1

1.3K 57 0
                                    

Elindeki poşetleri yere bırakıp yanıma yaklaştı.

Gözleri koyulaşmıştı.

"Bugün nasılsın hayatım?" diye sordu bir solukta.

Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım.

"Tamam. Ben sana güzel bir yemek yapacağım. Sen de getirdiğim puzzle'ı yaparsın."

Gözlerini sürekli benden kaçırması canımı sıkıyordu.

Yanağımdaki elini, avucumun arasına alıp dudaklarıma götürdüm.

'Sadece biraz daha.' tekrarladım içimden.

Küçük bir adım daha.

Ayağa kalkıp ellerimi beline yerleştirdim.

Gözlerini benim için aldığı kazağa dikmişti.

Bir elimi belinden çekip, çenesinden kavradım.

Gözleri gözlerimle buluştuğunda, ağladığını gördüm.

Onu kendime yavaşça yaklaştırdım ve dudaklarına küçük bir öpücük bıraktım.

Cebimdeki silahı beline tutup, gözlerimi suratına diktim.

Onunla işim bitmişti.

Silahı kafasına dayadığımda, korkuyla bana bakıyordu.

"Ne-ne yapıyorsun Gece?"

Boştaki elimle ona teşekkür ettiğimi belirttim ve tetiği çektim.

Göğsüme yığılan bedenle, suratımdaki sırıtış artmıştı.

Pekala intikam soğuk yenirdi. Ama bekleyecek vaktim yoktu.

Onu güzelce yatağına yatırıp, üzerini örttüm. Kanla kaplı kazağımı örtmek için dolaptan bir ceket alıp, arka çıkıştan çıktım.

Kafamdaki çeşitli senaryolar katlanarak artıyordu.

Tren yoluna bağlamalıydım mesela sıradaki kurbanımı.

Ya da günlerce buz gibi suda bekletmeliydim.

Acı çekmeliydi. Tıpkı anneme çektirdiği gibi.

Tıpkı babama çektirdiği gibi.

Tıpkı bana çektirdiği gibi.


Cennet.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin