Bölüm Şarkısı: Jack&Jack - Doing It Right veya Avril Lavigne - Falling Fast
------------------------------------------
Midemde dışarı çıkmak için yalvaran sindirilmemiş yemekler yüzünden kendimi bir anda yataktan dışarı attım. Tuvalete koşup midemdeki her şeyi çıkardığımda hala berbat hissediyordum.
Yüzümü yıkayıp dolaptan kıyafetlerimi çıkardım.Mavi şortumu ve beyaz gömleğimi giyip ojelerimle aynı renk vanslerimi ayağıma geçirip makyaj malzemelerine yöneldim. Son birkaç haftadır hiç makyaj yapmamıştım. Şuan neden yaptığımı bile bilmiyordum. -Kimi kandırıyorum ki bembeyaz olmuş solgun bir suratla onun karşısına çıkamazdım-
Bir taksiye atlayıp hastaneye gittim. Hala berbat hissettiğim için doktorlardan birine görünmeye karar verdim. Beni dinledikten sonra kan alması için birini göndereceğini söyleyip odadan çıktı.
Birkaç dakika sonra yirmili yaşlarda hemşire önlüklü biri çocuk içeri girdi. Turuncu saçları ve kahverengi gözleri vardı. Turuncu saçlılara takıntım olduğunu söylemiş miydim?
Gözlerim kocaman açılmış çocuğa bakarken bana döndü.
"O kadar korkmana gerek yok. Canını yakmam." Güldü ve elindeki lastiği bağlamak için kolumu işaret etti. Sol kolumu uzattım. "Sağ taraftan daha iyi alırım."
"Üzgünüm ama olmaz. Ben böyle alıştım." Güldüm ve iğneyi batırışını izledim. "Biraz genç değil misin?" Tüpü değiştirirken bana kısa bir bakış attı.
"Evet, biraz. 20 yaşıma gireceğim ama hayatım burada geçti yani birçok hemşireden daha iyiyim ve sabah bu saatte gelen nadir kişilerdenim." Ikimiz de güldükten sonra iğneyi kolumdan çıkartıp pamuk bastırdı. "Sahi sen kaç yaşındasın ki? Ve bu saatte burada ne yapıyorsun?"
"17'ye gireceğim. Kardeşim burada." Durup beni inceledi.
"Megan Evans?" Kafamı salladım. "Pek benzemiyorsunuz ama yüz yapılarınız birbirinizi andırıyor." Gözlerimi devirdim.
"Biliyorum o sarışın ve mavi gözlü ama ben kara kuru bir şeyim. Haksızlık." Kollarımı küçük bir çocuk gibi birleştirip dudaklarımı büzdüğümde ikimiz de kahkahalar atmaya başladık.
Tam o sırada açılan kapıya döndüm. Sarışın kapıda sinirli ve şaşkın bir şekilde hemşireye bakıyordu.
"Selam." Bana döndü ve gülümsemeye çalıştı.
"Selam, Bayan Rosy burada olduğunu söyledi. Bir sorun mu var?" Yanıma yaklaşıp elini alnıma koydu.
"Hayır, sadece midem bozulmuş sanırım." Soracasına hemşireye baktım.
"Bunu sonuçlar çıkınca öğreneceğiz. Ben tüpleri götürüyorum. Hoşçakal Kim."
"Adımı nasıl biliyorsun?" Elindeki kağıdı gösterdi.
"Burada yazıyor. Ben de Adam bu arada." Gülümsedim.
"Tanıştığımıza memnun oldum." El sallayıp dışarı çıkınca Sarışın'a döndüm. Karşımda durmuş bana bakıyordu. Sinirli gibiydi. Gözlerimi devirip ne-oldu dercesine ellerimi kaldırdım.
"Kimdi o?" Sesinde hiç duygu yoktu.
"Hemşire." Bu kadar belli bir şeyi nasıl anlamamıştı.
"Neden hemşirelere o kadar yakınsın sen?" Kahkaha attım. Beni kıskanmış mıydı?
"Off saçmalamayı kes, Sarışın. Yardım et de kalkayım." Yanıma gelip uzattığım ellerimi tuttu ama sonra vazgeçip beni kucağına aldı. Ben kahkaha atıp indirmesini söylesem de Meg'in odasına kadar beni kucağında taşıdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tangled With Love
Fanfiction"Gözlerimin içine bak ve beni sevmediğini söyle. Hala ilk tanıştığımız günkü gibi hissettiğini söyle, hiçbir şeyi değiştiremediğimi ve beni unutabileceğini... Ben de peşini bırakayım. Çünkü eğer en ufak bir şansım varsa yıllar sonra ayrılsak bile be...