Bu hikaye Britney Spears-Criminal şarkısından esinlenilerek yazılmıştır.
B§T
Soğuk havayı tenimde hissetmemle, paltomu ilikledim. Hava oldukça soğuktu. Koşar adımlarla kampüse girdim.
Daniella beni kesin öldürecekti. Geç kalmadan gelmemi söylemişti oysaki. Uyku beni bırakabilse, geç kalmayacaktım.
Q2 sınıfına doğru ilerledim. Koridorların boş olmasından belliydi derse girdikleri. Kafama hafifçe vurup, koşmaya başladım.
Neden o alarmı beş kere ard ardına kapatırsın?
Sıkıntıyla nefes verip, kapıyı açtım. Bayan Grey derse girmiş, slaytlarla bir şeyleri açıklığa kavuşturuyordu. Bu kadın tam bir çatlaktı. 'Ömür biter, ders bitmez' diyenlerdendi.
"Bayan Prior! Bu kaçıncı geç kalışınız?" Dedi, gözlüklerini çıkararak. Elimin tersiyle vursam, ne iyi olurdu... Neyse!
"Üzgünüm Bayan Grey. Rüyamda greyfurtlar üzerime saldırıyordu,zor kurtuldum!"
Ellerini masaya vurup, dişlerini takırdattı. Bu onun dilinde 'bittin kızım ebeni becereceğim' demekti.
"Geç yerine Beatrice!" Dedi.
Salına salına, Daniella'nın yanına oturdum. Daniella bana acımış gibi bakıyordu. Omuz silktim ve dil çıkardım.
"Saygısızlığa ayıracak zamanım yok! Slayta dönelim..."
Zaten senin çalışmaktan başka neye zamanın var? Diyen iç sesimi kürekle kovalayıp, derse odaklanmaya çalıştım.
B§T
Kampüsten çıkmış, her zamanki kafeye ilerliyorduk. Jessi Câfe. Bu kafenin sahibini tanıyorduk. Yaşlı bir adamdı. Karısıyla açmış oldukları bu kafeyi döşerlerken, kadın kalp krizi geçirmiş.
Tek bir beden gibiydiler. O yüzden onları tanıyanlar Jessi derdi.
"Bayan Grey, o soğuk espirin yüzünden seni bırakmazsa iyidir."
"Ne?" Dedim anlamamış gibi. Yoldaki taşlara odaklanmıştım.
"Diyorum ki Bayan Grey! Her neyse senin neyin var?" Dedi, koluma dokunarak.
"Bir şeyim yok, hadi girelim." Dedim bej rengindeki kapıyı açarken.
"Girdin zaten." Dedi Dani homurdanarak. Cam kenarı olan bir masaya ilerledim. İçerisi buram buram çilek kokuyordu. Uzun parmaklarımla menüyü kavrayıp, gözümün hizasına getirdim.
Aslında bakmaya bile gerek yoktu. Her zamanki gibi meyve suyu ile cheesecake sipariş edecektim. Sia Amca'nın cheesecakeleri lezzetli olurdu. Küçük ama sıcak olan bu kafenin her şeyi ile Sia Amca ilgileniyordu. Bir kaç garson haricinde neredeyse her şeyi o yapardı.
Sia Amca bizi görmesiyle yanımıza geldi.
"Hoşgeldiniz kızlar, bende diyordum neden bu kadar mutsuzum." Dediğinde kıkırdadım. O kadar acı çekmesine nazaran çok iyi biriydi.
"İki meyve suyu ile iki cheesecake?" Dedi onay bekler gibi. Dani'ye baktığımda, başını salladı.
"Evet Sia Amca." Dedi, ellerini kütürdeterek. Sia amca son kez gülümseyip gitti. Başı dik ilerlemesi, yürüyüşü ne kadar korkusuz ve kararlı olduğunun kanıtıydı. Yaşıtları kiliselerden ayrılmazken, o bu kafeden kazanabildiği kadarıyla hayatını sürdürüyordu.
Geçen yaz New York'a gidip, her yeri gezmişti. Bilgileri ve görsel hafızasıyla, araştırmalarımın en güçlü kaynağıydı.
Görüş alanıma el girmesiyle irkildim.
"Sia Amca'nın kalçalarına mı bakıyorsun?" Dedi Dani. Göz devirdim.
"Saçmalama!" Gözlerimi onun gözleri ile buluşturdum. Gözlerini benden kaçırıp cama sabitledi. Ne zaman bir sıkıntısı olsa, gözlerini benden kaçırırdı.
"Sorun ne Dani?" Dedim, ellerimi göğsümde birleştirerek. Omuz silkti.
"Sevilemeyecek kadar çirkin miyim?" Dedi, dudaklarını büzerek.
"Nereden çıktı bu şimdi?" Dedim. Kaşlarım istemsizce çatılmıştı.
"Stefan beni bir türlü görmüyor. Geçen gün şu sarışın, yeşil gözlü taş olan sevgilisini anlatıp durdu..."
Ellerimle ellerini sardım. Dani, Stefan'ı üç senedir seviyordu. Her ne kadar ona bunu söyle desem bile bir türlü söyleyemedi. Utangaç bir yapıya sahipti.
"Aşkın bedenle ilgisi olmaz Daniella. Ruhunu sevebilecek birini bulmalısın. Her şey Stefan'ın etrafında dönmüyor. Bir etrafına bak, çok güzel bir kızsın..." Dedim.
Göz yaşları usulca dudağına düştü.
"Mutlu olabileceğim o kadar kişi varken, umutsuzca olmayacak birine tutulmaktır belkide aşk. Savaşmaktır?" Dedi, göz yaşlarını umursamadan. Buğulu gözleriyle bana bakmasıyla içim titredi.
"Hemen göz yaşlarını sil, bundan sonra göz yaşı dökmeyeceğiz! Çılgınlar gibi eğlenmeye var mısın?" Dememle beraber göz yaşlarını sildi ve gülümsedi.
"Eveet kızlar siparişiniz geldi!"
Sia Amca gülümseyerek tabakları ve bardakları masaya koydu.
"Otursana Sia Amca." Dedim, elimle sandalyeyi işaret ederek. Bir bana bir sandalyeye baktı. Daha sonra oturdu ve tepsiyi önüne koydu. Yüzünde yine gülümseme vardı. En son ne zaman ağlamıştı acaba?
Sia Amca, Dani'nin kızarık gözlerine bakıp konuşmaya başladı.
"Hayat zorluklarını gösterdiği gibi ardından ışığını gösterir. O ışığa tutunmak seni yüceltir ve mutlu eder. Sen sadece hayatta yan karaktersindir. Ya hayat acı çektirir, ya da sen hayata acı çektirirsin. Bu seçim sadece sana aittir." Dedi, Dani'nin omzunu sıkarak. Ardından bana kısa bir bakış attı.
"Doğru seçimler yap ki pişman olma. Hayat gözümüzün önünde akıyor ve biz karşı koyamıyoruz... Eh artık kalmam gerekiyor, müşteriler beni bekler."
Arkasını dönüp ilerledi. Şimdi daha iyi anlıyordum. Hayatın ona vermiş acılarını tatmış, şimdi mutlu olmaya çalışıyordu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Katile Aşığım
Teen FictionParmaklarının arasından sızan kanla bana doğru döndü. Arkasında onca ruhla beni izliyordu. Ölüm kokan nefesiyle konuştu. "Ben buyum." Dedi. Nefesini her zerremde hissediyordum. Hissettikçe ona kapılıyordum. "Sen bu değilsin." Dedim, ona bakarak. Kaf...