*Şarkıyı dinlemeyi ihmal etmeyin, güzel okumalar!||Bir gün,||
Chanyeolgil'in kapısının önünde ayakkabı ve terliklerden engin bir sur oluşmuştu. O kadar çok ayakkabı vardı ki, içerideki çocuklardan herhangi birinin annesi ne kadar 'Ses yaparsanız kara adam gelecek!' derse desin, çocuklar ayakkabı duvarına güven duyabilirlerdi.Chanyeol'un annesi, sınıf annesi seçilmişti ve mahçup bir gülümsemeyle velilerin herbirine zencefilli kurabiye ile sıcak bir çay ikram etme fikrini öne sürmüştü. Şimdi ise kendisiyle birlikte on veli, on da çocukla evin salonuna tıkışmışlardı.
Bayan Park, oğluna kısa bir bakış attığında, tombul yanaklarının yerinde bir elma olup olmadığını sorgulayabilirdi. Chanyeol'un yanakları öyle kırmızıydı ki, Bayan Park kalkıp odun sobasının altını ve üstünü hafifçe kısmadan edemedi. Ortamın yererince kalabalık olması dâhilinde, sobanın ona artı bir sıcaklık verdiğini düşünmüştü lâkin, öyledir ya, anneler her zaman haklı değildi.Chanyeol'un kalbi, evden daha doluydu ve sobanın üzerinde kaynayan çayın buharı kadar da sıcak hissediyordu bendini. Bundandı yüzündeki o allık, gözlerindeki yıldızlar.
Yerde oturan çocuklar kağıt ve kalemleri kullanarak bir şeyler yapıyorlardı. Chanyeol aradan sıvışarak başını Jongin'in omzunun üzerinden uzattı ortada tam olarak neyin döndüğünü görmek için. Saçları henüz tıraş edilmiş gibi gibi duran kalın kaşlı çocuk Kyungsoo, bir oyun uydurmuştu.
Kağıdın üzerinde şöyle yazıyordu.
PİNOKYO OYUNU
Oyunun adı: Pinokyo oyunu.
Kurallar: Yalan söyleyen palyaçoya dönene dek her yanı boyanır.
Oyuncular: Hepimiz.
İzleyenler: Anneciğim ve diğerlerinin annesi.
Hazırlayan: Kyungsoo. ♡Kyungsoo'nun annesine yaptığı küçük jest Jongin'in ilgisini çektiğinde yalancı bir kızgınlıkla atılmıştı.
"Ama annem benim de anneciğim, di mi anne?"
Küçük adam bakışlarını annesine çevirdiğinde kadından gelen 'küçük bir ısırığı hak ettin sen ama' anlamını barındıran bakışla önüne dönmüştü.
Çocuklar oyun için hazırlanır ve bir düzen tutturmaya çalışırken, birkaç anne mutfaktan salona doğru ellerinde zencefilli kurabiyelerin olduğu tabaklarla geliyordu. Bayan Kim,(Jongin'in annesiydi) nihayet mutfakta Chanyeol'un annesiyle baş başa kaldıklarında, ellerini kadının yıpranmış fakat hâlâ bir yandan narin duran ellerinin üzerine yasladı. Yorgun kirpiklerinde minnettarlık duygusunu bol gönülden taşıyan küncüler vardı.
"Jongin için çok mutluyum, böyle kalbi büyük bir çocukla dost olduğu için. Ve tek başınıza böyle temiz yürekli bir çocuk yetiştirdiğiniz için de, size saygı duyuyorum."
Başı hafifçe yana eğilmişti Yeol'un annesinin, yalnız olmasına rağmen sukünet içinde tutmaya çok gayret ettiği iki kişilik hayatı, tek kişi yaşadığı iki kişilik aşkı gözlerinin içine dolmuştu. Öte yandan mutlu ve gururlu da hissetmişti kendini. Saçlarını bir arada tutan buz mavisi tokayı avuçlarına almak istedi bir an, içini ilk kez sahiden de dökmek istediği için.
Sandalyeyi hafifçe geri çekerek Bayan Kim'i sonraki aylar için gayet kısa olsa da, gece için uzun sayılacak bir sohbete davet etmişti. İnce belli kadın elbette ki reddetmeyerek, lâkin çok meraklı gözükmekten kaçınarak sakince oturdu sandalyeye.
Chanyeol'un annesi, kısık bir nefesi masanın üzerine bıraktığı ellerine doğru üfledi. Başını belirsizce aşağı yukarı sallarken, dudaklarının kenarı hatıraları ile eski bir mektup kağıdı gibi yukarı kıvrıldı.
"Bu sözleri, onun da duymasını çok isterdim."
Jongin'in annesi, kendisi ve eşinin büyük cüssesinin silüeti belirdi kadının akıl kadrajında. Adamın, hislerini dışarıya kolayca vuramayan bir yapısı vardı. Böyle bir övgü duysa, eğer ki dikkatli bakarsanız baş parmağı ile işaret parmağının yanını hafifçe kaşıyor olurdu o an. Bu hafif kaşıyışın ne anlama geldiğini ne kadar da iyi bildiğini düşündü kadın.
Küçükken bulmuşlardı birbirlerini ve tam olarak büyüyemeden kaybetmişlerdi. Düşüncelerini bir kenara itip devam etti birikmiş ve dağınık sözlerine.
"Bazen beni herhangi bir yerden; yatağımın sağ tarafından, askılığın hemen önünden, mutfak kapısına yaslanmış olup öylece izliyor olduğu aklımdan çıkıyor, ne bencillik değil mi? Lâkin bencilliğimin kağının dışında kaldığı zamanlarda, Chanyeol'u tek başıma büyütmedim, Hyesun. O hep vardı. Chanyeol Jongin'leyken düşüp başını kanattığında da içimi rahatlatmak için sorun yok der gibi gülümsüyordu.
Ah, bilirsin, bazı adamların gölgesi bile yeterli olur."O gece kadınların ikisinin de çayları soğumuştu mutfak masasında. Jongin'in annesi gayet iyi bir dinleyici olup orta yaşlı kadının yanında olduğu bu gece, belki de iki kadın arasında süregelecek dostluğun ilk yaslanışlarıydı.
--