"...GERÇEKTEN DEĞMEZ"
Eun ha'nın anlatımımdan...
Bu cümlesi bana güven vermişti yani daha doğrusu konuşması beni etkilemişti.
Söylediği şey çok anlamlıydı ve aynı zaman da çok haklıydı hiç değmeyecek biri için, hiç bir şekilde hak etmediği gözyaşları döküyorum.Ama gerçekten bu benim elimde değildi , ben ağlamak istemesem de başaramıyordum ve Yugyeom'un dediği gibi içimin rahatlıyacağını düşünüp ağlıyordum.
Bunun için kendime çok kızıyorum, çünkü Lee Hyun'u hala çok seviyorum.
Kahretsin ki onu hala çok seviyorum.
Onu her be kadar unutmaya çalışssam da olmuyordu, onu aklımdan ve en kötüsü kalbimden söküp atamıyordum.Yanağımın ıslanmasıyala ağladığımı daha yeni fark etmiştim.
Yugyeom'un da gözünden yaşlar akıyor du
Min Ji ise derin düşüncelere dalmıştı.Etraftaki negatif enerjiyi def etmek için önce kafamı sallayıp kendi düşüncelerimden kurtuldum ve daha sonra ise konuşup dikkatleri kendi üzerime çektim.
"Hadi ama ben çok acıktım hem ben size kahvaltı hazırladım."
İkisinin de bana baktığını görünce dikkatlerini çekmeyi başardîğımı anladım.
"Hadi önce gidip elinizi yüzünüzü yıkayın daha sonra ise mutfağa gelin" dedim
Biraz bekleyip başlarıyla onaylayıp beraber yukarı çıktılar.
Bende olduğum yerden kalkıp mutfağa geçtim.
Biraz sonra duyduğum ıslık sesiyle arkama döndüm.
Yugyeom bir masaya bir de bana bakıp ıslık çalıyordu, Min Ji ise dudağını oynatıp ıslık çalmaya çalışıyordu, bu haliyle çok komikti."Ne, n'oldu?" Dedim
"Kahvaltıyı sen mi hazırladın?"
"Evet ben hazırladım. Hadi masaya geçin "
Masaya geçip kahvaltımîzı yaptık. Her ne kadar canım istemese de ben de bir şeyler atıştırdım.
Yugyeom da tabağına dokunmamıştı sanırım onun da canı sıkkın dı.*********** 1 Saat sonra ***********
Kahvaltı masasının toplayıp kaldığım odaya çıktım. Dün aldığımız kıyafetlerden , siyah mini etek, gri bir kazak ve siyah kısa botlarımı giydim. Saçlarımı da açık bıraktım, siyah sırt çantamı da aldıktan sonra aynaya baktım. İşte hazırım.
Eun ha'nın giydiği kıyafet...Aşşağıya indim. Yugyeom ve Min Ji' de hazırdı. Min Ji Üzgün görünüyordu, yine annesini hatırlamıştır diye üzerinde durmadım.
Dışarı çıkıp arabaya bindik.
Yaklaşık yarım saat arabanın durmasıyla geldiğimizi anladım. Kafamı kaldırıp baktığımda karakolun önünde duruyorduk.Her ne kadar Min Ji'den ayrılmak istemesemde onu ailesinden ayırmak istemiyordum çünkü bende ailemden ayrıydım ve ne kadar acı çektiğimi bildiğim için aynı duyguların Min Ji'nin de yaşamasını istemem.
Min Ji ve Yugyeom yol boyu ağızlarını açmamışlardı.
Min Ji hem endişeli hemde üzgündü, çok tuhaf bir yüz ifadesi vardı."E hadi ama inmiyecek misiniz?"
Duyduğum ses ile düşüncelerim yok oldu.
Arabadan inip Min Ji'nin olduğu arka kapının yanına gidip açtım.Elinden tutup onu da aşşağıya indirdim. Elinden tutup karakola doğru yürüdük ve içeri girdik.
Biraz bekledikten sonra bir tane polis bizi bir odaya götürdü, sanırım komserin odasıydı.Masanın karşısında ki sandalyelere yerleştikten sonra polis konuşmaya başladı.
