Bölüm Şarkısı: Avril Lavigne - He Wasn't
------------------------------------------
"Inanmıyorum! Kesinlikle, inanamıyorum." Mia'nın kahkahası tüm odayı bugün belki de milyonuncu kez doldururken ben koltuğa biraz daha gömüldüm. Kafamı kollarımda tuttuğum yastığa gömdüm.
"Ahh, çok aptal hissediyorum." Mia bir kahkaha daha patlatıp kendini benim yatağımın üzerine bıraktı.
"Çünkü öylesin tatlım." Kafamı yastıktan kaldırıp ona Hiç-Yardımcı-Olmuyorsun bakışımı attım. Omuz silkti. "Yani alınma ama-" aniden bastıran bir başka gülme krizi sözünü kesti. Gözlerimi devirdim. Belki de onu değil de Olive'i aramalıydım.
"Bir daha yüzüne bile bakamayacağım." Bir haykırışla kafam tekrar yastıkla buluştu.
"Tamam, çok büyük bir aptallık yaptın." Ona bakmak için kafamı kaldırdım. "Ama o kadar da büyütülecek bir şey değil. Aslında-" Ayağa kalkıp odamda dolanmaya başladı. "-biraz da onun suçu. Yani sevgilisi varken sana yüz vermemeliydi."
Hala açılmamış eşya kolilerinden birini açtı. Kıyafet bolluğunun içinden su yeşili elbiseyi çıkardı. Elinde kaldırıp iyice süzdü.
"Herhangi biriniz beni uyarmaz mıydınız sanki." Ellerimi iki yana açıp ona baktım.
"Hiçbirimiz bilmiyorduk ki. Aylardır bizimle kalmıyordu. Albüm işlemleri için gitmişti. Bu elbise oldukça güzel. Neden hiç üzerinde görmedim?"
"Moral düzeyi benim gibi olan biri için fazla neşeli. Ama artık dışarı bile çıkmayacağım için senin olabilir. Ahh, olayı dağıtmayıp benimle ilgilenir misin lütfen?" Yastık kafamın en yakın arkadaşı olmuştu.
"Bak, bana bak." Mia karşıma geçip gözlerimi gözlerine dikene kadar öylece dikildi. "Sana tam olarak ne dedi." Gözlerimi devirip utanç verici her ayrıntıyı hatırlamaya çalıştım.
"Dediğim gibi. Ben onu aradım. Ağladığımı fark edince ne olduğunu sordu. Ben de olanları anlattım. O da bana tam olarak şöyle dedi. 'Kim, ben... Çok iyi birisin ve arkadaşın olmayı çok isterim ama... Ama benim zaten bir KIZ arkadaşım var...' Ben de affedersin diyip telefonu kapattım." Mia'nın gülmemeye çalıştığını görebiliyordum.
"Tamam işte. Büyütme bu kadar." Anlamadığımı belirten bir şekilde baktım. "Shawn öyle biri değildir tamam mı? Yani bu olayı büyütmez. Hatta kimseye anlatmaz bile. Seni arkadaşı olarak görmüş ve anladığım kadarıyla hala da öyle görüyor." Derin bir nefes aldım. Haklı olmasını umuyordum.
"Nasıl bu kadar emin olabiliyorsun?" Içimden mantıklı bir sebep söylemesi için yalvarıyordum.
"Çünkü onunla uzun zamandır arkadaşım. Tüm çocuklardan bile daha uzun. Zaten beni Cam ile tanıştıran da oydu." Mutlu bir iç çekişle kendini tekrar yatağımın üzerine attı. "Her neyse, inan bana. Bunu başka kimsenin bilmeyeceğine eminim. Yani belki Matt." Ağzım açık bir şekilde ona baktım.
"Asıl sorun da o ya." Yastığı ona fırlatmaya çalışırken o çoktan gülerek kapıdan çıkmıştı. Sonra kapının ardından sesi geldi.
"Gitmem gerek. Seni hastaneye bırakayım mı?" Onaylayıp üzerime giyecek bir şeyler aradım. En sonunda Mia'nın bahsettiği su yeşili elbiseyi ve sandaletlerimi giyip dışarıda duran arabasına bindim.
Beni şöyle bir süzüp iyi göründüğümü belirten bir şekilde baş parmağını kaldırdığında gülümsemeden edemedim.
Megan'ın olduğu kata çıktığımda içimden bir türlü atamadığım o küçük umut kırıntısı da yok oldu. Tabii ki beni bekleyen bir Sarışın yoktu. Dün akşam olanlardan sonra olmasını da beklemiyordum zaten.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tangled With Love
Fanfic"Gözlerimin içine bak ve beni sevmediğini söyle. Hala ilk tanıştığımız günkü gibi hissettiğini söyle, hiçbir şeyi değiştiremediğimi ve beni unutabileceğini... Ben de peşini bırakayım. Çünkü eğer en ufak bir şansım varsa yıllar sonra ayrılsak bile be...