Durumlar vahim..

172 3 2
                                    

Selamlar olsun size. Uzun aradan sonra sonunda vakit bulabildim. Umarım beğenirsiniz.. ♥ 

Ahla'dan.

  Saatlerr içinde yapılabilecek en büyük hatayı yapıp pişmanlık kavramını karşıladım. Ne mi yaptım? Kamptan dönüşte ön koltuğa kimse binmesin diye aradan sıvışıp ön koltuğa kuruldum. Sonra uyuyo taklidi yaptım ki beni çalıştırtmasınlar. Yine çok zekiyim. Öhö öhö. Neyse ben taklid yapim derken gerçekten uyumuşum.Zaten tüm günde ordan oraya koşturmuş, temiz hava depolamışım. Konuya dönersek ben uyuyunca bu insanlar -ki bu üşengeç varlıklara insan demeye gönlüm elvermiyor- sadece çadırları toplamış bagaja koymuşlar. Benim üşengeç arkadaşlarım keyifleri içinde semaveri yakmış,çay demlemiş, ateşte mısır közlemiş, zulamda bulunan sadece Emre'nin bildiği tüm aburcuburlarımı tüketmişler. Bende bunları bana attıkları mesajlardan görüyorum. Ki bu insanlar yokluğumu hissetmemiş uyurken düşen boynumu düzeltmemişler bide. Sonuç olarak artık tutulmuş bir boyun, yok olmuş bir zula ve içimde kalan kamp hevesiyle kalakalmışım.Zaten olmuş gecenin dördü bunlar hala ne keyfinin peşindeler anlayamadım.

 Popomun derinlemesine gömüldüğü koltuktan kalkıp arabadan indim.Vücudumu sağa sola oynatıp üstümdeki mayışıklığı almasını sağladım. Ben ne kadar uyursam uyuyayım uykuya doyamıyorum dostum. Hele ki çok uyumuşsam bu sefer uyuşukluktan kalkamıyor ve tekrar uyuyorum..Böylede bi bünye yani. Neysemcik ben boynumu pek oynatmadan kahkaha ve konuşma seslerinin geldiği tarafa yöneldim. Bu arada en çok da Emre'nin sesini duyuyorum. Ki bu demek ki Emrecik bu jojukları sevmişş. O sevmişse bizede sevmek düşer.Emre benim kadar önyargılı bi insan olmasa da Ruslarla o kadar zaman geçirdikten sonra herkese sıcak ve samimi davranamıyosun. Kime güveneceğini şaşırdığın anlar oluyor.

  Yanlarına vardığımda renkli minderler üzerinde oturmuş -ki sadece Efza için geçerli kız bağdaş kurmuş diğer müsveddeler minderleri birleştirmiş uzanarak- muhabbet ediyorlar.Yanlarına varınca fark ettimde arkadan da müzik açmışlar. Vassh bizimkilere bak hele. Emre'nin yanına oturup uyumaktan şişmiş gözlerimi diğerlerinin üstünde gezdirdim. Akşam soğuğundan sonra hepimiz hırkalara sarılmıştık. Benimle gözgöze ilk gelen Ferkan sırıtarak bakınca dedim 'aha bu mal yine beni sinir etcek' tüm günyaptığı gibi. Ne mi yaptı? Arkamdan köpekle koşu yaptırttı. İbneliğine bisikletle kura çektik ayağına bize en yakın olan ama aslında aramızda koca bi orman olan diğer kamp ahalisinden şeker istettirdi. Tabii bu fikrin kime ait olduğunu tahmin etmek o kadar da zor değil . Tabii ki Yamaçç. Uff ne utanç vericiydi ya.Çayımızı getirmişiz, semaverimiz var ama şekerimiz yok. Bi de bana bi kase verdiler sanki komşudan istiyorum. Allah'tan bi okul pikniğiymişde hocalar ilgilendi benle. Öyle işte heh konuştu bizim Ferkan Efendi.

''Çok yoruldu bizim kızda canım tüm gün ordan oraya bayaa efor sarfetti.'' Nefesimi sertçe üfleyerek.

''Yaa öyle oldu biraz.'' Tabii bu sırıtmasını hiç bozmadan,

''Ee çırptın mı bluzunu? Üstünde bit felan vardı ya.''

Tabii dediği anda yine bi ürperme kaşıntı oldu ama o ilk andaki kadar değil. Bu insan evladı içime yaprak-toprak karışımı birkaç şeyi sırtımdan içeriye atınca tabii ben bastım çığlığı, çadıra nasıl koşup üstümdekileri çıkarıp silkeledim bilmiyorum. Tabii geri giymedim her ne kadar içinde tahta kurusu yada bit, karınca olmasada.

''Çırptım gülüm ya çırpmaz olur muyum?''.

Aslında sevdim ben bu çocuğu sempatik tatlı bişey. Ama bana bulaşmadığı kadarıyla.Efza da bana bulaşana bulaşırım havalarında bi kız çok da tripli bişey değil sadece Yamaç hala ve hala uyuz. Yoksa grup iyi hani. Bugün kahvaltıdan sonra Yamaç almış makinasını bizden ayrılmıştı.Doğru ya neler çekmiş ben bi bakem. Ferkan'ı tınlamayarak döndüm Yamaç'a;

PEYNİR!!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin