Bölüm Şarkısı: Christina Perri - Human
------------------------------------------
Matthew'in Ağzından:
En sonunda şu lanet buluşmadan kurtulup eve döndüğümüzde odaya çıkıp yalnız kalmak istedim. Ama tabii ki eğer bir Grier ile arkadaşsanız bu pek de mümkün olmuyordu.
Kapıyı yüzüne kapatmaya çalışsam da benden birazcık daha güçlü olduğu gerçeği bunu imkansız kıldı. Arkamdan odaya girip kapıyı kapattı.
O yatağa oturunca kendimi Carter'ın çalışma masasının önünde buldum. Elime geçen ilk şeyi yere fırlatsam da kahrolası plastik kırılmadı.
"Woow, sakin ol dostum." Nash gözleri kocaman açılmış bir şekilde ayağa kalkarken çığlık atmaktan kendimi alamadım. "Sorun ne?"
Bu kez kendi masama ulaşıp elimde üzerindeki her şeyi yerle buluşturdum. Boş masaya yumruklar geçiriyordum ki Nash arkamdan gelip beni yakaladı.
Popom kendi yatağımın yumuşak dokusuyla buluşunca dirseklerimi dizlerime dayadım. Ellerimi saçlarıma geçirip çekiştirmeye başladım.
"Evet, seni dinliyorum." Kafamı kaldırınca bana sorarcasına bakan bir çift mavi göz ile karşılaştım. (Burada neden NBlerin 'Okyanus mavisi gözlerinde boğulmak istiyorum Nash' diyişleri aklıma geldi bilmiyorum dkdjdkdm)
Derin bir nefes aldım. Ve nereden başlayacağımı düşündüm.
"Kim ile öpüştük." Bana sorun-bunun-neresinde bakışı göndermesine aldırmamaya çalıştım. "Biliyor musun lanet olası birkaç dakika için Shawn'ı benim için reddettiğini düşündüm. Lanet olası, lanet,lanet..." Farkında olmadan saçlarımı sömürürken Nash bileklerimden tutup beni durdurdu.
"Neden böyle düşünmüştün ki? Ahh, bana şunu düzgünce anlatır mısın?" Kafamı ellerimin arasına alıp sakin kalmaya çalıştım.
"Shawn hakkında konuşmaya başlayınca hiç de göründüğü gibi olmadığı hakkında bir şeyler mırıldandı ve sonra da beni..." Kafamı iki yana salladım.
"O mu seni öptü?" Kafamla onaylayınca gözleri açıldı.
"Ben hiçbir şey yapmadım. Öylece bana yaklaştı ve dudaklarıma yapıştı. Biliyor musun hayatımda aldığım en iyi öpücüktü." Küçük bir kahkaha attım. "Yani... Çok fazla kişiyle çıkan biri olmadığımı biliyorum ve onunla çıkıyor bile sayılmayız ama çok iyiydi." Bir kez daha güldüm. O sırada Nash'in de güldüğünü fark ettim.
"Dostum, sen baya aşıksın." Gülümsemem yok oldu. Kafamı iki yana sallayıp konuştum.
"Evet, onun da öyle olduğunu sanmıştım. Yani belki de beni sevdiğini fark edip Shawn'a asla onunla olmayacağını söylemiştir diye düşünmüştüm." Sinir katsayımın arttığını hissettim. "Ama reddedilen Shawn değilmiş."
Ayağa kalkıp odada dolaşmaya başladım. Az önce yere fırlattığım her şey şimdi yoluma çıkıyordu. Ben de onları cömertçe tekmeliyordum.
"Shawn onu istemedi diye boş kalmak istemedi hanımefendi. Ben varım ya. Malın, aptalın tekiyim. Kullanmak için benden iyisini bulamazsın zaten." Eski kalemliği tekmeleyip gönderdiğimde üçüncü bir ses odada yankılandı.
"Senin hakkında öyle düşünmüyordu." Kafamı sinirle sahibini zaten bildiğim sese çevirdim. "Onu kovaladığında beni aradı. Ağlıyordu, Matt. Mahvolmuştu. Bana senin onu istemediğini ve beni kıskandığını söyledi. Kendinle değil de benimle olmasını istediğini." Ona ne-var-bunda dercesine baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tangled With Love
Fanfiction"Gözlerimin içine bak ve beni sevmediğini söyle. Hala ilk tanıştığımız günkü gibi hissettiğini söyle, hiçbir şeyi değiştiremediğimi ve beni unutabileceğini... Ben de peşini bırakayım. Çünkü eğer en ufak bir şansım varsa yıllar sonra ayrılsak bile be...