Anneannemin peşine takıldım. Birdenbire duvara tutunduğunu gördüm. "Anneanne" diye çığlık atarak koluna girdim. Sağında duran koltuğa yığıldığını gördüm. Bir kaç birşey dediğini duydum hala "İkiz" diyordu. Hemen anneannemin yanında ki sehpada duran kolonyayı alıp elime döktüm. Anneanneme koklatıyordum. İçerden dedemin ayaklandığını farkettim. Salonun kapısında belirip "Noluyor yahu" dediğini duydum. Ben anneannemin yanından ayrılıp mutfağa su almak için koştum.
Durmadan kendimi suçluyordum. Ve suçluydum da. Neder herşeye burnumu sokuyordum ki? Bunları düşünmenin zamanı olmadığını farkettim. Başım dönüyordu. Mutfağın tezgahından tutundum.
Lavabonun üstünde ki dolabı açıp hemen bi bardak alıp su doldurdum. Anneannemin yanına koşarak gittim. Biraz doğrulttuktan sonra suyu içirdim. Yavaş yavaş kendine geldiğini farkettim. Dedem hala anneanneme bakıp "İyi misin hatun?" diyordu. Anneannemin "ikiz" dediğini duymak zor değildi. Dedem "Ne ikizi yav?" diyordu.
Anneannem oturduğu yerde biraz daha doğruldu. Dedeme bakıp "Otur şuraya" deyip karşısındaki sandalyeyi gösterdi. Dedem "La havle" diyerek geçip oturdu. Bana noluyor gene dercesine baktıktan sonra anneaneme baktı. Anneannem "Benim Haticemin ikizi nerde, o İstanbulda doğurduğum diğer çocuğum nerde benim Mustafa?" dedikten sonra ağladığını farkettim ama durmadı devam etti "Benim Handem nerde Mustafa? Bana öldü denilen çocuk nerde? Bana ölü olarak verilen çocuk kimin çocuğuydu? Mustafa benim yavrum nerelerde?" deyip hıçkırıklara boğulduğunu farkettim. Kapının orda ki peçetelikten bir peçete kapıp anneannemin eline tutuşturdum.
Dedem ağzı açık bir şekilde bize bakıyordu. "Bizim Handemiz o gün öldü Zerrin ne saçmalıyosun?" deyince anneannem nefes alıp "Ölmemiş işte, benim yavrum yaşıyormuş. Esin bugün görmüş Hatice sanmış. Haticenin öldüğünde İkimizde yanındaydık. Hem Haticeye bu kadar benzeyecek, hemde Hatice olmayacak. Eğer Hatice değilse onun tek yumurta ikizi Handedir." dediğinde dedem bana dönüp "Bugün ne gördün Esin, ne oldu bugün?" deyince olan biten herşeyi oturup dedeme anlattım.
Dedemin ağlamamak için kendini sıktığını farkettim. Birden duraksadı. Ayağa kalkıp "Ben Istanbula, senin doğum yaptığın hastaneye gidiyorum Zerrin" dedi. Anneannemde bende şok olmuştuk.
Şu saniyeden sonra gitse ne işe yarardı ki? Hiç bişey düşünemiyordum. Dedem salondan çıkıp yatak odasına geçti. Anneannem ilk önce bana şaşkın şaşkın bakıp dedemin arkasından gitti. Bende hemen peşlerine takıldım. Dedem kendi kendine hem söylenip hemde çok kızıyordu. Neler dediğini duymak pek mümkün değildi. Çünkü diliyle dişi arasında konusuyordu. Dedem çoktan dolabın tepesinde duran valizi almış kıyafetlerini koymaya başlamıştı bile.
Anneannemin dedemin elini tuttuğunu gördüm. "Kızımız burda, İstanbulda değil" dedem yine de ikna olmuyordu. Valize birkaç parça iç çamaşırı, pantolon, gömlek ve birkaç tanede tişört koyup valizini kapattı.
Dedem kapıya yöneldi. Artık bu olaya bi dur demeliydim. "Dedecim otur bi konuşalım adam akıllı" dedem bana öfkeyle dönüp -ilk defa onu bu halde görüyordum- "Bu işin bu saniyeden sonra ne adamı ne akıllısı kaldı Esin çekil önümden" dedikten sonra anneannem dedemin koluna yapışıp "Bende geliyorum o zaman" deyince dedem en sonunda dayanamayıp "Size karışmayın diyorum" diye bağırdı. Ne yalan söyleyim korkmuştum.
Şu saniyeden sonra dedemi kimse durduramazdı. Hızla ayakkabılarını giyip kapıyı vurup çıktı. Anneannemde bende hayretle birbirimize bakıyorduk.
"Deli bu adam yahu" deyince evet dercesine kafamı salladım. Anneannemle balkona doğru hızlı adımlarla gittik. Dedemin kapıdan çıktığını gördük. Sitenin önünde bir taksi bekliyordu. Bu adam ne ara çağırdı bu taksiyi? En son olarak dedemin taksinin de kapısını hızla kapatıp gittiğini gördüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÜVEY HAYAT
Novela JuvenilEsin : Ana karakter Gökhan : Baba Gökçe : Üvey Anne Hatice : Öz Anne Necla : Dadı Zerrin : Anneanne Mustafa : Dede Sude : Yakın Arkadaş