Zil çaldığında Müge'ye döndüm.
"Kanka tuvalete gidiyorum, siz kantine inin."
"Tamam kanka, hızlı gel bu andavallarla beni bırakma." güldüm.
Arkadan Cenk "Yine mi çişin geldi kızım ya? Bundan sonra sana ÇişÇişReg diyeceğim."
Alper Cenk'in kafasına vurarak yanıma geldi ve kolunu omzuma attı.
Burnuma gelen müthiş parfüm kokusuyla gülümsedim.
Sahi bu çocuğun parfüm kokusu neden bu kadar güzeldi?"Elleşme Rengin'e. Hadi biz kantine inelim, seni bekliyoruz."
Cenk söylenerek sınıftan çıkarken bende Alper'in kolunun altından çıktım ve hızlı hızlı tuvalete yürüdüm.Önüme bakarak yürürken, omzumda bir el hissettim.
Hazal.
"Biraz kilo vermeyi deneyemez misin? Çok fazla yer kaplıyorsun." Boş bakışlarımı gözlerine çıkardığımda yüzüme ruhsuz bir gülüş iliştirdim.
Şu an ağlamanın sırası değildi."Hadi ama, kendin için olmasa bile etrafın için kilo vermelisin."
Omzumda ki elini ittim ve tuvalette giden adımlarımı daha da hızlılaştırdım.
Arkamdan güldüğünü duyabiliyordum.Tuvalete girdiğimde gözlerim çoktan buğulanmış, gözyaşları akmak için iznimi bekliyordu.
Ayna da kendime baktım.Kendimi sevmiyordum.
Hatta kendimden nefret ediyordum.
Ama bu kimi ilgilendirirdi ki? Bahsettiği kadar kilom yoktu, bunun bilincindeydim.
Ama kafama takıyordum, rahat davranamıyordum ve bu konuda çok hassaslaşmıştım.En küçük bir lafta gözlerim doluyor ve boğazım düğümleniyordu.
Daha fazla dayanamazken hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım.Olabildiğince sessiz olmaya çalışırken bir yandan aynadan kendime bakıyor ve neden bu kadar çirkin olduğumu sorguluyordum.
Birkaç dakika sonra tuvalet dolmaya başlamıştı ve ben kendimi nefes alamıyor gibi hissetmiştim.
Yüzüme soğuk su çarptıktan sonra tuvaletten çıktım ve bahçeye doğru koşar adımlar atmaya başladım.
Kantine gitmek istemiyordum, yemek kokusu almak istemiyordum. Yemek yemek istemiyordum.Havanın soğuk olması sebebiyle bahçe çok fazla kalabalık değildi. Şikayetim yoktu, aksine işime gelirdi.
Gözüme kestirdiğim boş banka oturarak düşünmeye başladım.
İnsanlar aptaldı, insanlar insanları hiç umursamadan kırıyordu ve bundan gurur duyuyordu.
İstersem 200 kilo olur, top gibi yuvarlanırdım. Kimi ilgilendirirdi?
Etraflarında 2-3 yalakası olup, kendini bir bok zanneden ve herkesi aşağılayan birisi olmaktan kesinlikle daha iyiydi.Gözyaşlarım yine beni yalnız bırakmamış ve yanaklarımdan akmaya başlamıştı.
Okulda ağlamaktan nefret ediyordum.
Kıçı kırık güzellik algınızdan nefret ediyordum.
Aşağılayıcı bakışlarınızdan nefret ediyordum.
Ama en çok, kendimi sevememekten nefret ediyordum.
Bana bakan bir çift göz hissetmemle kafamı kaldırmam bir oldu.
Aşkın bana bakıyordu.
Kırmızı gözlerimle ona baktığımda yüzü birden bire değişmiş, gözleri endişeyle kısılmıştı.
Yanındakilere bir şeyler söyleyip koşarak yanıma geldi.Önümde durdu ve yere çömeldi. Yere eğdiğim yüzümü tutarak kaldırdı.
"Rengin. Noldu güzelim? Kim bir şey yaptı? Canını kim sıktı söyle sikeyim gelmişini geçmişini." cevap vermedim ya da cevap verecek gücü kendimde bulamadım.
"Peki, nasıl istiyorsan öyle." yanıma oturdu ve kolunu omzuma attı. Başımı göğsüne koydu.
"Sen konuşmak istemiyorsun ama benim de bugün hiç susasım yok biliyor musun?" derin bir nefes aldı ve devam etti.
"Sen beni her ne kadar ciddiye almasan da ben senin bakışından anlarım ne olduğunu.
Neden insanların senin hakkında yorumlarını önemsiyorsun hiç düşündün mü?
Ben sana söyleyeyim. Çünkü onları haklı görüyorsun. İçten içe öyle.
Ama hayır, onlar haklı değil." yutkundu, ben ise göğsünde ağlamaya devam ediyordum."Kilolu olduğunu mu sanıyorsun? Ya da çirkin?
Kilolu değilsin Rengin, çirkin de değilsin. Keşke benim gözümden kendini görebilsen. Sen benim için, herkesten güzelsin.Peki kilolu olsan nolurdu? Bu onların aptalca konuşmalarını haklı çıkartır mıydı? Ayrıca kime göre kilolu, kime göre zayıf? Kime göre güzel, kime göre çirkin?
Birkaç fazla kilo, birkaç sivilce, kısa bir boy ya da çok zayıf olman seni çirkin yapmaz. Ama kötü bir kalp, seni çirkin yapar."
Göğsü hızla kalkıp inerken, derin bir soluk aldım.
Kokusu, Alper'inkinden bile güzeldi. Yüzümde varla yok arası bir tebessüm oluştu.
Kokusu, başımı döndürürken bu çocuğun sevgisini hak edecek ne yaptığımı düşünüyordum.Başımı ani bir hareketle göğsünden kaldırırken burnumu çektim ve ayağa kalktım.
Ayağa kalkmamla o da banktan kalktı ve merakla bana baktı.
Gözlerinin içine bakarken söyleyeceklerim aklımdan uçup gitmiş gibiydi.
Ben de söylemek istediğimi hiç dolandırmadan söyledim."İyi ki varsın,Aşkın."
Kollarımı boynuna doladım, onun ince parmakları da belimi sardı ve biz orada zil çalana kadar sarılı kaldık.-
merhaba,
birkaç şey söylemek istiyorum.
kendinizi sevin, kendinizi herkesten daha çok sevin.
kimse sizden önemli değil, kimse sizin gözyaşlarınıza değmez.
sizi seviyorum.
sizi çok seviyorum.kim olursan ol.
burayı okuyan kişi.
sen benim gördüğüm en güzel/en yakışıklı kişisin.
dışında için gibi, harika.
seni seviyorum.
sen de kendini sevmelisin.
kendine dikkat et.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RENGİN|TEXTİNG
Teen Fiction05...: kendini kimseye beğendirmek zorunda değilsin biliyorsun değil mi? 05...: sen vücudundan ibaret değilsin. 05...: yalan söylemeyeceğim, 05...: çoğu insanı kıskandıracak bir karakterin yok. 05...: ve inan böyle bir karaktere de ihtiyacın yok. 05...