlarını parmağına dolayıp konuşmaya başladı. "Tehdit mi bu?"  Omuz silktim. "Nasıl istiyorsan öyle anla cici kız."

Cansu hızla soludu ve  sinirle ilerledi. Kocaman yuvarlak oluşturmuş voleybol oynayanların arasına girip oynamaya başlamıştık ki uzun sürmedi. Çünkü omzuma sertçe vuran basketbol topu acıyla inlememe  sebep olmuştu ve herkes bana odaklanmıştı. Top'un geldiği yere bakarken bana doğru  hızla gelen topla karşılaştım. Korkuyla gözlerimi kapatıp elimi yüzüme siper ettim. Salakça topun gelmesini beklerken burnuma dolan muhteşem kokuyla gözlerimi açtım.

"Yine mi sen?" Sapık çocuk gülümseyerek "Bu iki oldu." dedi. Arkadan "Meriç özür dilerim. İyi misin?" diye bağırışlar geldi. Tabi ya Cansu. Hızla yerden kalkıp Cansu'nun üzerine atladım. Su'da beni Cansu'dan ayırırken aynı zaman da çaktırmadan vuruyordu. Bunu sonra hatırlayıp kahkaha atmalıyım diye düşündüm.

"Bıraksana ya. Vahşi şey falan mısın?" Cansuyu aldırmadan saçını çektim. Belimde bir el hissedince duraksadım.

"Biliyorum, malum günündesin hormonların karma karışık, çabuk sinirleniyor, çabuk kızıyorsun ama durman gerek." Meriç denen çocuğun karnına dirseğimi geçirdim. Çocuk acıyla karnını , pardon kaslarını tutarken sert bir erkek sesi geldi. "Ne oluyor burada?!"

Şaşkınca Meriç'e baktım. Bu ne rahatlıktı böyle. Müdür'ün karşısında ki koltuğa yayılmış ayak ayağa atmış  masadaki kalemi inceliyordu. "Masal ilk günden ne kavgası bu?" diye sordu orta yaşlarda ki adam, yani müdür. Kafamı ayaklarıma indirdim. "Ah çok acıyor" Cansu'ya göz devirdim. "Tamam." dedi müdür. "Abartmaya gerek yok Cansu."

İçimden gülerken müdür konuşmaya devam etti. "Sosyal yardım cezası vereceğim." Sosyal yardım cezası derken? "Yani, huzur evine yardıma, yaşlılarla ilgilenmeye gideceksiniz."  duyduğum şeyle gözlerimi kırpıştırdım. Ee fazla süperdi bu. Boş zamanlarımda onları ziyarete gider onlarla vakit geçirirdim.
Öne çıkarak "Benim bildiğim bir yer var. Belki bilirsiniz ismi 'Huzurlu Huzur evi' oraya gidebilirim." dedim. Müdür şevkatle gülümsedi. "Tamam o halde ben orayla iletişime geçeceğim." dedi.

Evet bir bölümün daha sonuna geldik,,

Düşünceleriniz benim için çok önemli,,

Benimle paylaşın lütfen

EGO-MAN  | Devam ediyor 💦Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin