9. Çağrı

53.9K 1.7K 80
                                    

Bu bölümün şarkısı Gotye - Somebody That I Used To Know, multimedyada...

Bir Ay Sonra...

Ev her zamanki soğuk ve sessizdi, annem ve babam işe gitmişlerdi. Ben de okuldan yeni dönmüştüm, üzerimde ağır bir koku vardı, ne olduğunu bilmiyordum. David' i, Cassia' yı ve Zane' i görmeyeli ya da haber almayalı bir ay geçmişti, onların söyledikleri gibi testlerde olabildiğince saçmalıyordum.

Bir aylık denemelerimden sonra Neon Army isimli video oyunun son levelını geçebilmiştim. Bir anda bilekliğimin titreştiğini hissettim, bu Cassia' nın bana verdiği bileklikti, diğerini sadece arada bir kontrol ediyordum. Bilekliğin iki yanına bastırdım ve kıvrılaran ekranda beliren mesaja baktım:

" Christopher, sanırım başkan neler olduğunu biliyor. O gün farketmemiştik ama yanına gerçek Zony bilekliğini de almışsın, başkan her şeyi dinlemiş. Çabuk, seni aşağıda bekliyoruz. "

Mesajı okur okumaz heyecanlanmıştım, dolaba koştum ve üzerime bir tişört geçirdim. Kapıda ayakkabılarımı giyerken ise anlamsız bir şekilde yavaş hareket ediyordum, işimi bitirince asansöre yöneldim ve " 0 " tuşuna bastım. Platin asansör kapısı kayarak açılır açılmaz ana kapıya koştum ve dışarıda beni bekleyen eski bir araba gördüm.

+++++

İki saate yakındır yolda olmamıza rağmen üçü de sorularımı yanıtsız bırakıyorlardı, çenemi kapadım ve camdan dışarıyı izlemeye başladım. Match' in büyüleyici gökdelenleri giderek yok olmaya başlamış, yerlerine küçük çiftlik evleri ve devasa ağaçlar geçmişti. Camlar dışarıdan birinin bizi göremeyeceği şekilde tasarlanmıştı, bu nedenle birinin beni görmesi konusunda endişelenmem gerekmiyordu. Yarım saat daha yolculuk ettikten sonra arabadan indik ve David onu takip etmemi söyledi.

Beş dakikalık bir yürüyüşten sonra bir şelalenin önünde durduk, tam neler olduğunu soracaktım ki David beklememi söyledi. Cassia sağdaki ağaçların arasına yürüdü, kaldırılamayacak kadar ağır görünen bir taşı sağa itti ve yerde bir kapak gördüm. Cassia kapağı kaldırdı ve içerideki birçok tuşa bastı, sonra taşı yeniden kapağın üzerine itti. Neler olacağını beklerken bir anda inanılmaz bir şey oldu, şelalenin suyu kesildi ve suların arkasında gizlenen kapıyı gördüm, eski görünüyordu, galiba demirdi. David kapıya doğru yürüdü, ayakkabıları su geçirmez görünüyordu. Üçümüz de onu takip ettik ve elini taratması ile açılan kapıdan içeri girdik, önümde küçük bir oda ve asansör duruyordu. David asansörü çağırdı ve hepimiz binince " X " isimli tuşa bastı, zaten paneldeki tek tuş o ve şelale katını gösteren "0" idi.

Kapıların açılması ile şaşkınlığımı gizleyemem bir olmuştu, beni tanklar ve minik savaş uçakları ile dolu yirmi metre yüksekliğinde duvarları olan bir savaş üssü karşılamıştı. Bizim girdiğimiz duvar dışındaki diğer üç duvara yanyana kapılar sıralanmıştı. David gelirken onun ve benim gibi olan kişilere Nötrler dememi istemişti, mantıksız bir ad sayılmazdı.

+++++

David ve Cassia bana etrafı dolaştırmaya devam ediyorlardı. Şimdiye kadar bütün bu üsse elektriğini veren güç çekirdeğini, askerlerin antreman yaptıkları doğal arazi simülatörünü ve atış poligonunu görmüştüm. Öğrendiğim kadarıyla bu üs Ayırıcı Savaş öncesi bir sığınakmış fakat sonraki yıllarda Nötrler burayı keşfetmiş ve Aquarium' daki üsleri olarak kullanmaya başlamışlar, hatta diğer ülkelerde de buna benzer üsleri varmış. Etrafı biraz daha gezdikten sonra '' Kamuflaj İstasyonu '' adlı bir odaya gelmiştik, göründüğü üzere burası Nötrlerin Aquarium insanlarına benzemesi için çeşitli mavi boyalar ve lensler ile doldurulmuştu.

Yarım saate yakın süre sonra turumuz bitmişti, David ve tanımadığım birkaç üniformalı Nötr bana kalacağım odayı göstermişlerdi, oda evdeki odam kadar büyük olmasa da koşulların bayağı iyi olduğunu fark etmiştim. Odanın bütün duvarlarında büyük beyaz bir çember vardı, bir duvar ise televizyon izleyebileceğim veya elektronik kitap okuyabileceğim devasa bir ekran ile kaplanmıştı. Girer girmez önüme çıkan yatak ise evdeki kadar kaliteli olmayan çarşaflar ile kaplanmıştı.

+++++

Gözlerim sürekli bilekliğimdeydi, saat 01:00 olmasına rağmen hiç uykum yoktu, yine de dinlenmem gerekiyordu. Kendimi yatağa attım ve uykunun güçlü kollarının beni sarmasına izin verdim.

+++++

Uyandığımda tek gördüğüm beni sarsan David olmuştu. Durmasını söylememe rağmen devam eden David uyanmam gerektiğini haykırıp duruyordu. Uyanmak istemesem de yataktan kalktım ve beni elimden çekiştiren David' i takip ettim.

Kendimizi onlarca kişinin beklediği bir odada bulduk, önümüzdekileri iterek geçtik ve bizi evde yemeklerimizi ışınlayan bölmelerden biri karşıladı. Ama bu bölme hakkında tuhaf olan şey on insanı alabilecek kadar derin ve büyük olmasıydı. Önümüzdeki insanlar sırayla ışınlanırken biz de sıramızı bekliyorduk. Birkaç dakika sıra bize gelmişti, bölmeye girdik ve gözlerimi kapadım. Bir dakika içinde ışınlanacağımızı belirten ışıklar yandıktan sonra oda ani bir gürültü ile parçalandı. Gözlerimi kapıya çevirince gördüğüm şey ise örümceğe benzeyen robotların insanlara saldırdığı olmuştu, yüzlerinin ortasına ise göz olduğunu tahmin ettiğim kırmızı bir mercek yerleştirilmişti. Birkaç saniye sonra ışınlanmaya başlamıştık, aklımda kalan son görüntü ise yere yığılmış cesetler olmuştu...

ELEMENTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin