Bay Harika Göz

130 7 3
                                    

Bu bölümü yazarken ben bile heyecanlandım. Olaylar şekil kazanmaya başlıyor.  Bir dahaki bölümde olayların çözülmesi için bir kısmını Anıl’ın ağzından yazmayı düşünüyorum. Ve artık sizden yorumlar bekliyorum. Şimdiden çok teşekkürler :D

‘’Aylin Sezgin’in belası’’

Söyledikleri beynimde takılmış kaset gibi tekrar ediyordu. Kan ter içinde kalmış bir şekilde uyandım. Kalbimi boğamızda hissediyordum. Evet, sadece bir kâbustu. Çok ürpertici bir kâbus. Ama kâbus olamayacak kadar harika gözleri vardı. Kendime geldikten sonra tekrar uyumaya çalıştım ama nafile.

Gözlerimi açsam da kapatsam da gözleri tam karşıma çıkıyordu. O gözleri unutmam gerekiyordu. Kesinlikle unutmam. Birden söylediklerine odaklanmam gerektiği düşüncesiyle çarpıldım. ‘yeni hayat’ derken neyi kast ediyordu? Benim yeni hayatım çoktan başlamıştı zaten.

Kendimi iyice kaptırmışken uykumdan da eser kalmadığını fark ettim. Sima ile buluşmamıza iki saat kalmıştı. Eğer uyursam uyanamayacağımı biliyordum. Yaklaşık bir saat kendimce eğlence gecelerimde yaptığımı yaptım ve sadece müzik dinledim. Son sesteki kulaklıklardan beynime hücum eden müzik, beni her zaman özgür hissettirirdi. Ve yine işe yaramıştı. Bunu psikologlar hastalarına uygulamalılar bence. Kulaklarımın patlayacağını düşündüğüm zaman kulaklığımla telefonumu bir kenara bıraktım ve hazırlanmak için banyoya gittim.

Özgürlük terapisinin ardından gerçekten iyi hissettiren sıcak suyla güzel bir duş aldım. Ve işte o an. Dolabımın karşısındaydım. Aşırı kararsız olduğumdan dolayı bu dolabın karşına geçmeye korkuyordum. Dün gece seçtiğim kıyafetlerin pek hoş olmadığını düşünüp giymek için bıraktığım koltuktan aldıktan sonra dolaptaki yerlerine geri koydum. Ben siyahın kızıydım ama bu dolapta o kadar güzel şeyler vardı ki insan elinde olmadan renkli şeylere bakıyordu. Ben de dayanamayıp çok kısa olmayan kot şortumun üzerine oldukça salaş pudra rengi bir kolsuz tişört giydim. Tam anlamıyla salaştı ve bu gerçekten hoş duruyordu. Ayakkabı olarak da kot görünümlü converselerimi giydikten sonra dışarıdan mutluluk saçan pozitiflikle dolu kıza baktım. Gerçekten mutlu görünüyordu. O ruh bana ait olmasa buna ben bile inanabilirdim.

Kendime vaktimin olduğunu hatırlatıp saçlarımla uğraşmaya karar verdim. Banyoya gittiğimde dolabın içindeki maşa ve saç düzleştiriciyi gördüm. Daha tam olarak nasıl kullanmam gerektiğini bile bilmediğimi fark ettim. Ben gerçekten kız mıydım acaba? Uzun bir süreden sonra bilinçli olarak yapmadığım ama gerçekten güzel görünen yansımama baktım. Saçlarım uçlarına kadar düz sonlara doğru kıvrılarak uzanıyordu. Bir bandanayla da görüntümü tamamladıktan sonra Simayla buluşma saatimizden yaklaşık bir saat geçtiğini fark ettim. Telefonuma baktığımda aramadığını gördüm ve bu beni endişelendirmişti. Şimdiye kadar kaç kez ‘neredesin?’ diye cırlaması gerekirdi. İçimdeki endişeleri beynimden dışarı kış kışlarken Sima’yı aradım.

‘’Aylin, çok özür dilerim arayamadım ’’

‘’ne oldu? İyi misin Sima?!’’ sesimin endişeli çıktığını anlamış olacak ki o da telaşlandı.

‘’iyiyim sorun yok. Ama Görkem sakatlandı. Yani yaklaşık yarım saattir onu izliyorum. Bırakıp gelemedim kusura bakma’’ kesinlikle o sevimli sese itiraz etmek ya da kızmak mümkün olmadığı için bu tatlılığı kullandığını düşündüm bir an.

‘’tamam, sorun değil sadece merak ettim. Ben de yarım saate gelirim.’’

Taksiye bindiğimde rüyanın etkisinden hala çıkamadığımı anladım. Tanımadığım biri rüyama girip neden benim belam olduğunu söylesin ki?  Saçmaydı. Aslında rüyalarımızda gördüğüm insanları sokaktan geçerken de olsa mutlaka gördüğümüzü duymuştum. Ama bu gözleri görmüş olsam unutamazdım. Öyle değil mi?

Aşktan AnlayamadığımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin