Bölüm 4

631 48 18
                                    

                                     ◆ ◆ ◆

Ayaklarıma değen buz gibi karı hissedince ürperdim.Kar, çıplak ayaklarımı gıdıklarken parmaklarımın arasında eriyor ve yerini ılık bir ıslaklığa bırakıyordu.

Karın ortasında öylece ayakta dikiliyordum.Tatlı tatlı esen rüzgarın çıplak kollarımı ve gerdanımı okşayışını hissedebiliyordum.Rüzgar temposunu biraz arttırınca uzun beyaz saçlarım havalandı. Gözlerim, yüzümü buruşturacak kadar sıkı sıkıya kapalıydı. Rüzgarın kulaklarıma taşıdığı uğultulu, dengesiz bir dizi kahkaha vardı.Kahkaha sesleri her kulağıma geldiğinde zihnimin içinde yankı yapıyor ve birbirlerine karışıyorlardı. Avuç içlerimle kulaklarıma bastırıp seslerin azalmasını sağladım. Kahkaha seslerini bastıran bir piyano sesi vardı.

Ama tüm bu notalar bir şarkı olmaktan çok uzaklardı. Notalar belli bir düzen olmadan karmakarışık bir biçimde yayılırken insanın başını ağrıtıyordu.Bir süre sonra insanın sinirlerine dokunan o notalar yerini bir kadının çığlıklarına bıraktı. Hıçkırarak ağlayan kadın bana çok tanıdık geliyordu. Uzun süredir özlediğim çok sevdiğim birinin sesiydi.Çığlık ve hıçkırıkların sahibinin adı dilimin ucunda olmasına rağmen söyleyemiyordum.Ellerimi yavaşça kulağımdan çektiğimde hıçkırık sesi diğer kahkahaların arasında karıştı. Bir süre sonra tamamen yok olup gitti.

Tüm bu seslerin sahiplerini öğrenmek istercesine araladım göz kapaklarımı. Uzun süredir kapalı olan gözlerimin ışığa alışmaları için kirpiklerimi bir kaç kez kırpmam gerekti.

Dikkatimi çeken ilk şey bembeyaz ışık toplarıyla hayallerimin gece göğüne benzeyen siyah tavan oldu. Böylesine büyüleyici bir dekora sahip tek bir yer biliyordum.

Kar Küresi.

Babamla beraber gidip bana ayakkabı aldığımız mağazaları olan devasa bir alışveriş merkeziydi burası. Babamın beni buraya ilk getirdiği gün hemen tavanı göstermişti.Sekiz yaşındaydım.Hayatımın en harika doğum günlerinden diye tanımlayabileceğim bir doğum günü geçirmiştim o gün. Tıpkı sihir gibiydi.

En son on üç yaşımda bir pazar günü gitmiştik.Yarı ergen yarı çocuk olmanın verdiği deli cesareti ile hologram reklam panolarının içinden atlayıp çözünürlüklerini bozmuştum.

986.000 metrekarelik , 700 metre uzunluğundaki devasa alışveriş merkezinden atılmamıza neden olmuştum.Allahtan avukatımız hiçbir ödeme yapmadan paçayı sıyırmamıza yardımcı olmuştu. Uzun süredir görmediğim bu ışıklı tavanı çok özlediğimi fark ettim. Evet, şu an o alışveriş merkezindeydim ama buraya adını veren o dev gibi kar küresinin içinden izliyordum ışıklı tavanı.

Kare prizma biçimindeki alışveriş merkezinin ortasındaki meydanda dururdu kar küresi. Yukarı baktığınız da 700 metre yukarınızdaki tavanı görürdünüz.

Tüm katlar meydan ve tavan aradındaki o boşluğun çevresine kuruluydu.Çok yukarıdaki bu ışıkların aslında göründükleri gibi küçük değilde dev gibi ışık topları olduklarını öğrendiğim zaman daha da benzetmiştim yıldızlara.

Meydanda bulunan bu kar küresi beni öyle büyülerdi ki başım tavana bakmaktan ağrıdığında kar küresinin çevresindeki banklara gider kalan zamanımı kürede eski bir dansı yapan kadını izleyerek geçirirdim.

Küredeki bembeyaz lapa lapa yapan karın ortasında dans ederdi. Bembeyaz, straplez uzun bir elbise giyerdi. Elbisesi yaptığı dansa uyum sağlayacak kadar kısa olmasada her hareketini başarmasına olanak verecek kadar hafifti.

Alt GeçitHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin