İstanbul'u izliyorsun ve ben buradan
çok uzaktan
senin İstanbul'u nasıl izlediğini düşünüyorum
ve düşünürken ben İstanbul'un bedeninde yer bulmasını,
ve sen de izlerken uzakları
aklına düşen olmak istiyorum tekrar.
gece penceremden izliyorum
günlerin birbirini kovalamasını
bağıra bağıra yanan tek sokak lambasını
ve aniden turuncu kaldırımlarını
düşünüyorum İstanbul'un
aklıma düşüyorsun sarı sarı, ansızın.son günleri uykusuzdur kasım'ın,
üşüyeceğini aralık gelmeden hissedersin
aralıktan da nefret edersin ayrıca
her gece içinden bir Oktay Rifat şiiri geçirirsin
yüzlerce Metin Altıok doğurursun kalbinden,
Atilla İlhan ben sana mecburum der bir nefes
ve kasım ölür her heves sonu
binbir hayal kırıklığıyla.ilk günlerinde kasım'ın,
bir silüet gibi geçerken İzmir'in denizinden
puslu bakışlarınla süslediğin İstanbul,
ben buradan karşılarım son kırıntıların vapurunu
kanatlarımı acıtarak.
ancak bilirim gözlerini çok uzaklara kaçırmak
korkutur seni kaybolursun düşüncesiyle
ve kasım'ın ortasından ikiye bölünür
tüm duygularım.
sonra usulca bırakır parmak uçlarını okşayan parmaklarım.
bazılarını kasım başında,
bazılarını kasım sonuna emanet eder
unutur giderim.ben de elbet bir gün uyurum,
hele şu kasım bir bitsin de.
sadece rüzgarda uçuşan,
ve büyük bir yangının başlangıcını
alevlendirir gibi gün batımının
saç tellerinin arasında dans eder gibi duruşunu
düşünüyorum, sevgilim.
bundandır uykusuzluğum
ama elbet bir gün ben de uyurum.kasımlar hep böyle uykusuz mudur?
kasımlıklarda hangi şiir kitapları bulunur?
kasım uyur mu hiç?
kasım göz altları çökük ve morarmış bilekleriyle sisli bir kadın mıdır?
uykusuz mudur kasımlar?
kasım hayata nasıl gözlerini yumar?