Bölüm Şarkısı: Shawn Mendes - Life Of The Party
------------------------------------------
Pencereden arabasını gördüğümde artık sabrım taşmak üzereydi. İlk kez onun gelmesini istiyordum ve o beni tam 3 saat bekletmişti. Ona ulaşmaya çalıştığımda telefon numarasını almadığımı hatırlamıştım. Neredeyse tüm günümü birlikte geçirdiğim çocuğun nasıl telefon numarasını bilmezdim.
Tekrar odanın önüne gittim ve sakin görünmeye çalıştım. Ama yerimde duramıyordum. O kata çıkana kadar koridoru tam 5 kez turlamıştım. En sonunda bana doğru gelen bir adet Sarışın'ı görünce daha fazla sakin kalamayacağımı anladım. Büyük adımlar ve sinirli yüz ifademle ona doğru yürürken suratında şaşkın bir ifade oluştu. Bağırmaya başladığımda daha da şaşırmıştı.
"Nasıl yaparsın. Ordan ne gibi görünüyorum? Yardıma muhtaç bir köpek yavrusu mu? Çünkü inan bana öyle değilim ve aslında nasıl biri olduğumu bilmiyorsun bile. Sana inanamıyorum, gururum yok mu san-" Yüzündeki şaşkın ifade yerini sinire bırakmıştı. O da bağırmaya başladığında artık herkes bize bakıyordu.
"Aklını kaçırmış olmalısın. Ben kardeşinin hayatını kurtardım. Belki farkında değilsin ama o daha 14 yaşında ve iyi bir geleceği hak ediyor. Ona o geleceği elde etme hakkı verdim. Eğer bir dakikalığına şu aptal gururunu bir kenara bırakırsan tüm bu yaptıklarımı görebilirsin. Seni hayatın boyunca pişman olacağın bir karardan kurtardım ama senin tek yaptığın bana bağırıp durmak." Nefes almak için durduğunda gerçek kafama bir basketbol topu gibi çarptı. Daha önce başıma geldiği için sizi teğmin ederim ki küçük bir top çok büyük etkiler yaratabiliyor.
Farkındalık tüm bedenimi sardığında Sarışın'ın sinirli yüzünü ve akan göz yaşlarımı yok sayarak ona sarıldım. Aramızdaki boy farkı bu durumu garip kılsa da umrumda değildi. Ona bir özür ve teşekkür borçluydum. Ama bu halde verebileceğim en iyi cevap bir sarılmaydı.
------------------------------------------
Matt'in Ağzından:
Bu kız dengesiz. Gerçekten dengesiz ve manyak. Bana berbat bir şekilde bağırdıktan sonra belime sardığı elleri... Eğer bir süre daha onunla takılırsam büyük ihtimalle aklımı yitirirdim. Az önce bize korkuyla bakan gözler şevkat ve sevgiyle dolduğu zaman onlara gitmeleri için bir işaret verdim. Herkes işine döndüğünde tişörtümde hissettiğim ıslaklıktan onun ağladığını fark ettim.
"Ahh, hadi ama. Cidden mi? Bana o kadar bağırdıktan sonra kızsal içgüdülerin mi ağır bastı şimdi?" Ben de kollarımı onun etrafına sardım. Hafifçe kıkırdadı.
"Kızsal içgüdü mü?" Meraklı ve kocaman açılmış gözlerle kafasını kaldırdığında bir çift kahverengi gözün nasıl bu kadar etkileyici olabileceğini düşündüm. Göz renginin kesinlikle bir önemi yoktu.
"Bilirsin, ağlamak, mızmızlanmak, yavru köpek bakışı..." Benden ayrılıp bilmiş bir tavırla kollarını beline koydu.
"Bir kere ben bunlardan hiçbirini kullanmıyorum. Yani bunlar sadece uydurma." Öyle-mi-dersin bakışımla ıslak tişörtü gösterdiğimde yine kıkırdadı.
"Tamam, belki bazen ama işe yaramadığını söyleyemezsin." Bu kez ikimiz de gülüyorduk. "Ama gerçekten ben... Bilmiyorum, yani... Farkedemedim. Bunu yapmak zorunda değildin ama yaptığın için sana kızmamalıydım. Ben..." Ellerimi kaldırıp onu susturdum.
"Teşekkür etmek, özür dilemek ya da herhangi bir şey yapmak zorunda değilsin. Bunu yaptım çünkü yapmak istedim." Küçük bir gülümsemeyle kafasını kardeşinin yattığı odaya götürdü. Bunu yapmayı kesmesi gerekiyordu. Fazla... şirin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tangled With Love
Fanfiction"Gözlerimin içine bak ve beni sevmediğini söyle. Hala ilk tanıştığımız günkü gibi hissettiğini söyle, hiçbir şeyi değiştiremediğimi ve beni unutabileceğini... Ben de peşini bırakayım. Çünkü eğer en ufak bir şansım varsa yıllar sonra ayrılsak bile be...