"Buyrun nasıl yardımcı olabilirim? " dedi
Yugyeom'a baktım gözlerini evet anlamında kapatıp açtı.
"Merhaba, ben dün akşama doğru Han Nehri'nin yanındaki parkta bu küçük kızı gördüm" dedim Min Ji'yi işaret ederek ve devam ettim.
"Yanına gittiğimde ağlıyordu, etrafa baktığımda kimseyi bulamadım sanırım kaybolmuştu. Sonra yanımda uyuya kaldı bende onu eve götürdüm ve sabah olunca da hemen buraya getirdik"
" Küçük kızın adı ne? Kayıp ilanlarına bakalım."
" Min Ji" dedim
Bilgisayardan bir kaç şeye basıp bize baktı.
"Bu isimde bir kayıp ilanı yok" dedi ve devam etti
"İsminin Min Ji olduğundan eminmisiniz?"diye sordu.
Başımı evet anlamında salladım.
Polis tekrar konuşmaya başladı
"Min Ji hakkımda başka bir şey biliyormusunuz? Ya da size bir şey anlattı mı?" Dedi
Yugyeom benden önce davranıp cevap verdi"Bize anne ve babasının öldüğünü söyledi sadece bunu biliyoruz" dedi
Polis başını sallamakla yetindi
Duyduğum sesle başımı o tarafa doğru çevirdim. Kahretsin Min Ji yine ağlıyordu, şimdi n'oldu ki
Olduğum yerden kalkıp Onun oturduğu sandalyenin yanına diz çöktüm.
"Min Ji ne oldu güzelim ,neden ağlıyorsun?"
"Onlar...." diyip sustu onlar dedikleri kimlerdi
"Onlar kim Min Ji?"
"Onlar.... beni istemiyor " dedi
"Kim seni istemiyor güzelim?"
"Onlar konuşurlarken duydum. Kimse beni yanına almak istemiyormuş. Ben de bu yüzden evden kaçtım."
Duyduklarım karşısında şok olmuştum.
"Neden kayıp ilanı vermedikleri şimdi anlaşıldı " polisin dedikleriyle ikinci bir şok geçirmiştim.
Nasıl yani, akrabaları küçücük bir çocuğa sahip çıkamıyorlarmıydı? Üstelik annesiz ve babasız bir kız çocuğuna. Küçük bir kıza bakmalarî be kadar zor olabilir ki ? Üstelik bu kız herhangi bir kız da değil, kendi ailelerinden biri.
Şu an gerçekten söyleyecek bir söz bulamıyorum sadece onları görünce yüzlerine tükürmek istiyorum.Bir diğer sorun ise küçük bir kız kayboluyor ve onlar aramaya bile tenezzür etmiyorlardı . Bir insan hiç mi merak etmez , hiç mi arayıp sormaz ya? Min Ji'yi ben bulmasam belki ....... belki onu kötü birileri bulabilirdi.
Bunun düşünmek bile istemiyorum.
Gerçekten İNSANLIK ÖLMÜŞ dedikleri bu olsa gerek..Yugyeom'un anlatımından...
Min Ji'nin söyledikleri karşısında dönüp kalmıştım.
Nasıl yani bu küçük kızı kabul etmiyorlar mıydı? Üstelik annesi ve babasını kaybetmiş bir çocuk.Ona bakmak ne kadar zor olabilir ki?
Ayrıca bu kız kayboluyor ve bir kayıp ilanı vermeyi bırak polisi bile aramamîşlardı.
Sevilmemek nasıl bir şey çok iyi biliyorum ve bu çok kötü bir duygu.
Kafamı sallayıp düşüncelerimden kurtuldum."Peki şimdi ne olacak? Yani Min Ji o ne yapacak?"
Selam...
Bakalım Min Ji'ye ne olacak. Yorumlarınızı bekliyorum...
Bir sonraki bölümde görüşmek üzere..
"☆" basmayı unutmayın....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
♡CONTİNUES♡
Romance"Böyle bir şerefsiz için ağlamaya değmez. Sen onu değil o seni kaybetti" O haklıydı böyle biri için ağlamıyacam aksine daha güçlü durup ve pes etmiyecem...