Femten

536 63 2
                                    

Ece omuzlarıma masaj yapmaya devam ederken bir yandan da zihnimi düşüncelerden uzak tutmaya çalışıyordu. Eve geldiğinden bu yana iki saat geçmişti, gelen mesaja görüldü bile atmazken yaşadığım telaş yüzünden bir sağa bir sola gezinirken bulmuştu beni Ece. O benim kız kardeşimdi, her ne kadar birbirimizi yesekte farklı bir bağ hep vardı aramızda. Onun beni bir bakışıyla bile anlayabilmesi gibi.

Bir an ona hiçbir şeyi anlatamamak istesem de dilimin bağı çözülünce, Batur'dan başlayıp Burak'a kadar her haltı anlatıvermiştim. Cansel'in günübirlik garson hoşlantısını da anlatırken ilk kez sözümü kesip kahkaha atmıştı. Meğerse onların bir WhatsApp grubu varmış ve Ece de Cansel'in garson çocuğun fotoğrafını çekip attığında bu tek taraflı ilişkiyi onaylamıştı. Sinir ve telaş bedenimde kol gezinirken eğer Ece gelmeseydi Burak'la konuşup iki insan arasında geçemeyecek kadar sert söylemlerde bulunacaktım, kafamda oluşan tek şey buydu çünkü hayat lanet ki daha birkaç gün önce peşimde kanka diye gezinirken sırf Batur'un yaptığı bir hareket yüzünden saygısız bir konuma düşmüştüm. Böyle bir şeyi kabullenemiyordum, kim kabullenebilirdi ki zaten?

Ece tüm olayları anlattıktan sonra uzun kahverengi saçlarını omzundan geri atmış ve eline başını yaslarken "Markete mi gitsen acaba ya? Canım meyveli yoğurt çekti." dediğinde bu sefer ben kahkaha atmıştım. Çünkü Ece ona anlattıklarımı hazmetmeye çalışırken mantığını saf dışı bırakıyordu. Bunlar işin dalga kısmıydı tabi, ben suçlu olarak Burak'ı görsem de o hepimize bir pay çıkarmıştı ve sanırım ki haklıydı.

Karbon grisi rengine boyalı tırnaklarıyla hafiften omzumu çimdikleyip bedenimin gevşemesine neden olurken "Sen ne hissediyorsun peki?" dediğinde biraz düşünüp "Sinirliyim, azıcıkta kürek kemiğimi ov." dedim. Anında çimdik yedim, etimi çok pis acıtmıştı. "Onu sormuyorum, Batur ve senin için dedim. Ne hissediyorsun?" Her ne kadar sesini normal tutmaya çalışsa da içinde vereceğim cevaba göre çığlıklar tutuyordu. Çılgın hayran çığlıkları atıp komşuları başımıza dikmesinden korkuyordum. "Bir şey hissetmiyorum." Kucağımda duran parmaklarımla oynarken kısık sesle komuşmuştum. "Çevresi yüzünden kendi yönelimini bastırmaya çalışan lanet bir biseksuel sadece. Ha birde şerefsiz yani, salakta biraz. Bok mu vardı da koskoca masada elin elimi buldu gerizekalı? Sonra der ben Burak'tan hoşlanıyorum."

Alnıma yediğim şaplakla kafamı geriye atıp başımda dikilen Ece'ye kötü bakışlar attım. Buna da bir şey anlatmaya gelmiyordu yani. "İyi ki bir şey sordum abi, Manas destanı gibi döşedin hemen. Kesin bir şey hissetmiyorsundur, kesin yani."
Oflayıp mutfağa giderken kenardan aldığım yastığı ona fırlattım.
"Düzgün konuş abiyle"

Yeniden oflayıp mutfakta bir şeyler yapmaya başladığında gerçekten de düşünememek için bu sefer ben kendimi zorlayıp duruyordum. Batur gereksizinin yaptığı saçmalığa laf bile edemiyordum Burak'ın mesajı yüzünden. Sinirli bir anında kendini yönelimine karşı bile böyle öfkeyle dolup konuşan insandan bir şey beklemek de benim aptallığımdı.

Annemle babam işten geldikten sonra Ece'yle sanki hiç özel konuşmalar yapmamış gibi yemek sırasında birbirimize sataşıp durduk. Hala midemde olan panik yüzünden erkenden yatmak istemiştim. Odama girip ışığı kapattığım sırada Ece hemen ardımdan kapıyı açıp masamın üstüne böğürtlenli yoğurt bırakmıştı. Kıkırdayarak geri çıktığında yoğurt kutusunun üstüne bıraktığı nota baktım.

Seviyorsan git konuş bence, yazıyordu. İmasını anlamamak işime gelirdi ama kaçmamam gereken gerçekler olduğunun farkındaydım.

Evet Batur'la konuşacaktım zaten ama bu onu sevdiğim için mi olurdu ki?

benimle yan |boy×boyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin